Bu mesaj aklımı başımdan alıp götürmüştü. Ne yapacağım şimdi derken aklıma Batı geldi. Batı benim fakülteden arkadaşımdı ve her konuda bana yardımcı olacağından, bana zararı dokunmayacağından emindim. Babasının eli kolu her yere uzanırdı, çok cengaver bir avukattı. Bir iki mafyaya takık olduğundan bu gizli işlerden anlardı. Babasınında babamla uzaktan selamlaşmalarını hatırlar dururum. Sami amca annemin eski erkek arkadaşıymış ama babamla evlenmelerine de o vesile olmuş. Batı'dan yardım istedim ve mesajı gösterdim. Oda direk anne yada babanın düşmanı, tehdit edeni var mıydı dedi. Bilmediğimi söyleyince evdeki eşyaları biraz kurcalayalım dedik ve eve doğru yola çıktık.
Evdeki eşyaları kurcalarken anılarım gözlerimin önüne geldi. Sonra kasayı açtım ve bir dosya buldum. Şeyda'nın üvey babasıyla ilgiliydi. Doğru ya annem adamı araştıracaktı. Batı ile birlikte dosyayı incelemeye başladık. Meğer Mehmet amca bir organ mafyasına çalışıyormuş. İş üzerinde fotoğrafları falan da var. Acaba annem bunları öğrenip fotoğrafladığı için mi öldürüldüler. Şeyda bunları duymamalı yoksa çok vicdan azabı çeker. O herifin yaptıkları için kendini suçlar.
Bu dosyayı Sami amcaya götürdük inceleyince birlikte çalıştığı mafyayı tanıdığını ve adamların nerelerde takıldığını bildiğini söyledi. Tabi bana söylemedi. Yalnız gitmenize müsaade edemem bırak ben araştırayım dedi. Tamam deyip konuyu kapattım ama en son bana sen karışma ben bi araştırayım diyen annem şuan toprağın altında... Benim yaşadığım acıyı Batı'nın yaşamasına müsaade edemezdim. Batı ve babası bize yemek hazırlarken bilgisayarındaki dosyaları inceledim bulduğum her adresin her mafya bölgesinin resimlerini çektim. Yemek yedikten sonra teşekkür ederek evime geçtim. O sırada Barış abi aradı, biraz konuştuk kapattım. Barış abi ben eğitimimle ilgilenirken yönetimle ilgileniyor. Derken bir mesaj daha geldi.
SAAT 00.45'te SENİN EVİNİN ARKA CADDESİNDEKİ TİYATRO SALONUNA GEL. SANA YARDIM EDEBİLİRİM...
Biraz bilgisayarda çektiğim adresleri araştırdım. Kameralara sızarak görüntü almaya çalıştım. Hiçbir bilgiye ulaşamadım. Vakit geçsin diye kitap okumaya koyuldum. Saat 00.30 olunca üstümü değiştirmeye başladım. Siyah dar eşofman, siyah spor yarım atlet, siyah hırkamı giydim. Saçlarımı sıkıca bağlayıp siyah capimi taktım. Saat 00.40 olmuştu. Siyah superstarlarımı giyerek hızla evden çıktım. Kulaklığım takılı hızlı hızlı yürürken, "bana bu mesajları atan kim, neden bana yardım etmek istiyor, acaba bir tuzağa mı çekiliyorum, gitmemeli miydim?" gibi sorular beynimde yankılandı. Sorularla kafam meşgulken tiyatro salonuna gelmiştim. Sessizce kapıyı açıp içeri girdim. Etraf çok karanlıktı. 2 erkek üstüme birden saldırdı. Zaten etraf çok karanlık olduğu için bu benim avantajımaydı. Gözlerimi kapattım seslere kulak kesilerek nerede olduklarını hissetsem o yana sert yumruklarımı salladım. Birinden merdivenden yuvarlanma sesini duydum muhtemelen bayılmıştı. Diğeri arkadan boğazıma sarılarak beni tutmaya başladı. Ayakkabımın topuğunu birden ayağına vurarak kolunu tutup çevirerek arkasını dönmesini sağlayarak esir aldım. Küçükken babamdan öğrendiğim şekilde soluk borusunu sıkarak kısa sürelide olsa bayılmasını sağladım. Burdan çıkmak için yeterli süre kazandırırdı. Nasıl biriyle karşı karşıyaysam adamlarının çokta sağlam olmadıkları belliydi. Telefonumun flashını açıp yavaş yavaş merdivenleri geri çıkıyordum. Birden sahnenin spot ışığı arkamdan bana doğru yandı. Mikrofonla bana sesini duyuran bir kadın sesiydi.
-Hoşgeldin Eylül.
-Kimsin sen? diye bağırarak geriye doğru döndüm.
-Adım Okyanus korkmanı istemediğim için ismimi söylüyorum. Sana yardım etmek istiyoruz.
-Bana yardım etmek isteğinde samimiysen neden karşıma çıkmayıp saklanıyorsun?
-Babamın anlattığı kadar varsın Eylül seninle çok iyi anlaşıcaz.
Gülüşünde farklı bir sıcaklık ve samimiyet hissettiğim okyanus denen kızın benimle derdi neydi? Bana yardım etmek istiyorsa neden bu adamlar bana saldırdı? Ve en merak ettiğim soru neden karşıma çıkmıyor?
-Sana güvenebileceğimi nereden bileceğim? Henüz kendini bile göstermiyorsun.
-Bugün gelmeden önce Av. Samiden aldığın ve bilgisayarda araştırdığın adreslerden hangisinin doğru olduğunu sana mail attım. Yalnız gitmek istemezsin 3 4 adam ayarlayım onlarla git.
-Sana nasıl ulaşabilirim.
-Adresi attığım mail adresi seninle iletişim yolumuz olacak.
bunun üzerine cevap vermeden arkamı dönüp merdivenleri çıkmaya devam ettim. O anda yine o ses geldi.
-Görüşürüz kankaağğ.
Gözlerimi kocaman şaşkınlıkla açıp geriye doğru döndüğümde ışıklar kapandı.
Hızlı hızlı yürüyerek ve arkamdan biri geliyor mu diye kontrol ederek eve döndüm. Kimdi bu kız, babamın anlattığı kadar varsın ne demek, babası kim?
Eve girerek mailimi kontrol ettiğimde adres yollamıştı. Ertesi gün yapmam gereken sunum için son kontrolleri yaptım. Hızlı bir duş sonrası uyudum.
Sabah alarma uyanamadığım ve geç kaldığım için kendime küfrederek yataktan fırladım. Siyah dar kot, üstüne siyah büstiyer ve üstüne de siyah ceketi geçirdim. saçlarımı hafif dalgalı yanlara saldım, sadece gözümün önüne gelen kısımları hafif kabartarak yukarıdan topladım. Esmer tenli olduğum için kırmızı ve tonlarını kendime yakıştırıyorum.Hafif bir makyaj ve kırmızı ruju sürüp silerek edindiğim doğal görüntüyü bozmadan siyah stilettomu giyip çıktım.
Okuldaki işlerimi halledene kadar fazlasıyla vakit geçmişti. Hava kararmaya başlamıştı. Hemen arabama binerek gizemli kızın attığı adrese doğru yola çıktım. Adresteki yer bar tarzı bir yerdi Allahtan kıyafetlerim uygundu. Hemen arabamı kilitleyerek bara doğru yürümeye devam ettim.
İçeriye girdiğimde kalabalıktan kokan ter, sigara ve iğrenç nefeslerinin kokusu boğazımı yaksa da ailem için buna dayanacaktım. Bir tarafta içerek kumar oynayanlar, bir tarafta dans edenler ve bir tarafta tek işinin dans eden kadınları taciz yoluyla egolarını ve cinselliklerini tatmin edenler. Sakince yürüyüp arkalara doğru giderken hafif sarhoş biri çarpıp beni yere düşürdü kafamı kaldırıp baktığımda böyle bir adamın burada ne işi olduğunu sorguladım.
1.80 küsür boyu, güzel yapılı geniş omuzlu kaslı vücudu. Hafif sarıyı andıran kumral saçları... O havalı fazla düzgün burnu ve pembe çok şekilli dudakları. Pardon ya derken gözüken düzgün ve beyaz dişleri... Bana doğru uzattığı elini tutmayarak kendim kalktım ve hırsımdan ödün vermeyerek "dikkat etsene biraz, ağzınla içemiyorsan içme kardeşim"diyip dönüp işime bakmayı düşünürken kolumdan tutup bir anda beni kendine çevirdi. Ben etrafıma bakıp Mehmet amcayı göremeden kahverenginin en güzel tonu olan gözlerine kilitlenip kalmıştım. Birden sirenler çaldı polisler içeri girip kimlik sorgulamaya başladı. Böyle leş bir mekanda görünmem mezun olunca yapacağım işteki itibarımı zedelerdi. Bir an korkuyla sarı oğlanın gözlerinin içine baktım.
-"Seni burdan çıkarırım ama bana adını söyleyeceksin" dedi. Tamam dememle elimden tutup beni arkasından sürüklemesi bir oldu. Durdurup ayakkabılarımı çıkarıp elime aldım ve koşmaya başladık. Arkadaki küçük camdan sıkışa sıkışa çıkmayı başardık ve arka sokağına daldık. Hemen ayakkabılarımı giydim ve sanki oradan çıkmamış gibibiraz uzağına park ettiğim arabama bindim. Sarı oğlan cama tıklattı .
-Bir şey unutmadın mı? dedi.
-Camı biraz indirip "EYLÜL" dememle gaza basıp uzaklaşmam bir oldu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
ChickLitBu kitapta her kadının kendinden birşeyler bulabileceğine inanıyorum. Herkesin kendi içinde kırgınlıkları, küskünlükleri, içinde patlattığı intikamları vardır. Mutlaka vardır. Kadın olmaktan gurur duyun. Yaptığınız işi kadın gibi yapın çünkü kadınl...