Medya-Tan
Şarkı-zakkum hatıran yeterSusuzluğum kurumuş dudaklarında gizli...
Tan kendisini geri çektiğinde Güneş her ne kadar cesur olsa da utanarak başını yere eğmişti. Sonra daha fazla kalamayıp bu sefer o gitti. Tan ise eli dudağında orda kalmıştı. Suratına bir gülümseme yayıldı. İçinde kelebekler uçmaya başladı. Kendini hafif hissediyordu. Ama bundan sonra ona nasıl davranacağını kestiremedi. Oradan eve gitmişti. Güneş'te eve gitmiş hemen yatmıştı. Akşamüstü olduğunda uyanmıştı Güneş. Neredeyse akşamüstüne konulan dersini kaçıracaktı. Hazırlandı ve evden çıktı. Taksiye binerek okuluna gitti. Bahçedeki masalardan birinin önünden geçerken kızlar ona bakıp hemen önlerine dönmüşler ve fısırdaşmaya başlamışlardı. Güneş az ötede durmuş dinliyordu.
'Tan ile bunun ne işi olabilir ki?'
'Kızım nereye gittiler acaba o günden sonra pek görünmediler'
Güneş geri geri kızların masaya gitti ve onlara döndü. Kızlar birbirlerine bakıyorlardı. Anlamışlardı basıldıklarını.
"Bi an önce insanların hayatları ile ilgilenmeyi bırakıp kendi sünepe hayatınıza dönmelisiniz aksi takdirde ben bile kendimi tanıyamam"
Cici cici gülümseyip kızları öylece bıraktı. Sinirlerine hakim olduğu için be kızların azının payını güzel verdiği için kendisi ile gurur duyuyordu. Ama hala Tan'ın yüzüne nasıl bakacak bilmiyordu...
Gece geç saatlere yaklaştığında dersten çıkmışlardı. Bahar günlerinde oldukları için her ne kadar etraf cıvıl cıvıl olsa da kerem Güneş'i aramış eve beraber gideceklerini söylemişti. Tek başına bırakmayı sevmiyordu akşam vakti. Güneş kerem ile buluştuğunda birden 'Tan'ı öptüm diyivermişti.' Kerem şok olmuş sonra da biraz azarlamıştı Güneş'i.
"Kızım bu oğlanı nerden tanıyorsun. Ya böbreklerini alır satarsa. Hem daha yeni girdi hayatına. Güneş sen bu çocuktan hoşlanıyor musun?"
Güneş gözlerini kaçırdı ve sustu. Kerem ise daha fazla üzerine gitmedi. Eve gittiklerinde ise Güneş'i daha büyük bir sürpriz bekliyordu. Annesi ve babası evine gelmişti. Kerem eve girdi. Güneş ise kendini hazırlıyordu. Eve girdiğinde mutfaktan mis gibi yemek kokuları geliyordu. Ve haber spikerinin gıcık sesi. Annesi mutfaktan başını çıkartıp Güneş'e baktı. Çığlık atıp kızına sarıldı. Beraber sarılıp hasret giderirlerken babası sese gelmiş ve onları sarılırken görmüştü. Güneş babasına da sarıldı. Babası yine takım elbise içindeydi. Babasının bu haline şaşırmayıp gülmüştü. Annesine yardım etti ve masayı hazırladılar. Güneş annesinin yemeklerini özlediğini farketti. Beraber masada yemek yediler. Özlediği günlerdeki gibi...
Tan annesi uyurken gelmişti eve. Ev bayağı soğuktu. Biraz odun ve bir poşet kömürü alarak sobayı yaktı. Fazla da yakacak kalmamıştı. Sıkıntıyla nefesini verdiğinde annesi uyanmıştı.
"Oğlum. "
"Güzel annem. Biraz daha uyusaydın ya"
Dedi annesinin başını okşayarak. Annesi gözlerinin önünde resmen eriyordu. Gecesini gündüzüne katıp aldığı ilaçlarında bir işe yaradığı yoktu.
"Aç mısın annecim çorba yaptım"
"Ya sen bide çorba mı yaptın güzel annem"
Dedi Tan gülümseyerek. Alnından öptü annesini. Sonra beraber çorba yediler. Annesi lavaboya gittiğinde baya uzun süre geçmişti. Artık merak etmeye başlayan Tan lavaboya gittiğinde annesinin yerde boydan boya uzandığını gördü. Hemen annesini kucağına aldı ve dışarı çıktı. Annesinin soluk yüzü tamamen solmuş elinden kolundan can gitmişti sanki. Komşuları olan Tahir amca ve Ceyhun ile Tahir amcasının iş yaptığı kamyonuna binip hastaneye gittiler. Tan annesini kucağına alıp koşturdu içeriye doğru. Çaresiz sesi duvarlara çarpıp hastaneyi inletiyordu. 'Doktor annem ölüyor yardım edin!'
![](https://img.wattpad.com/cover/120029462-288-k485638.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Fiksi UmumTAN YERİ AĞARIRKEN SENİ BURDA GÖRMEK İSTİYORUM...TAM BURDA Seni gördüğüm anda başladı hikayem. Vücudumda dolaşan kanser hücresi gibi sardın içimi. Önce yayıldın sonra öldürdün... Kahve fincanından tüten dumanın kokusu gibi yayıldı kokun saçlarından...