Can bonomo- beni affet
Tek bir yere sürekli bakıyor olmanın karışıklı öfkenin sıcaklığı yakıyordu beynimi. Deliriyormuş gibi hissediyordum. Kimse bana inanmıyordu.
"Daha kaç defa söyleyeceğim size. Kerem'i ben öldürdüm! Benim yüzümden oldu!"
Komiser bana boş boş ve sabırsız bakıyordu.
"Gece gece vaktimizi alma! Yapacak bir ton işimiz var daha! "
Komiserin beni azarlaması çok sinirimi bozmuştu. Hem inanmıyor hem de bağırıyordu.
"Bakın. O benim yüzümden öldü. Onu ben öldürdüm. "
Üzerinde polis üniforması olan yaşlı bir adam gelmişti.
"Neler oluyor burda?"
"Amirim bu hanımefendi vaktimizi çalıyor. Kerem polat cinayetine sebep olduğunu hatta kendisinin işlediğini söylüyor."
"Evet durum tam olarak bu. Ben yaptım ben."
"Sorguya aldık. İfadesi ile cinayet bağdaşmıyor"
"Ailesini arayın. Gelip alsınlar. Kaybedecek vaktimiz yok"
Hayal kırıklığı ile duvar dibine çöküp ağlamaya başladım. Canım çok yanıyordu. Hiç olmadığı kadar hemde.
Hayatta kazanan olması için aynı zamanda bir kaybeden de olması lazımdı. Ama kaybeden Kerem olmamalıydı, kazanan bensem.
Bu zamana kadar o bana o kadar çok fedakarlık yapmıştı ki. Ben ise onun canına sebep olmuştum. Ölmeyi düşünmesini geçtim, kendi elleriyle öldürmüştü kendisini. Acaba canı acımış mıydı? Acaba buralarda bir yerde geziniyor musun kerem? Belkide yanımda oturuyorsundur? Ellerin saçlarımda geziyordur.
Kerem beni saçlarımı okşayarak sakinleştirirdi hep. Kedi gibi kıvrılır uyurdum bende. Şimdi elleri buz gibi toprağın altındaydı.
"Güneş!"
Tan yanıma endişeyle geldi. Bana sarılıp başımı göğsüne yasladı. Başıma öpücük kondurup 'geçti' diye fısıldadı.
Ama geçmeyeceğini biliyorduk. Geçmek nedir? Geçmez. Sadece üzerini örtersin. Zaman boşluğa düşer. Geçmez...geçer sadece bir kaçıştır. Ne kadar kaçarsan kaç içindedir...
Tan beni karakoldan çıkarttı ve yakınlardaki bir parka götürdü.
"Üşümüşsün"
Suratına baktım.
Pişmanlık mı desem ne desem bilemedim ama gözlerine sis gibi çökmüş bir duygu vardı. Puslu bakıyordu."Güneş. Şu anda söyleyeceğim hiçbir şeyin anlamı yok. Ne söylesem içindeki o duygudan azaptan kurtulmayacaksın. Kendi kendine ancak kurtulabilirsin. Ama sana yemin ederim ki kerem'e nispet olsun diye değildi hiçbir şey. Ben kötü birisi değilim. Birisinin intiharına sebep olacak kadar. "
Tan'a baktığımda bana bakıyordu. Tepki vermem için. Bir şey söylemeden önüme döndüm. Sonra:
"Bana zaman ver. Bu geçemeyecek Tan. Sadece, üzerine bir sis çökecek. Ben sadece bununla yaşamayı öğreneceğim. Bu da zamanla olur. Anlıyorsun değil mi?"
Cevabımı başımı göğsüne yaslayıp saçımı öpmesiyle almıştım.
Mevsimler gider, sonbahar kalır. Hayatının ilkbaharı sona ermiştir artık. Sonbaharın toprak kokusu ile mest olursun. Kalp kırıklıkların o ağaca veda eden kahverengi sarı hatta kırmızı renkli olan kuru yaprakların çıtırtısı ile huşu bulur...
***
Hayatımda açılan o kocaman boşluğun üzerinden 1 hafta geçmişti. Kerem'in ölümünden sonra bahar şenlikleri de iptal olmuştu. Sonbahar gelmişti. Gidişi ile koskocaman şehri bile küstürmüştü sanki.
Okuldaki dedikodular da cabası. Bu sene okulu dondurmaya karar vermiştim. Atölye açacak çalışacaktım. Mezun olsamda olmasamda zaten olacağı buydu. Bu gün ilk defa hazırlanıp dışarıya çıkacaktım. Kerem gittikten sonra hiç dışarıya çıkmamıştım. Tan gelip gidiyordu. Bu süreçte bana daha sıkı tutunmuştu.
Telefonum çaldığında kapının önüne indim. Tan beni bekliyordu. Beni görünce gülümsedi bende gülümseyerek yanına gittim. Montumun fermuarını çekti ve burnuma öpücük kondurarak elimi tuttu. Sokak boyunca ilerliyorduk.
Kuşlar uçuyordu dünya dönüyordu. Rüzgar ağaçların yapraklarını ordan oraya savuruyordu. Kimi yaprakta bulunduğu daldan ayrılıyor ezilip yeryüzüne karışıyordu. Tüm bunlara nasıl alışılıyordu? Yaprak daldan ayrılıp yerde parçalanmaya ne kadar sürede alışmıştı. Ağaç yaprakları olmadan çırılçıplak kalmaya ne kadar sürede alışmıştı. Ya da alışmış mıydı?
"Aynı evde yaşayalım mı?"
Tan duraksayınca bende durup önüne geçtim. Tan epey şaşırmıştı. Benden bunu beklemiyordu haliyle.
"Artık hayatımızı yoluna koymamızın vakti geldi de geçiyor bile. Daha ne kadar böyle sürecek ki? "
"En iyisi bu olacak"
"Dükkan bulduktan sonra ev bakarız"
Birkaç dükkan gezmiştik. En sonunda da sıcacık ortamı olan bir mahallede dükkan bulmuş ve tutmuştuk. Babamın bankadan yolladığı para ile kaporayı yatırıp gerekli sözleşmeleri imzaladık. Sonra da Tan ile bir şeyler yemek için kafeye gittik. Yemeğimizi yerken arka masada oturan bizim okuldaki bir kaç kızın konuşmalarına kulak misafiri oldum.
'Sevgilisini koluna takıp ne kadar da rahat geziyorlar. Çocuk öldü tabi rahat ettiler '
'Kerem'e yazık oldu bu kız için öldürdü kendini. Naparsın gönül ota da konar boka da'
Çatalı masaya gürültüyle bıraktım. Tan ve birkaç kişi bize döndü. Ayağa kalktım ve masalarına gidip elimdeki bıçağı masanın ortasına gürültüyle sapladım. Kızlar zıplayarak bana baktılar. Tan gelmiş kolumdan tutmuştu.
"Bırak Tan"
Tan ellerini kolumdan çekince konuşmaya başladım.
"Yaşadığınız bu hayatı daha ne kadar ucuzlaştırmayı düşündüğünüzü bilmiyorum. Tek bildiğim kerem yerine sizin ve o sikik düşüncelerinizin yatması gerektiği. Hepinizden nefret ediyorum"
Masadan çantamı aldığım gibi koşarak çıktım kafeden. Arkamdan da Seslenerek Tan geliyordu. Kolumdan tutup beni kendisine çevirdiğinde kollarımı boynuna doladım ve sımsıkı sarıldım.
"Geçecek Güneş. Ya da alışacaksın. Ne kadar yaksa da canını alışacaksın. "
Ayrıldığımızda göz yaşlarımı sildi ve el ele yürümeye başladık. Büyük bir sessizlik içinde. Sahilde otururken Tan'ın telefonu çaldı ve yanımdan uzaklaşarak konuşmaya gitti. O sırada uzaktan gözümü bir flaş aldı. Kafamı çevirdiğimde adam ile göz göze geldim ve karşı yola koşmaya başladı.
"Hey nereye!"
Diye bağırarak arkasından koşmaya başladım. Yola atladığında peşinden de ben atladım. O sırada korna sesi ile kafamı çevirdim arabanın farı gözlerimi aldı. Şoktan hareket edemiyordum. Ayaklarım yerden kesildiği anda son duyduğum ses Tan'ın ismimi haykırması olmuştu.
Ağacın son yaprağıda koptu. Süzülerek düştü yere. Ayaklar altında ezileceğini bile bile...
Bölüm sonusuuu!
Gelecek bölümde görüşmek üzere! Okuyan ve destek olan herkese çok teşekkür ediyorum❤️💫🌿
![](https://img.wattpad.com/cover/120029462-288-k485638.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAN YERİ
Fiksi UmumTAN YERİ AĞARIRKEN SENİ BURDA GÖRMEK İSTİYORUM...TAM BURDA Seni gördüğüm anda başladı hikayem. Vücudumda dolaşan kanser hücresi gibi sardın içimi. Önce yayıldın sonra öldürdün... Kahve fincanından tüten dumanın kokusu gibi yayıldı kokun saçlarından...