1.BÖLÜM

85 5 6
                                        

Multi-Güneş
Bölüm şarkısı- Emircan iğrek meydan

Evet bölüme şarkı ile başladım...desteğinizi bekliyorum😁💘

Her zaman bana ilham kaynağı olan bir yer var. Orayı kendi mekanım olarak seçtim. Mutlu olduğum an,üzüldüğüm an,umudumu kaybedip en güzel sevinçlerimi de bulduğum an...

   Bunların hepsine bu tepede güneşin doğuşu , batışı ve Kerem şahit olmuştu :) .

Ama bugün bir yabancıya tanık olmuştu burası. Şaşkındım. Çünkü buraya benden başka kimse gelmezdi. Ama bugün bir ilke imza atıyordu. Bu anı dikkatli izledim. Güneşin ilk ışıkları bu yabancının saçlarında can bulmuştu.

Altın sarısı saçlar...

Neden burada olduğu içimi kemiren bir soru işaretiydi. Bu yabancı sayesinde burası sıradanlaşabilirdi. Ama ben böyle bişey olsun istemiyorum. Ama yine de sessizce gidip yanına oturmakla yetindim.

Başı hala karşıya dönüktü. Bende karşıya doğru bakmaya başladım.

"Sen de kimsin"

Başını bana çevirdi ve bende ona baktım.

Gözleri...o gözleri o kadar güzeldi ki...

"Biraz sakinleşmek için buraya geldim. "

"Buraya kimse uğramazdı..."

"burası sessiz bir yabancıya da şahit olacak..."

"Güneş "

"Anlamadım"

"İsmim...seninki ne?"

"Sen beni sadece bir yabancı olarak bil..."

Sonrada kalkıp gitti. Bende günümü o yabancının kim olduğunu düşünerek geçirdim...

"Bence o  3. Tekil kişi olmuş orası için."

"Of kerem "

"Yalan mı?"

Dedi elindeki kasedeki cipsi dökerek yerken.

"Ya kerem dökmesene ben yeni süpürdüm evi"

"Ay tamam. Annem annem konuşma"

Güldüğümde ters ters bakıyordu...

O sabah sanki bulutların yüreği taşmış gibiydi. Yağmur tüm şehri arındırmak ister gibi yağıyordu. Uzun bir süre bir ressamın tuvalinden fırlamış gibi olan şehrin manzarasına daldım. Biraz sonra da kendime kahve yapıp koltuğa kuruldum. Tan yerine gidemezdim bugün.  Bu yüzden evde çalışacaktım. Düzenleyeceğim o büyük resim sergisine...

Üniversitemiz her yıl bahara doğru resim sergisi düzenlerdi. Bunun yanında diğer eğlencelere de yer verilirdi. Bu seneki resim sergisinin sorumlusu da bendim. Kahve kupasını bırakıp evin çatı katına çıktım ve oradaki tek odanın kapısını araladım. Dünyamın kapısını...

Hazırlıklarımı tamamladığımda çalışmaya başladım.

Bir müzik...notalarında bir ruhun can bulduğu...renkli bir darbe beyaz sayfalara içinden geldiği gibi... 1 günlük ömründe  ruhunu besleyen bir kelebek gibi ruhum içimde. İçim içime sığmıyor her bir fırça darbemde sanki o kelebek can buluyor.

Aklıma o yabancı düştüğü an tüm dikkatim dağılıyor düşüncelerim kendini ele veriyor. Kimdi o yabancı...niye oradaydı. Elimdeki boya paleti ve fırçayı bırakıp önlüğümü çıkardım. Ardından hazırlanıp evden çıktım. Kapıda Kerem ile karşılaştım .

"Kız nereye gidiyon pes kapışırız diye geliyordum "

"Akşama ertelesek. İşim var da "

Hızla merdivenlerden indim ve çıktım binadan.  Bakkaldan birkaç abur cubur alıp tan yerine gittim. Kafa dağıtmak için. Belki biraz yabancıyı tanımak umuduyla. Yabancı yoktu. Derin bir iç çektim.

Kimsin sen ya...

Yağmurdan sonra etrafa yayılan doğanın temiz kokusunu tek nefeste ciğerlerime doldurdum. Zihnimi ve bedenimi rahatlattığında biraz daha gevşediğimi hissettim. Ardından kalktım ve eve doğru yol aldım.

Eve geldiğimde duş alıp oturdum. Kerem mesaj çekmişti. Dışarıya çıkalım mı diye. Kabul ederek hazırlandım ve kapıya çıktım.

"Nerden çıktı dışarı çıkma işi şimdi"

"Ya okuldan arkadaşlar davet etti bende yalnız kalma diye seni dürttüm"

"Gidelim o halde "

Gülümsedim ve kerem ile çıktık evden. Bi kafeye geldiğimizde içeri girdik. Canlı müzik olan sakin ve güzel bir ortamdı. Kerem kolunu belime koydu ve kalabalık bir masaya yöneldik. Herkesle selamlaştık ve oturduk.

"Sen Güneş misin ya okulda niye görmedim ben seni"

Dedi esmer ve güler yüzlü bir kız. Aynı samimiyetle cevap verdim.

"Ben resim bölümündeyim"

"Bu yıl ki sergiyi sana vermişler diye duydum bizde müzik organizasyonundayız"

Dedi bi oğlan.

"Evet o yüzden evde çalışıyorum okula fazla uğramıyorum"

Sohbetimiz böyle devam edip gitti. İçmek için birşeyler söylediğimizde içecekleri getiren kişi beni şoka uğratmıştı. Yabancı... beni gördüğünde kaşları Kalksada gözlerini hemen çevirdi ve gitti. Bende arkasından baktım kaldım.

"Tan burda mı çalışıyormuş ya"

"Siz tanıyormusunuz "

"Bizim okulda burslu. Sesi cidden çok güzel "

Şaşkınlıkla bakakaldığımda nereden tanıdığımı sordular bende geçiştirdim. Sohbet iyi güzeldi gece geç olduğu için kalkmaya karar verdik ve kerem ile ayrıldık yanlarından.

"Güneş sen Tan'ı görmediğine emin misin bişey yok dimi"

"Kerem Tan yerindeki yabancı o!"

"Yok artık"

"Evet o cidden"

"Ne işi var ki onun orda ?"

"Bilmiyorum"

Eve geldiğimizde üzerimi değiştirip kendimi balkona attım.  Demek Tan'mış ismi. Neden yabancı olarak bilmemi istediğini çok merak etmiştim. Sebebi ne olabilirdi ki?

Eşyalarımı hazırlayıp sabaha karşı 5'te Tan yerine gittim. Tan'ı orda görmeyi beklemiyordum. Üstelik şarkı söylerken...

Bak bu prangalar bana küçük gelir
Bileği bağlayamaz
Kalbi kazan kara daha kararmamış
Yüreği anlayamaz
Ben senin üvey oğlun gibi sana muhtacım İstanbul
Beni sokaklara atma

Ben beceremiyorum bu yaşama işini
Bu çamura bulanarak
Dalga geçiyorum hayatla pekala
Ama bedeli olacak
Ya beni as tavana
Ya urganımı at
Geçmem bu davadan

Her zaman arbede haberde
Geçiyorum candan
Evet bulan
Kaybede kaybede okuyorum meydan

Sesi cidden çok fazla güzeldi. Kadife gibi beni görünce ayaklandı.

"Sen ne zamandır buradasın. Neyse ben gidiyorum"

Harekete geçince kolundan tuttum ve onu durdurdum. Kolundaki elime baktığında elimi çektim.

"Rahatsız olma söz birşey sormayacağım. "

Beklediğim gibi olmadı gitti. Bende oturdum ve işe koyuldum. Şarkının sözlerinde gizli olan o acıyı hissetim bi an yüreğimde. Fırçayı aldım ve çizmeye başladım. Sergideki en önemli resim olacaktı benim için Tan yerindeki yabancı...

TAN YERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin