Önceki bölümde: Doğruldum ve...
Ona baktım bana hüzünlü bir gülücük attı. Sessizlik çöktü odaya. Ne diyeceğimi bilmez haldeydim. Ne desem yanlış olacaktı. Ama ben ne diyeceğimi biliyordum.
"Bak, ben ne olursa olsun bir prensesim. Benim de bir gururum var. Senle konuşmam bile yanlış, lütfen git. Ikimiz de acı çekiyoruz." dememle başını öne eğdi ve cebinden bir gül çıkardı. Bana uzattı ve "Madem konuşmamız yanlış sen de beni bir gül ile hatırla" dedi. Ve odayı terk etti. Ardından koşa koşa Sophia geldi. Hemen gülü sakladım. "Luna abla Sombra abi ne dedi sana?" "Hiç." "Ama abla ağlamışsın." Fark etmemiştim. Hemen yüzüme su çarptım.Ardından kapı açıldı. Gelen Tim idi. Hani bahsettiğim çocuk. "Luna abla seni birisi görmek istiyor." Nasıl olur benim burada olduğumdan kimsenin haberi yok diye düşünürken aşağı indim. Celestia karşımda duruyordu. "Luna! Benden izin almadan kacarsin ha! Gel buraya!" Ev halkını gösterdi. "Sizin de evinize haciz geldi. Çocuklarınız ise esirgeme kurumuna gidecek." dedi. Şuna sinir oluyorum. Beni azarlayarak götürürken sordum."Burada olduğumu nereden biliyordun?" "Seni takip ediyordum. Doğru anda seni yakalattım." diye yanıtladı.
Mutsuzdum. O saraya dönmek benim için kabus gibi bir şey.
Saraya geldik koşarak kendimi odama kapattım. Ağlamak istiyordum. Üstümu çıkarıp yikandim. Tam kahvemi aldığımda cama biri taş fırlattı. Baktığımda onun Sombra olduğunu gördüm. Bana sinsi bir bakış attı. Ve tırmanmaya başladı. Odaya girdi. Ben yüzümü başka yöne çevirdim. O, bana sarıldı. Ve ben yine o çekim etkisine kapıldım.
-Ne arıyorsun burada?
-El opturmeye geldim.
-Dalgayı kes! Ne arıyorsun burada dedim.
-Seni görmeden duramam bu yüzden kaçtım.
Kapı tıklandı onu yatağımin altına sakladım. Gardiyan bir şeyler sorup gitti. Onu yatağımin altından çıkardım. "Daha fazla burada kalamazsin. Git nolur."Devam edecek...
