ŞİMA

2.5K 49 25
                                    

         Yat limanında Yağmurlu bir akşamdı , Adam yat limanının jenaretör dairesinde gözyaşları içersinde hüngür hüngür ağlıyordu bir elinde Uzun bir viski şişesi , diğer elinde bir cd vardı kalbindeki ızdırabı  acıyı söküp atmaya çalışır gibi yere eğildi , oturdu ve elindeki viski şişesini bırakıp sol elindeki cd ye tekrar baktı başını eline götürdü , kafasını eğdi jenaretör dairesinin eski yer tahtalarına baktı  , viski  şişesini bıraktığı yerden alıp bir kez daha kafasına dikti. Ağlayarak

"Neden sever insan ne uğruna menfaat ve çıkarları için mi sevmek basite gelmiş bir kelime olmamalı böyle olmamalı"  Dedi.

Bir anda kalktı yerinden  , koşar adımlarla jenaretör dairesinden çıktı ve Arkasından Kovalayan biri varmış gibi Koşmaya başladı, Yağan yağmur yırtık siyah gömleğini sırılsıklam yapmıştı. O kadar çok içmiştiki koşarken Ağzının içki kokusunda boğulacak gibi hissediyordu kendini Yürüdüğü yolu seçemiyor bulanık gözlerle etrafa bakıyordu . Küçük sayılabilecek bir tekneye bindi hava çok fırtınalıydı ama o bunu umursamadı. Teknenin halatlarını çözdü, belkide bu çözdüğü kendi azrailinin ölümünün halatlarıydı . Halatları çözer çözmez küçük tekne dalgalarla boğuşmaya başlamıştı bile , çalıştırdı zorda olsa motoru ve tam gaz verdi ilerleyebilmek için , dev dalgalara doğru , ilerliyor ve bağırıyordu adam

"Yaşamak Gerçekte sevebilmek midir ölümü O zaman öğrenmeliyim Başka yolu yok yoook !"

Teknesi kızgın dalgaların arasında sürüklendi sürüklendi ve gözden  kayıp oldu.

-ŞİMA-

Zaman yaraya en mükemmel ilaçtır şüphesiz ...

Sami bey orta ile yaşlı  sayılabilecek yaşta, sert bakışlı ,karizmatik ve kendini ıspatlamış zengin bir iş adamıydı.  Güneşli bir istanbul sabahında dev şirketinin 22. Katından camdan dışarıya bakıyor, Dışarıdaki gün ışığı yüzüne yansıyor,  düşünceli mavi gözleri uzaklara dalabildiğince dalıyordu .  İrkildi birden Antika   ahşap kapısının tak tak sesine .

"Gel" dedi. Huzuru bozulmuş bir ses tonuyla

Gelen kızı Şimaydı Şima 29 yaşında oldukça alımlı hafif buğday teniyle ,kahverengi,  ışıl ışıl gözleriyle, herzaman erkeklerin dikkatini çeken bir kızdı , Güzel yüzü o gün de bir güneş gibi parıldıyordu. Sami bey Kızı Şimayı çok severdi Annesi Ölünce hayattaki Tek bağı kızı Şima ve Torunu kalmıştı Herzaman önceliklerini onlara verir Kızının bir dediğini , iki etmezdi .  Şima Babasının yanına yaklaştı ve içten bir şekilde sarıldı babasına, 4 yaşındaki bir kız çocuğu gibi bir sarılmaydı bu hala o çocuksu koku ve davranışlar vardı sarılmasında, babasının suratının asık olduğunun farkına vardı ve sordu ;
"Neden canı sıkkınmış benim yakışıklı babamın kimler üzmüş onu "

"Canım kızım senin babanı kim üzebilirmiş ki ! işlerimi düşünüyordum Gel otur Ne içersin yemek yedin mi ? "

"Yok baba seni görmeye geldim, akşama Rafetle torununun Berkeyi de alıp sana yemeğe geleceğiz , birlikte yemek yemeyeli uzun zaman oldu hem torununda seni özledi

Şima babasına çok düşkündü ama torunu berke de en az Şima kadar severdi dedesini.

Yine Çaldı  Sami beyin Dev tahta kapısı ,Sami bey antikalara düşkündü Odasının kapısıda Osmanlı zamanından kalan değerli bir saray kapısıydı , Devlet antika yönetim Müdürlüğü Bu değerli saray kapısını ihaleye çıkarmış  , En büyük rakibi Haldun Çevikte Bu kapıya talip olmuş Ama Sami bey inat ederek Kazanmıştı bu ihale yi yıllarca rekabet eden bu iki Holding patronu , osmanlıdan kalma saray kapısı içinde ihalede Rekabet etmiş ve oldukça yüksek fiyat teklif eden Sami bey almıştı bu kapıyı  , Sami bey kendi egosunu böyle tatmin eder, kendini bir hükümdar gibi hissederdi.

Şirket müdürü araladı kapıyı ezile sıkıla Sami beye bir misafir olduğunu söyledi el pençe

"Efendim Derici Tekstilin sahibi Haluk bey sizinle görüşmek istiyor kendisi bekleme odasında kızınız Şima var diye Bekletmek zorunda kaldık ne yapmamı istersiniz "

" Babacım ben zaten kalkıyordum sen misafirini bekletme ayıp lütfen akşama mutlaka geliyoruz unutma "

Şima ayağı kalktı ve babasının yanına yaklaşarak yanaklarını sıktı çocuğunu severmişçesine , gitmek için pahalı çantasını omuzuna geçirdi , bu sırada Şirket Müdürü genç iş adamı haluğu içeri davet etmişti.  Haluk  genç bir iş adamıydı ve uzun boyu, kendinden emin edası , kumral ile sarışın arasındaki teni , suratına yakışan kısa saçları , yeşil gözleriyle herzaman dışarıdan dikkat çeken bir erkekti ve bunun farkındaydı .
O yüzden yüzünde gülmekle gülmemek arası olan bir ifadeyle bakardı etrafa. Haluk içeri girerken Şima da kapıya doğru yönelmişti , göz göze geldiklerinde Haluk  kafasıyla hafif boynunu eğerek selam verdi,   Gülümsemesi bu kez Belirgin , kibar , kendinden emin ve nezaket doluydu. Şima onu daha önce hiç  görmediğinden emindi oda kibarca selam verdi Haluğa kafasını eğerek hiç konuşmadan anlaşmış gibiydiler ve odadan çıktı Şima.

" Buyrun oturun Haluk bey  " dedi Sami bey kibar ve birazda şaşkın bir ses tonuyla .
Haluk oturdu Sami beyin masasının konuk kısmına ve neden geldiğini sakin bir şekilde tane tane anlatmaya başladı
" Öncelikle beni kırmayıp davet ettiğiniz için teşekkür ederim Sami bey biliyorum sizinle ilk kez görüşüyoruz ben Derici Tekstilin sahibiyim habersiz geldiğim için ayrıca üzgün olduğumu belirtmek isterim sizinle iş konuşmaya geldim "

Sakince anlatmaya devam etti genç adam

"Şirketinizin Durmunu biliyorum mali açıdan biraz sıkıntınız var yanlış anlamayın aşamayacağınız bi konu değil elbette ..! zaten şirketiniz ne kadar güçlü olduğunu bilmeyen yok  , ama ben hem bir ortaklıktan, hemde yeni projelerden bahsediyorum size , isim hakkı ve markaları birleştirmeye ne dersiniz Sami bey , şirketinizin yüzde 35 lik bir bölümüne talibim , bunun karşılıgında her türlü  teminatı ve ödemeyi şirketim adına , hemen yapmaya hazırım,  sizin gibi tecrübeli bir Şirket sahibiyle Ortaklık yapmaktan Şeref duyarım ayrıca sizden iş ile ilgili öğreneceğim çok şey var bunuda asla parayla satın alamayacağımın farkındayım iş hayatında çok değerli bir Üstadsınız benim gözümde eğer beni kırmaz bu ortaklığa evet derseniz benim için bir onur , gurur olacaktır. "

Haluk Sami beyi tamda hassas olduğu yerden' egosundan vurmuştu . Sami bey haluğun bu sözleri karşısında şaşırsada ilk intibasını sevmiş konuya saygılı yaklaşımını takdir etmişti. Ancak ; ortada bir gerçek vardı . Sami bey için senelerce tek başına yönettiği şirkete ortak alması hiç kolay kabullenebileceği bir durum değildi . Fakat bu hamleyi yapmaz ise zaten ekonomik sıkıntının içinde olan şirketinin  , daha kötü duruma gidebileceğini böyle devam edersede en fazla 2 yıl daha dayanabileceğini biliyordu.

Haluk Sami bey için biçilmiş kaftandı,  Sami bey  eğer ortaklık kuracaksa kendinden yaşça ufak ve tecrübesiz birini ortak olarak almanın mantıklı olabilceğini düşündü  ve Haluğa babacan bir ses tonuyla

"Seni sevdim evlat yarın evimde bir barbekü partisi vereceğim ailemle tanış onlarında fikrine göre kararımı orda vereceğim "

Haluk ;Teşekkür ederek Sami beyden müsade isteyip yanından ayrıldı.

ŞİMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin