Bugün benim doğum günüm. Her zamanki gibi yaş günümde aynı davetliler annem babam kardeşlerim. Mumlarımı üfledikten sonra odama çıktım doğum günümün bitmesine iki saat kalmıştı ve ben çok yorulmuştum . O sıra telefonum çaldı
'Nilay' arıyor
-Efendim Nilay?
-Kanka seninki sahada Oğuz'u dövüyor
-NE?!
Hemen telefonu kapadım. Evden bi hışım çıktım. Saha bize çok uzak değildi ama Yusuf Oğuz'u dövüyorsa Oğuzun öldüğünü tahmin etmek zor değildi.
Sahaya vardığımda plotoniğim Yusuf bana kötü bakışlar attı yanıma geldi
-Ne işin var burda senin?
-Sanane sana gelmedim heralde.
-Kızım sana benim olduğum yerlerde bulunma demedim mi ben sana?
-Allah Allah nedenmiş o?
-Çünkü yakınımda senin gibi birini istemiyorum Sude ben sana hayatımdan defol demedim mi?
Boyu uzun olduğu için ayaklarımı biraz kaldırdım kulağına fısıldadım
-O zaman hayatını benim hayatımdaki insanlara karışarak geçirme!
-------------------------------------
Yusuf'un yanından ayrılıp Oğuz'un yanına gittim her ne kadar ondan haz etmesemde;
-İyi misin
-Sen varsın ya daha iyiyim.
Göz devirdim
-Bi hastaneye gidelim yaraların kötü görünüyor pansuman yaparlar
Konuşamayacak haldeydi. Kafasını evet anlamında salladı. Koluna girdim bi taksi çevirdim. Oğuz'la vakit öldürmek hiç istemesemde kötü durumdaydı yardım etmek zorundaydım.-Oğuz,bu Yusuf seni neden dövdü?
-Tehdit ettim.
O an çok şaşırmıştım çünkü Oğuz ile Yusuf'un arasını biliyordumİki ay önce
Yusuf:
-Şşt Oğuz gelsene buraya
Oğuz
-Efendim
Yusuf
-Kanka ya bize üç kola alıp gelsene
Oğuz:
-Neden hep ben alıyorum?
Yusuf Oğuz'u iter ve bi tekme atar
Yakasından tutup kaldırır;
-Al diyosam alıcaksın tamam mı?
Yakasından kantin sırasına doğru iter.-Oğuz sen iyi misin ya? Ne dediğinin farkında mısın Yusuf'u tehdit etmek.
-Şu an sana kafayı yemiş gibi geliyorum evet ama peşimi bırakacağını düşünmüştüm
Hastaneye varmıştık Oğuz'u indirip yine koluna girdim. Bi hemşire bulmak için yukarı çıktım ve bulmuştum da.
Annemin aradığını farkettim açmak zorundaydım.
-Kızım nerdesin sen?
-Anne siz uyuyun benim anahtarım var gecikebilirim.
Annemin of çektiğini duyar gibiydim
Oğuz'un işi bitmiş olmalıydı ki yanıma geldi.-Oğuz,bir yerde oturalım mı şu işi iyice öğrenmek istiyorum.
-Olur.
Bir çay bahçesinde oturduk Oğuz'a:
-Evet seni dinliyorum Oğuz
-Şimdi şöyle oldu ben Yusuf'un dolabında eski bir aşk mektubu buldum ve sonra Yusuf'un yanına gittimElimdeki mektubu sallayarak;
-Eğer bir daha bana karışırsan bu mektubu herkese yayarım. Ben eski Oğuz değilim Yusuf.
-Ne diyorsun lan senBi hayli şaşırmıştım bir türlü Yusuf ve aşk kelimelerini yan yana getiremiyordum merakla Oğuz'u dinlemeye devam ettim
-Sonra noldu?
-Öğle yemeğinde o ve arkadaşları oturduğum masaya oturdular ama masa da hiç konuşmadık
-Peki sahaya nasıl geldin?
-Yatağımda uzanırken Ferhat beni aradı.
Ferhat bizim sınıfın inek çocuğudur
-Yusuf bunu zorlamış olmalı ki beni basketbol çalıştırır mısın ayağıyla çağırdı.
Ferhat ve Basketbol yine aralarında yüzbinlerce km olan iki isim.
-Ben bu olanları yiyip sahaya gittim 10 dk Ferhatla oynadıktan sonra sahadan içeri Yusuf girdi:-Oo gençler napıyosunuz ya?
-Benim farketmediğimi sanmıştı ama Ferhata kafasıyla 'git' işaretini görmüştüm.
Ve işte ondan sonra her şey başladı
Ben;
-Mektup nerde şimdi?
-Aldı.
Kafamı onaylarcasına salladım
-Oğuz benim kalkmam gerek geç oldu.
Ayağı kalkmamla Oğuz'un elimden tutup beni durdurması bir oldu
-Ne güzel oldu di mi böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur
Teen FictionSude ve Yusuf 18 yaşında iki genç. Beraber yaşadıkları olayları öğrenmek istiyorsan kitabımı okumaya ne dersin?