Ne güzel oldu di mi böyle?
Oğuz'un böyle demesi beni çok sinirlendirmişti ve tokatı yapıştırmıştım
-Oğuz! Biz sadece arkadaşız. Bizim olaylarımız eski de kaldı. Sana olan sevgim de aşkım da biteli çok oldu. Ben seni unuttum sen de beni unut!
Bunları söyledikten sonra masadan ayrıldım. Taksi bulup eve gittim. Eve geldiğimde herkesin uyuduğunu gördüm.Ses çıkarmadan oda çıktım.
Artık uyku vakti yorucu bi doğum günüydü.SABAH SAAT DOKUZ
-YUSUF'UN AĞZINDANDün gece Oğuz ile Sude'yi bizim çay bahçesinde görmüştüm koyu bi sohbete dalmışlardı. Tabi ki de çifte kumruların düzenini bozucaktım ki Sude'nin bağırıp masadan kalktığını gördüm. Şaşırmıştım neden böyle yaptı ki şimdi bu kız?
Sude oradan ayrıldıktan sonra Oğuz'un yanına oturdum.
-Naber ya? Gülmeye başladım. Sude sana iyi bakmış pansuman falan.
Parmağımı pansumanlı yarasına bastırdım 'ah, of' seslerini duyar gibiydim.
-Bak Oğuz. Artık uslanmışsındır ve bana karışılmayacağını anlamışsındır bu daha benim fragmanım umarım finalin ölüm olmaz.Dedim ve masadan kalktım.Neyse biz şimdiye dönelim. Her sabah bizim çocuklarla okula arabayla gideriz ve her sabah şu Sude denen kızı görürüz. Cidden o kızdan hiç hoşlanmıyorum ya. Bugün çocuklara yürüyeceğimizi söyledim.
Okula yürürken Sude'nin karşıdan geldiğini gördüm. Kenarda durduk ve Sude bizi görmezden gelip koşar adımlarla geçerken çocuklara işaret verdim ikisi de Sude'yi iki kolundan kavrayıp karşıma getirdi
Sude;
-Ne var ne istiyosun benden? Senin karşına çıkmamamı söyleyen sen değil miydin?
-Bitti mi?
Cevap vermedi sadece sustu.
-Hâlâ senden nefret ediyorum. Boşuna umutlanma.
O an gözünden bi yaş süzüldü.
-Sana bi şey sorucam. Şu Oğuz ile dün neden kavga ettiniz?
-Ne zamandan beri benimle ilgilenmeye başladın?
O an bi gülme gelmişti.
-Ya sen kimsin ki seninle ilgileneceğim
Parmağımla alnına vurmuştum.
-Madem hayatımızla ilgili sorular soruyoruz peki o aşk mektubunun içinde ne yazıyordu?
Sinirlenmiştim gerizekalı Oğuz. Sude'ye hemen yetiştirmişti.
-Sen cidden bu salağa inanıyor musun?Tabiki de seni benden soğutmak için böyle bi yalan söyledi senin ona geri dönme ihtimali için.Onu kandırabildiğimi görmüştüm ardından bi soru daha sordu;
-Peki,neden dövdün onu?
Ellerimi omuzlarına koydum,saçlarını karıştırdım;
-Bu kadar soru fazla küçük hanım
Dedikten sonra yanından ayrıldım derse girmeyecektim. Oğuz'un müdürün odasında olduğunu farkettik;Müdür;
-Sen nasıl okula böyle gelebiliyorsun?Yara bereyi nerde yaptın kavgaya mı karıştınOğuz'un inkar edeceğini düşünmüştüm ama hiç öyle olmadı
Oğuz;
-Dün akşam Yusuf'la kavga ettik.Bu çocuk ne yapmaya çalışıyor? Canına susamış olmalı. Oğuz dışarı çıkınca bizi gördüğüne çok şaşırmıştı
-Sen -2'ye gelsene. Demişti Sarp.
Ama ben onu durdurmuştum.O sıra müdür bizi farketmiş olmalı ki içeri çağırdı.
Çocuklarla içeri girdik.
Müdür;
-Sarp,Mert siz çıkın.-Oğuz'la kavga etmişsiniz doğru mu?
-Doğrudur.Kaşındı.
-Bir de utanmıyormuş gibi kaşındı diyorsun.
-Neden utaniyim hocam çocuğu dövdüm o utanmalı.
-Sen fazla olmaya başladın Aktaş.
Bu bir uyarı olsun...
O sıra içeri nöbetçi öğrenci girdi.
-Hocam 12/B 'den Sude ile Defne kavga ediyor nöbetçi öğretmeni bulmamadım.Müdür bana burda kal işareti yaptıktan odadan çıktı
Vay be şu Sude de kavga edebiliyormuş.Yaklaşık beş dakika sonra müdür Sude ile döndü.
Beni gördüğüne pek memnun olmamıştı.
Siz ikiniz,bugün spor salonunu temizleyeceksiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yağmur
Teen FictionSude ve Yusuf 18 yaşında iki genç. Beraber yaşadıkları olayları öğrenmek istiyorsan kitabımı okumaya ne dersin?