Aynada kendimi beğeniyle süzdüm. Sarı renk saçlarım bir kaç ton daha koyu olan ten rengimle ve mavi gözlerimle muhteşem bir uyum sergiliyordu. Kendini beğenmeyen aptal kızlardan değildim. Özgüven sorunlarım yoktu ve kendimle barışıktım. Topuklu ayakkabılarımın zeminde bıraktığı tok seslerle beraber merdivenlerden indim. Mutfaktan gelen güzel kahvaltı kokuları ve annemin babamın,sıcak bir ailenin sesini duymayı çok isterdim. Ama malesef annemin gece nerede kaldığını bilmiyorum. Genelde öğleye doğru gelirdi. Mutfağa girip bir bardak su doldurup içtim ve kırmızı rujumu son bir kez tazeledim. Yalnız olduğum zamanlar bir kere bile gülümsediğimi hatırlamıyorum. Aslında gülümsediğimi hiç hatırlamıyorum. Dışarıda,insanlara göstermek için olan yüzümdeki sahte gülümsemeyi saymazsam. Dışarı çıktım ve beklemeye başladım. Yaklaşık iki dakika sonra Elliot ve kırmızı spor arabası asfalta çığlık attırarak görüş alanıma girdi. Kafasını önünden çevirmeden,bana bakadan
"Atla sarışın." dedi. Hızlı adımlarla arabaya bindim ve kapıyı kapattım. Elliot benim sevgilimdi. Yani sanırım dışarıdan bakan birisi bunu söylerdi. Bütün okulun gözde çifti olduğumuzu biliyorum. Okulun kötü çocuğu ve en popüler kızı. Efsanevi aşk. Tanrım,ne aşk ama! Gel gör ki onunla sadece yatakta buluşuyoruz. O lanet yataktan çıkacağımız günü sabırsızlıklaa bekliyorum. Onu seviyorum,tek isteğim yanımda kalması. Beni sevmediğini hissediyorum bazen. Çok nadir gelip sarıldığında veya herhangi bir sevgi sözcüğü söylediğinde dünyanın en mutlu kızı oluyorum.
Okula girdiğimizde yine tüm bakışlar bize döndü. Kızların Elliot'a işveli bakışlar atan gözlerini sökmek istiyorum. Tam okula gireceğimiz sırada bir kız kafasını elindeki kağıttan kaldırmadan bize doğru gelmeye başladı. Yüzünde anlamamış ve hafif endişeli bir ifade vardı. Önüne bakmadığı için Elliot'a çarptı ve elindeki defterler yere düştü. Kıza
"Biraz dikkatli olsana ya!"diye cırladım kız kitaplarını toplamaya çalışırken. Ayağa kalkıp mahcup bir ifadeyle
"Be-ben ö-özür dilerim." Benden yaklaşık on santi kısa cılız minyon çilli bir şeydi. Dalgalı kahverengi saçları beline kadar uzanıyordu. Suratında şeker ve masum bir ifade vardı. Daha fazla uzatmadım ve Elliot'u kolundan çekiştirerek sınıfa girdim. Kıza iki saniyelik bir kaçamak bakış attığını görsem de umursamadım. Bu kızı kıskanmam çok gereksiz. İlk dersimiz fizikti. Kızların yanına geçtim ve öğretmen gelene kadar. Son derece gereksiz bulduğum güncel magazin olaylarını umrumdaymış gibi heyecanla anlatmaya başladım. Hepsinin gereksiz ve çok sığ insanlar olduğunu biliyorum. Fakat eziklerle takılamam. Kraliçe arı kuralları! Öğretmen derse başlayınca kendimi kızların konuşmalarından soyutladım. Dinlemiyormuş gibi yapıyordum ama fizik ilgimi çekiyordu. Dersin beşinci dakikasında kapı tıklatıldı ve içeriye bir kız girdi. Uyumsuz sade kıyafetleri bakımsız yüzü ve kocaman gözleriyle onun sabahki kız olduğunu fark ettim. O ağzında özür dilemekle ilgili bir şeyler gevelerken bir yandan kızı süzüyordum. Bunun sebebi Elliot'un kıza bakıyor olmasıydı. Kız sınıfa göz gezdirince Elliot ile göz göze geldiler ve kız kızarıp başını önüne eğdi. Nedensiz bir şekilde içimde bu kızın bana karşı bir tehdit oluşturacağını söyleyen bir ses vardı. Ah evet o ses her zaman saçmalar. Erkeklerin ne kadar sığ beyinli olduklarını biliyorum. Fiziksel açıdan hiçbir çekiçiliği olmayan bu kıza ilgi duymaları imkansız. Bu kızın bakire Teresa olduğuna yemin bile edebilirim. Ama yine de kızın okula yeni gelmiş olması ve bizim sınıfımızda okuyacak olması beni huzursuz ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Kadın
Teen Fiction"Benim gibi kadınlar her zaman arzulanır,ama sevilmez. Tek ihtiyacımızın sevgi dolu küçük bir hareket olmasına rağmen..." Bu, Asla sevilmeyen Kalbi olmadığı düşünülen Daima sevilecek kız uğruna terk edilen ikinci kadının hikayesi.