Multimedya: İrina'nın annesi. İyi okulamalar :)
Vasat geçen okul günlerinden sonra her cuma akşamı olduğu gibi dolabımın önünde ne giyeceğime karar vermeye çalışarak yaklaşık bir saattir dikiliyorum. En sonunda nar çiçeği ojelerim ve rujumla uyumlu olacağını düşündüğüm straplez mini beyaz elbisemi üzerime geçirdim. Birkaç dakika sonra telefonum çaldı. Kızlardan birinin yine akşam ile ilgili bir şey soracağını tahmin edip oflayarak telefonu açtım.
"İrina,konuşmamız gerekiyor.Geliyorum." Elliot'un sesini duyduğumda yüzüme yayılan gülümseme sesindeki soğukluğu fark etmemle silindi. Cevap vermemi beklemeden telefonu kapattı. İçim içimi yerken aşağı indim ve gelmesini beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra pencereden arabasını gördüm kapıyı açtım ve içeri girdi. Yüzünde kararsız bir ifade vardı.
"Neler oluyor?" diye fısıldadım. Gözlerinde hergangi bir şey ararken. Ama her zamanki gibi bir duyguya ait belirti yoktu. Geri geri gidip koltuğun ucuna oturdum. Aklıma gelen ihtimaller yüzünden gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Ağlamamak için yukarı doğru baktım ve göz yaşlarımı geri yolladım. Bana doğru büyük adımlarla yaklaştı ve aralanmış olan bacaklarımın arasına yerleşti. Ellerini saçlarımın arasından geçirdi ve yüzünü yüzüme yaklaştırarak
"Her şey yolunda." diye fısıldadı.
O akşam her zaman olduğu gibi yatakta sonlanmadı. Dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı ve gitti. Beni aldattığını mı söyleyecekti yine bilmiyorum. Ama çoğunlukla aldatır ve gelir hiçbir şey olmamış gibi devam ederdik. Aldattığını elbette biliyordum ama onu sıkmamak ve kaybetmemek için göz yumuyordum. Cuma gecesi içtiklerimizin etkisi pazar gününe kadar anca geçmişti. Alışkın olmama rağmen berbat baş ağrısı yapıyordu. Kalktığımda sabah zaten ders saati gelmişti. Geç kaldığıma göre okula gitmenin bir anlamı yok diye evde kalmaya karar verdim. Nedensiz yere moralim bozulmuştu ve kendimi gerçekten çok kötü hissediyordum. Etrafımı kara bulutlar sarmış gibi.
Anahtarın kapıya çarpma ve kıkırdama sesleriyle irkildim. Kapıyı açamadı ve tam üç dakikadır uğraşıyordu. Önce açmamaya kararlı olsam da bu sese katlanamadığımdan gittim ve kapıyı açtım. Annem her zamanki gibi makyajı akmış,elinde topukluları,dağınık saçları ve bir yerini kapatmayan elbisesiyle kapıda dikiliyordu. Bu kadına annem demeye o kadar çok utanıyordum ki. Hiçbir şey söylemeden merdivenlerden yukarı odama çıktım. Bana kızı olduğumu hatırlatacak bir davranışta bulunduğunu hatırlamıyorum. Sarhoş olduğu zamanlar,zaten çoğu zaman sarhoş,kızı olduğumu bile hatırlamazdı. Nadir zamanlarda kafası yerindeyse de bağırıp çağırırdı. Onu anlamaya çalışıyorum bazen. Babamın ölümüyle kendini bu kadar dağıtmış olması normal mi? Ama ailenden birisini kaybettiğin zaman yakınındakilere daha çok sarılmaz mısın?
Bundan iki sene önce ben onbeş yaşındayken annemin doğum kontrol haplarımı çalması yüzünden hamile kalmıştım. Ve bu umrunda bile olmamıştı. Sadece elime bir miktar para tutuşturdu ve bebeği aldırmamı söyledi. Bu durum beni o kadar derinden sarsmıştı ki asla yarası kapanmıyor. Bana kızmasını,bağırmasını benim için üzülmesini beni umursadığını belli edecek herhangi bir davranışta bulunması için aylarca,yıllarca dua ettim. Ama artık inanmıyorum. Bu kadınla aynı havayı solumaktan dahi içim bunaldığından biraz dolaşmaya çıktım.
Babamın mezarlığına geldiğimde etraf oldukça ıssızdı. Mezarının başına geçen ay bıraktığım çiçekler solmuştu. Onları attım ve yeni aldıklarımı koydum. Mezarının ayak ucuna oturup bacaklarımı kendime doğru çektim ve çenemi dizime yasladım. Hiçbir zaman belli etmememe rağmen babamı o kadar çok özlüyordum ki. O ben yedi yaşımdayken bir araba kazasında hayatını kaybetmişti. Hatırlamakta bazen güçlük çekiyorum. Hafızamdan silinip gitmesinden çok korkuyorum. Bana değer veren ve sevildiğimi hissettiren tek insan olduğunu asla unutmayacağım. Hele gece ben yatmadan önce yanıma gelip masal anlatışını ve saçlarımı okşayışını asla. Onu kaybettiğim günden beri asla beni sarıp sarmalayan,kollayan güçlü kollar olmadı. Hayatımı tek başıma yönlendirdim. Eğer o yaşıyor olsaydı her şey çok farklı olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Kadın
Teen Fiction"Benim gibi kadınlar her zaman arzulanır,ama sevilmez. Tek ihtiyacımızın sevgi dolu küçük bir hareket olmasına rağmen..." Bu, Asla sevilmeyen Kalbi olmadığı düşünülen Daima sevilecek kız uğruna terk edilen ikinci kadının hikayesi.