VERDİĞİM UZUN ARAYA RAĞMEN ÇOK KISA VE OLAYSIZ BİR BÖLÜM OLDUĞUNUN FARKINDAYIM. VE BUNUN İÇİN ÜZGÜN OLDUĞUMU DİLE GETİRMEK İSTİYORUM. EĞER İYİ VEYA KÖTÜ ELEŞTİRİLERİNİZİ BENİMLE PAYLAŞIRSANIZ HİKAYEYİ BİÇİMLENDİRMEK BENİM İÇİN ÇOK DAHA KOLAY OLACAK. TEŞEKKÜRLER. İYİ OKUMALAR. ÖPÜLDÜNÜZ ^^
İki haftadır kelimenin tam anlamıyla ot gibiyim. Elliot ve Bella'ya bile sesimi çıkarmıyorum çünkü artık umrumda bile değiller. Sadece mutlu olmalarını istemiyorum kimse benim mutsuzluğum üzerine mutluluk kuramaz. Elliot'un gözünü boyamak için ilişkilerinin yanlış olduğunu söylediğinden adım gibi eminim. Kraliçe arının sevgilisini çaldığı için çok mutlu olduğuna da eminim. Şeytan.
Asıl önemsediğim şey,Alexander. İki haftadır konuşmuyoruz. O öpücükten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi beni evime bıraktı ve gitti. Gerçi ne söylenebilirdi ki zaten. Ne yapacağımı ne hissettiğimi veya ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Eğer bir seçme şansım olsaydı Elliot'u seçecekmişim gibi geliyor. Bir taraftan da ona karşı bir şeyler hissetmediğimi biliyorum. Bu sadece aptal bir takıntı. Mutlu olmak umrumda değil. İnsanların ne düşünüdüğünü umursuyorum arkamdan konuşmalarını istemiyorum. Tahtımın sallanmasını da.
Dersten çıkınca oyalanmak için lavaboya gittim. Kızlarla karşılaşıp aptal fikirlerini dinlemek istemediğim için. Kapıyı ittirip girdim ve aynanın karşısına geçtim. Bir şarkı mırıldanarak saçlarımı düzeltmeye başladım. Zaten dümdüz ve düzgündüler. Başımı hızlıca aşağı indirdim ve biraz salladım kaldırdığımda daha hacimli ve kabarıktılar. Aynadaki aksime beğeniyle bakarken kabinlerden birinin kapısı açıldı. Tuvaletlerin boş olduğunu zannediyordum. Aynadan arkama baktım ve içime bıkkınlık getirecek derecede masum bakan o kahverengi gözlerle karşılaştım.
"Tanrım,midemi bulandırıyorsun!" diye bağırdım. Bella ürkek bakışlarını bana kaldırdı. Aramızda topuklularla birlikte yaklaşık yirmi santim vardı. Tepeden bakıyorum,her zaman olduğu gibi. Yetmiş saniye boyunca cevap vermedi,bakımsız tırnaklarıyla oynadı. Yüzüne bakmaktan alıkoyamadım kendimi. Çilleri burnundan yanaklarına doğru yayılıyor. Minik ama dolgun dudakları somurtuyordu. O kadar aptal bir surat ifadesi var ki bu ters tepiyor ve güzel hissi uyandırıyor. Huzursuzca bir nefes aldı.
"Bela istemiyorum,lütfen." diye mırıldandı.
"Elliot'un altına yatmadan önce düşünseydin keşke." bu sefer daha fazla bağırdım. Şaşkınlıkla açılmış ve dolmuş gözlerini gözlerime kenetledi. O an içindeki şeytanı çok güzel sakladığını fark ettim. Bakışları kendimi kötü hissettiriyordu. Aptal biri olsaydım,bu kızın saf olduğundan adım gibi emin olurdum.
"B-ben öyle bir şey o-olmadı." Gözünden bir damla yaş çenesine doğru yol aldı.
"Onun karşısında da böyle mi ağlayarak kendini acındırdın?"diye sordum tükürürcesine. Gözyaşlarını tutamıyordu artık. Bir an ama sadece çok kısa bir an küçük bir kız çocuğu gibi ağlayışı benim yüzümden olduğu için kendimi kötü hissettim.
"Lütfen,"diye inledi hıçkırıklarının arasından.
"Ağlama!"diye bağırdım. Ağlaması beni güçsüz düşürüyordu. Gözyaşlarını silmek istedim. Sonra bunun için kendimden iğrendim. Bir fahişeye neden acıyordum? Hırpalamak istemediğimden tuvaletten çıktım. Arkamdan ağlama sesinin daha da arttığını duyabiliyordum. Umursamadım. Topuklularımın çıkarttığı seslere odaklanmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Kadın
Teen Fiction"Benim gibi kadınlar her zaman arzulanır,ama sevilmez. Tek ihtiyacımızın sevgi dolu küçük bir hareket olmasına rağmen..." Bu, Asla sevilmeyen Kalbi olmadığı düşünülen Daima sevilecek kız uğruna terk edilen ikinci kadının hikayesi.