Multimedya: Elliot. İyi okulmalar :)))
Bu sabah da beni almayacağını belirten mesaja bakıp yanaklarımı şişirip nefesimi dışarı verdim. Ayrılık dedikodusu çıkacak diye korkuyorum. Hayır,insanların ayrıldığımızı sanması umrumda değil.Sorun insanların ayrıldığımızı sanıp Elliot ile ilgili hayaller kurup umutlanmaları. Elliot'u kızların hayalerinde bile kıskanıyorum. Tüm dünyamın bana sadece acı çektiren ve küçücük bir sevgi bile göstermeyen birinden ibaret olması mazoşistliğin en ileri derecesi sanırım.
Bu sabah arabamla değil yürüyerek gitmek istediğime karar verdim ve anahtarımı çantamın içine atıp bahçeden çıktım. Pek de fazla işlek olmayan caddenin ortasından giderken topuklularımın zeminde bıraktığı tok seslerle ritmik bir şarkı tutturmuştum zihnmde. Okula vardığımda fark edilmek istemediğim için diğer öğrencilerin arasına karışıp kafamı eğdim.Park alanına giriş yapan gösterişli kırmızı arabayı gördüğümde duraksadım. Elliot'un arabası. Bugün okula gelmeyeceğini düşünmüştüm beni almayacağını söylediğinde. Araba benden yaklaşık altı yedi metre uzağa park edildi ve sürücü koltuğundan Elliot indi. Tam yanına gidecekken sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğunun kapısı açıldı. Bahçedeki herkesin bakışlarının üzerimde Elliot'da ve arabadan çıkacak kişide mekik dokuduğunu hissedebiliyordum. Ama şu an hiçbiri umrumda değildi. Arabanın içinden o kız çıktı. Okulun ilk günü sadece onbeş saniye bakıştığı kız çıktı. O çirkin çilli kız çıktı!
Şaşkınlıktan,sinirden ve kalbimin acısından gözlerimin karardığını hissedebiliyordum. Bacaklarım titriyordu. Etraftaki insanların şaşkınlık nidaları umrumda bile olmamıştı. Mantıklı bir açıklaması olacağına kendimi inandırmaya çalışıyordum. Çilli kız arabadan indiği gibi başını önüne eğdi ve kollarını etrafına dolayarak okula girdi. Bahçede ben,Elliot ve kavga etmemizi merakla bekleyen üç yüz civarı kişi vardı. Gözlerim istemsizce geçen gün okulda dolabıma bırakılan not yüzünden çıkan olayda göz göze geldiğim çocuğu aradı. Neden böyle bir şey olduğunu bilmiyorum. Gözlerim sadece o çocuğa bakıp biraz merhamet duygusunu görmek için yalvardı. Ama burada değildi.
Elliot,
"Ne bakıyorsunuz lan!" diye gürleyince bahçedeki sessizlik dağıldı ve herkes ilgilenmiyormuş rolü yapmaya başladı. Şu an ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Yanına gidip konuşmalı mıydım? Geceyi beraber mi geçirmişlerdi? Muhtemelen. Bana doğru yürümeye başladı. Hayır hayır hayır beni aldattığı gecenin sabahında benimle konuşabilecek kadar düşmemişti hiç. Göz yaşlarımı saklamaya çalışarak arkamı döndüm ve bahçeden çıktım ve yönümü bilmeden yürümeye başladım. Arkamdan bağırmıştı ama daha sonra vazgeçti. Göz yaşlarım artık özgürlüklerini ilan etmiş,yanaklarımdan süzülüyorlardı. Bir sürü kızla beni aldattığını zaten biliyorum. Ama tüm okulun gözü önünde beni rezil etmesi kesinlikle farklı bir şeydi. Üstelik bu kızla!
Ara sokağa giren kırmızı arabaya baktım. Elliot içinden çıkıp bana doğru hızlı adımlkarla yaklaştı. Peşimden gelmişti. Birbirini seven iki normal sevgili kavga edince olduğu gibi peşimden gelmişti.
"Neler oluyor?"
"Neler olduğunu bana mı soruyorsun?" Hıçkırdım. Ağlamak istemiyordum. Ve ağlkamayacaktım. Kendimi bildim bileli mezardaki babam hariç kimsenin gözü önünde ağlamadım.
"Beni aldattın!" derin ve gergin bir nefes aldım. Sessizce beni dinliyordu.
"TEKRAR!" diye bağırdım. Sinirden boynumdaki damarların belirginleştiğini hissedebiliryordum. Elini koluma uzattı ve güven verici ses tonuyla konuştu
"Sana yemin ederim,Bella ile hiçbir şey olmadı."
Adını nereden bildiğini sormadım. Okula neden bıraktığını sormadım. Sadece söylediği şeye kendimi inandırdım ve yalanlarının beni mutlu etmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Kadın
Genç Kurgu"Benim gibi kadınlar her zaman arzulanır,ama sevilmez. Tek ihtiyacımızın sevgi dolu küçük bir hareket olmasına rağmen..." Bu, Asla sevilmeyen Kalbi olmadığı düşünülen Daima sevilecek kız uğruna terk edilen ikinci kadının hikayesi.