ASIRLARIN AŞKI - 1
-12 Aralık 1764-
Aralık ayının pamuğu andıran bembeyaz kar tanelerini topraktan sakındığı, güneşin gökyüzünde parıldamasına izin verdiği ender günlerden biriydi. Fakat güneş ısıtmıyor, rüzgarın öfkesini sıcaklığıyla yatıştıramıyordu.
Genç kızın üşümekten kızaran düzgün burnunu elleri arasına alıp ısıtmaya çalışması da nafileydi. Zaten o, bulutların arasından belirli belirsiz görünen gün ışığının hilekarlığını tanıyor, varlığının kocaman ormanda ki tek etkisinin bir belirip bir kaybolmaları olduğunu biliyordu. Ne ağaçların arasına sızıp yeryüzünü kucaklayan bir ısısı vardı, ne de toprağa düşüp avuçlarına dokunan belirgin bir parıltısı. Dikkati gökyüzünde olmayan biri, onu fark etmezdi bile.
"Yedi yıl savaşları böyle uzun sürmemişti." diye alay etti genç kız. Yere çöken adam kendisine asabiyetle baktığında okyanusun en güzel mavilerine sahip gözlerinin renk değiştirdiğini fark edebildi. Onu kızdırmış mıydı? Yutkundu. "Ah! Alayım size olan duygularımın gerçekliğine gölge düşürmesin." Ellerini koyacak yer bulamadığında etrafa bakındı. "Bağışlayın. Heyecana kapıldım." Özrüne karşılık pembe dudaklarda şeytani bir sırıtış belirince genç kızın kaşları çatıldı, burun delikleri oyuna getirilişiyle büyüdü. "Neden af diliyorum ki? Hile doğanızda var! Beni aldatmayı her seferinde başarıyorsunuz. Lütfen, oyunu bırakın ve bana istediğimi verin!"
Toprağın altına, ağacın köklerine ellerini daldıran kusursuz varlık zorlanıyormuş gibi davranmayı bıraktı. "Alayınıza aynı küstahlıkla karşılık vermekte bir sakınca göremiyorum sevgili Ava. Söylesenize, neden bu ağacın köklerini koparmam için ısrar ediyorsunuz? Yeni bir karışım mı yapacaksınız?"
"Sebebini size söylersem isteğimi sorgulayabilirsiniz." Bu cevap adamı şüphelendirmişti. Kökleri kalın bitkiye düşünceli gözlerle baktı ve farkına vardıklarıyla aralarında ki elli ayak yolu aralığı tek adımıyla aştı. Genç kız iri bir kayanın üstünde oturuyor, kendisini yukarıdan izliyordu.
"Söz konusu siz olduğunuzda ne kadar ısrarcı olduğumu biliyorsunuz. Lütfen bana karışımınızın bir sonra ki gereksinimlerini söyleyin."
"Anthony..." Bocalayışı adamın ellerini redingotunun cebine atmasıyla karşılık bulunca cevap vermekten başka çare bulamadı: "Lavanta ve deniz tuzu."
"Koruma büyüsü için mi? Henüz 21. günüm dolmadı. Neden erkenden tekrar etmek istiyorsunuz?"
"Sizin için değil. Güvende tutmam gereken başka biri daha var." Anthony zıplayarak bir ağaç boyu uzunluğunda ki kayanın üzerine, Ava'nın yanına oturdu. Meraklı gözleri aşığının yüzünde geziniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASIRLARIN AŞKI
Upíři* Ava Bruxa, kehanet lanetiyle sınanalı yüz yıllar olmuştu. 3 asır yaşamış, yüzlerce kez yeniden doğmuş ve her 21. yaş gününde ölmüş olsa da o, aşkına bağlı bir kadındı. Birine aşık olduğunda dünyasının yeniden şekilleneceğini, tepeden tırnağ...