Sıla ve Okyanus bulunmuşlardı ve onların gelmesini bekliyorlardı.
Okyanus çok rahattı, daha önce de çoğu kez izlemişti, ağlamıştı. Bu sefer öyle olmamasını diledi. Yanında destekçisi Sıla'da vardı. Kendini daha rahat ve güvende hissediyordu.
Bu kızlar kesinlikle dosttu.Okyanus, Emir ve Alara'nın geldiğini gördüğünde hafif diklendi. Olacakları kaçırmak istemezdi. Sıla ise pür dikkat olanları izliyordu.
Emir sandalyesini çekti ve oturdu. Alara sandalyesini Emir'in yanına çekti ve yakınına oturdu.
Okyanus Sılaya 'Ölmek mi istiyor lan?' dedi. Sıla 'Dalalım kanka.' diyerek arkadaşına destek oldu.Okyanus, Alara'nın yılışık hareketlerini gözlerini kırpmadan izliyordu ve bu hareketler karşısında Emir'in tepki vermemesi onu keyiflendirdi.
Alara birden Emir'in dudağına yapışınca Okyanus resmi anlamda delirmişti. Sıla onu tutamadı ve Okyanus ayağa kalktı.
-
Ayağa kalktığımda ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu.
Sinirimi kontrol edememiştim ve deşifre olmaktan şuan ölesiye korkuyordum.Sıla'nın kolunu tuttum ve Emirlerin masasına doğru yürüdüm. O sinir haliyle öpüşmenin nasıl sonlandığını bilmiyordum. Ama umduğum Emir'in karşılık vermemesiydi.
"Ya siz barıştınız mı? Bizde Sılayla oturuyorduk da görünce bi selam verelim dedik." dedim. Aklıma gelen bi klişe fikre güldüm. Baya yaratıcıydım.
Sıla da onaylarcasına "Barışmışsınız ya siz..." dedi.
Alara tam konuşacaktı ki Emir "Saçmalamayın kızlar, Alara tam da gidiyordu zaten. İsterseniz oturun siz. Benim daha vaktim var." dedi.İçimde tepişen gülleri durdurmaya çalışarak "Tabii." dedim.
Anlamsızca gülüyordum, Sıla da bu halime gülüyordu.Emir Alara'ya gitmesini söylerken telefonumu çıkarttım.
Bilinmeyen Numara: onu kovduğun için öpüşmeyi göz ardı edebilirim yakışıklı...
Emir telefonundan gelen bildirimle Alara'ya git artık bakışı attı ve ben bu bakışla eridim.
Telefonuna baktığında yüzüne bir gülümseme koydu. Şimdi ısıracaktım.
Emir: Güzzeeellik kokusu aldım yaakınlardasın.
Bilinmeyen Numara: masana gelip ısıracağım, yapma şöyle şirinlikler.
Telefonumu bıraktım ve "Ee siz Alara'yla napıyordunuz?" diye konu açtım.
Açtığın konuya sıçayım der gibi bakan Emir karşısında yutkundum.
"Barışmak istediğini söyleyip özür diledi. Ama yaptıkları affedilecek türden değil."
"Ya da ben abartıyorum bilmiyorum, bildiğim tek şey ona karşı hissiz olduğum."
Emir'in konuşması bitince Sıla yandan yandan bana baktı. Ben o sırada erimek ile meşguldum.Benim bir şey diyemeyeceğimi anlayan Sıla "Hıım, önemli olan senin mutluluğun kanka. Dert etme yani." dedi. Emir güldü ve ben yine öldüm.
" Ee sen ne diyorsun Okyanus?" ne diyeyim paşam yerim seni diyordum...
"Pek sevdiğim söylenemezdi zaten." diyerek güldüm.
Sıla tuvalete gidiyorum diyerek kalktığında masada ikimiz kalmıştık.
Yanlış bir şey söylemekten çok korkuyordum."Saçların dümdüz olunca sana daha çok yakışıyor ya." sen iste ben saçlarımı öldüğüm güne kadar düzleştiririm be adam.
"Öyle mi? Bence de düz daha çok yakışıyor bence."
KIZARDIĞIMA YEMİN EDEBİLİRDİM.
Güldü.
"Okyanus utandı mı yoksaa?""Ne alakası var Emir? İşim çıktı ya benim. Gidiyorum ben."
Emir şaşırarak bana baktı. Kalktığım anda kolumu tuttu.
Kolumu kutsadı desek de olurdu."Nereye daha Sıla gelmedi beraber gideriz."
"Yok ben giderim."
"Bırakamam seni tek."
Kalbini seveyim gül yüzlüm ya diyerek mırıldandım.
-
Sanırım normal bölüm yazmakta textde olduğu kadar başarılı değilim...
Umarım beğenirsiniiiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ
Short StoryBilinmeyen Numara: beni sevmeni istemiyorum ki. Bilinmeyen Numara: bu kadar acı vermesen yeter.