Kollarında uyuyan canının parçasına baktı.
Artık kimsesiz değildi. Kimsesiz değillerdi.
Kahverengi saçlarını okşadı Umut'un. O gerçek bir umuttu... Umut'un yanağına küçük bir buse kondurdu."Cehhenemime düşen melek misin? Can parçam."dedi
Umudunu yatağın içinde bırakıp camın önüne geldi. Etraf beyaza gömülmüştü. Kar taneleri usulca gökyüzünden aşağı düşüyordu. Buse'nin gözleri yine aynı yere yöneldi. Bir haftadır evin önünde duran siyah Volvo jipe baktı. Burada yaşayan birine ait olmadığı çok belliydi. O zaman bir haftadır neden burdaydı? Buse anlam veremese de boş verdi. Sehpanın üzerinde duran kitabı alıp okumaya başladı.
Arabadan indi, sigarasını yaktı. Sigaranın kirli dumanı nefesinin buharına karıştı. Soğuk hava bedenine işlemiyor gibiydi. Gözleri bir haftanın uykusuzluğuyla kızarmıştı. Umursamadı çünkü uykuyu unutalı çok olmuştu. Kalbindeki karanlık ona uykuyu unutturmuştu.
Buse okuduğu satırın altını çizdi, şöyle yazıyordu
Anlamıyorum.
Oyun nerede bitiyor, hayat nerede başlıyor,
Hiç anlamıyorum ( Oğuz Atay )Hayat oyunun bittiğini gösterecekti insanlara. Buse bu sefer anlıyacaktı hayatın başladığını. Bazen nefes alabilecek, bazen aldığı nefes ciğerine bitmeyecekti.
Oyun bitmişti, hayat başlıyordu...
Zeynep Sude Kırmacı