BÖLÜM 48.

37 5 10
                                    

Mavi tuvalin üzerine damlayan kanımsı şarap. Nikotin, eroin, antidepresan değil. Yalnızca kan. Şaraba karışmış iki küçük kan tanesi. Kimse tadamayacak bu zehri..
Ah.. Sen kutsalsın, kutsal ve özel. Zaafımsın. Değerimsin. Özelimsin. Sen bir bayraksın, göklerde süzülürsün. Bulutlar kadar uzak, dünya kadar yakınsın. Çocuksun. Katil küçük erkek çocuğu. Suçlusun. Cezalısın. Neden yaktın ruhunu? Neden kestin biletini? Cesetsin. Yaşayan soyut ceset. Benim küçük ölü sevgilim.. O çukuru açmalısın çünkü artık bende kayboluyorum. Yok oluyorum.

Geçen yıl abimi trafik kazasında kaybettim. Annem o zaman abimin tüm resimlerini yakmıştı. Ne babam ne kız kardeşim hiçbirimiz engel olamamıştık. Dün akşam annemi, abimin tek ve son fotoğrafına sarılı halde uyurken buldum. Bu sabah annem kahvaltıda "Oğluma bir ben bir de toprak dokunsun istiyorum." dedi. Canımın yandığına hücrelerimle bir kez daha şahit oldum.

Eğer bir gün ölsem kimse hikayemi anlatamayacak. Ne kadar çok mücadele ettiğimi, ne kadar sevdiğimi, sonra ne kadar pişman olduğumu kimse anlatamayacak. İsmim sadece ölü gibi anılacak. Kimseye yok göstermeyecek hikayem, kimse etkilenmeyecek. Kimsenin hayatı değişmeyecek mesela evde sadece bir oda boş kalacak. Sonra eşyalarım gönderilecek. İçinde benim olmadığım yeni bir düzen kurulacak. Kimse hiçbir pişmanlık yaşamayacak, keşke demeyecek. Sadece ölmüş olacam. Hiçbir iz bırakmadan. Mezarım bir iki bayram zamanında ziyaret edilecek sonra ona da gerek duyulmayacak. Yazılarım okunursa ne kadat abartmış, hiç mutlu olduğunu yazmamış diyecekler. O zaman sesim çıkmayacak tabi. Kimseye kocaman sevilmediğimi, koskoca dünyada yer bulamadığımı söyleyemeyecem. İnsanların zevkle duygularımı çiğnendiğini söyleyemem. Avazım çıktığı kadar susacağım öyle.

Zihnimde çürüyen bir insan sesi, kapımın önünde nefes alıyor zehirli bir kedi.

Rüyamda yaşıyordu. Çarpıştık ikimiz de aynı anda özür diledik. Aylar sonra sesini duydum. Cennetin yasak meyvesi gibiydi.. Gülümsedi kocaman. Kısılan gözlerine baktım. Nasıl özlediğimi o zaman fark ettim. Durdum. Konuşabilir miyiz dedim zar zor bir şekilde. Hiçbir şey demedi. Sustu. Odasına gidip kapıyı kilitledi. Bir saat sonra kan ter içinde dehşet bir şekilde kalkıp odasının kapısını zorladım. Kendini asmıştı. Aynı acıyı tekrar yaşadım. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Öldüğünü unuttum ve kalkar kalkmaz elim telefona gitti. Çok zor. Cidden o kadar zor ki.. Hiç aklıma gelmezdi bir gün onu rüyamda görmenin bu kadar acı vereceği...

Mecaz Kadın (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin