"Yalnızdım." Adam, genç çocuğun geçmişini gören gözlerine baktı. "Ta ki, Lamel beni bulana dek."
~
Sıcak havayı içine çekip üfleyen bir toz bulutu...
Soğuk.
Üstündeki ince bluza sımsıkı yapışmış, küçük bir çocuk.
Yaslandığı duvara usul usul sinen, o turuncu çocuk.Uzaklardan gözüken bir ışık ki, çocuk küçük başını tekrar kaldırıyor.
Ölesiye donuyor, fakat bu önemli mi..?
Önemli mi üşümekten ölmek, izlerken, kör edici laciverti..?
Dalgalanıyor bir tutam siyahla birleşerek.
Işıldıyor karanlıkta ki kıskanıyor melekler.
Gülümsüyor, saklandığı bulut yığını kenara çekilirken.
Gülümsüyor.Hem de o, turuncu çocuğa mı..?
"Wheaton.."
Küçük çocuk ayaklanıyor,
Düşünüyor ki, belki de ölüyor?
Önemli mi, o gülümsüyor..."Lamel..."
~
"Lamel." dedi adam, düşündü. "Lamel, Lamel..." Ellerini kafasına koydu ve düşünmeye devam etti. Bir anda ellerini kafasından indirip çocuğa sol elini uzatarak bağırdı. "Nasıl öldü?"
Neye uğradığını şaşıran Wheaton, o sıcak gecede olanları anlattı.
Adam, her dakika daha çok çatılan kaşlarını indirdi. "Bu mümkün mü..?"
"Mümkünatını sorguladığın şey ned-" Durdu. "Ooh."
Ayağa kalktı. Ellerini ensesinde birleştirerek yürümeye başladı. Adam da ayaklanarak peşinden koşmaya başladı.Durdu.
İkisi de durdu.
Adam Wheaton'a bakarken, çocuk kaşlarını kaldırdı. "Neden olmasın?"
"Bakalım doğru anlamış mısın, eski kar-ım-" Sesi titredi adamın. Başını iki yana salladı hızlıca. "Eski karım, ve Lamel, bir şekilde bağlantılı olmalılar, evet, fakat dediğim şey..-"
"Anladım, doktor- sahi, adın ne senin?" Adam cevap vermeyince çocuk gözlerini ondan alıp konuşmaya devam etti. "Lamel senin ölü karın. (?)"
Tekrar gözlerini adama çevirdiğinde, o bambaşka bir şey düşünüyormuş gibiydi.
"Bak, Wheaton-"
"Bana adımla seslenme." Adam şaşırmamıştı.
"O halde, neden sana bana bir tek onun hitap ettiği ismimi söylemek istemediğimi anlamışsındır."
Durdular.
Bir süre aralarında geçen sessizlik, parkı soğutmuştu.
"Wheaton benim göbek adım." Adamın delici düşünceleri karşısında kullanmayı bildiği tek silahını kullandı. "Bana Chris de." Konuşmak.
"Memnun oldum Chris." Elini uzattı. Çocuğun anlamsız bakışlarını fark edip, düzeltti kendini. "Ah, tabii ki, benim de bir göbek adım var. Aldwin."
"Ah, ne kadar memnun olduğuma inanamazsın, Aldwin. (!)" Tuttuğu elini sıktı.
Ki önlerindeki sokak lambası, dans edercesine, patlayarak yok oldu.