kristal

147 40 52
                                    

·okurken dinlemelik·
Lalena | Deep Purple

"Loura, onun adıydı." diye söze başladı Aldwin, hastasının gitmiş olduğu odasındaki siyah koltuğuna otururken. "Küçük bir rahatsızlığı vardı ama abartılacak bir şeyi yoktu kesinlikle." dedi karşısındaki iki koltuktan birisine oturmuş olan Chris'ten gözlerini kaçırıyorken.

"Dosyayı okumadığımı söyledim, ama yalandı." dedi Chris, adamın öfkeden yorulmuş bakışlarını üzerinde hissederken. "Doğruyu söyle, Aldwin. Karın ve çocuğun, nasıl öldüler?"

"Bunun onun hastalığıyla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum." dedi Aldwin ellerini birbirine kenetleyip gözlerini Chris'inkilerde sabitlerken.

"O halde söyle gitsin." diye diretti Chris. Onun sınırlarını zorladığının farkındaydı. Görmek istediği de buydu ya, bir psikoloğun sınır çizgisi. Gayet iyi tanımaya başladığı bir psikoloğun, sınır çizgisi.

"Bak, o hastaydı ama hiçbir şey yapmadı, beni anlıyor musun? Rahatsızlığı vardı ama herkeste olan türden." dedi adam ciddiyetini bozarken. "Lütfen, unut bunları. Önemi yok."

Ve bir kafa sallayışıyla avuttu onu genç çocuk. Fakat bu işin peşini bırakmayacaktı.

~

Erkenden gitti evine Aldwin, bunlar ona fazlaydı. Orada daha fazla duramazdı mazinin sahneleri zihnine doluyorken. Orada yaşananlar zihnine doluyorken, hayır, hayır, bunu yapamazdı.

İndi taksiden dün gece yere fırlattığı müzik kutusunu elinde tutan bir kız çocuğunu görür görmez.

"Hey!" diye seslendi küçük kıza. "Onun sende ne işi var?"

Kız şaşırmıştı. "Buradaydı." diyebildi sadece, çalılığın arkasını gösterirken. Adamın eline tutuşturdu yıpranmış kutuyu, ki teknik olarak bu bir küre sayılırdı, çünkü içi boş bir kürenin yanına iliştirilmiş küçük bir koldan oluşuyordu, ve çekip gitti.

Adam uzun süre izledi birlikte dinledikleri güzel müziğin içine saklandığı kabuğunu. İçi kar kristalleriyle dolmuştu, oysaki hatırladığına göre öyle değildi. Fakat bu, artık adama hiç garip gelmemeye başlamıştı.

Çevirmeye cesaret edemedi. Sonra aklına geldi ki, kendisi atmıştı onu buraya. Ama, neden..? Üstelik, kırılmaması bir mucizeydi.

Hatırladı.

Hatırladı ve bir şey fark etti kürenin altında.
Kazınmış bir yazı. Birkaç harf. Belki, bir cümle..?

'Seni çağırıyorken Lalena,
Unutmuşsun güzelliğini.'

Çevirdi o yılların paslandırdığı, eski küçük kolu.
Geçmiş kulağına doluyorken.

~

"Bayan Myer, kaç kez diyeceğim, bir şeyim yok benim."

"Ama, öyle gözükmüyorsunuz, hem dün-"

"Dün gece hiçbir şey olmadı." diye kesti kadının sözlerini. "İyiyim ben, ve deli muamelesi yemekten bıktım. Ben bir psikoloğum?"

"Üzgünüm, haklısınız. Siz bilirsiniz zaten bir sorun ol- (...)"

Odasına çıktı adam, kadını dinlemeden.

LalenaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin