59 dakika "bankta" - 05 / yeni ay

126 12 0
                                    

Bir ay daha geçti Neriman'ın hayatında. Neredeyse birbirinin aynı 30 günü geride bırakarak. Kah hastaneye gitti, kah yine çok içti, kah doktorlar Cahit'i görmesine izin vermedi... Sonunda Neriman'ın bile farkına varmadığı koca bir ay yeni yılın hiçbir temennisine ışık olmayacağını göstererek takvimin arkasındaki yerini aldı.

Akşamdan kalma uyandığı bir sabahın başında kapısı çaldı Neriman'ın. Billur'du gelen. Davet beklemeden içeriye girdi bu kez. İkisi de alışmıştı birbirinin tuhaf hallerine. Arada geçen zamanda Neriman Billur'un ne iş yaptığını da öğrenmişti hatta: Bir seyahat acentesinde satış görevlisiydi. Bu yüzden esnekti çalışma saatleri. Aklına esti mi eve dönebiliyor, aynı şekilde gerektiğinde de ufak seyahatlere çıkıyordu. "Ablacım sabah sabah uğradım ama müsait miydin?" dedi salona yürürken. "Sesin çıkmadı birkaç gündür, merak ettim!"

"Aynı!" dedi Neriman sohbet etmeye çok gönlü olmadığını gösteren bir havayla. "Sen olmasan yaşadığımın farkına bile varmayacağım!"

"Deme öyle be Abla!" dedi genç kız, "Üzülüyorum senin bu haline! Eve kapanıp içmekle alında yazan değişmez!"

Neriman itiraz edecek oldu bir an ama sonra cevap vermedi. Tekrar söze girdi Billur, yüzünde sıkılgan bir ifadeyle:

"Abla bak ben diyorum ki sen de çalışmaya başlasan mı biraz? Hani ilgilendiğin bir işin olursa hayatın da yeniden düzene girer?"

"Kimsenin nazını çekemem!" dedi Neriman sözün uzamasına engel olmak isteyen bir atılganlıkla. "Ofis köşelerinde paralanacak yaşı geçtim ben!"

"Şey..." dedi genç kız, aslında söylemek istediğini bilen ama kelimelerini seçen bir bakışla; "Hani bana bahsettiğin başka bir işlerin vardı senin, yine o tarafa mı geri dönsen?"

Neriman'ın dedektiflik yaptığını kastediyordu Billur. Ama Neriman ona bundan ne ara bahsettiğini hatırlamıyordu bile. Gizli yaptığı bir işi açık edecek kadar içmesini yakıştıramadı kendisine. "Bu da mevzubahis değil!" dedi sözün gideceği yeri çoktan anlamış olduğunu gösteren bir sesle. "İyiyim böyle ben. Beni birilerine methetmedin umarım?"

"Ablacım methetmek değil de.." dedi Billur söyleyeceklerini sıraya dizerek; "Bizim bir Gönül Hanım var, seni tanımak istedi. Ben geçen gün bir sabah kahvesinde ağzımdan bir şeyler kaçırmış olabilirim!"

Duyduklarına hiç sevinmedi Neriman. Genç kızı kırmak da istemedi ama. Olabilecek en zarif haliyle geri çevirdi teklifini. Birkaç gün daha geçti üzerinden. Aradan geçen zamanda Neriman içmeyi azaltmış, sabahları hafif tertip spor yapmaya bile başlamıştı. Her şey bir daha asla söylediklerini unutacak ya da söylemek istemediklerini konuşacak hale gelmemek içindi aslında.

Yürüyüşten geldiği bir sabah telefonu çaldı. Billur'du arayan. Neriman'ın tüm geri çevirmelerine aldırmadan biraz da Gönül Hanım'ın yanında olmasının etkisiyle akşam üzerine bir kahve buluşması ayarladı üçüne.

Osmanbey'de, Neriman'ın pek gitmediği bir kafede buluşacaklardı. Hiçbiri gitmiyordu aslında bu kafeye. Herhangi bir tanıdığa yakalanmamak için böyle arzu etmişti Gönül Hanım...

50-60 yaşlarında, hafif kilolu, güleç yüzlü bir hanımdı Gönül Atabey. Varlığını dile getirmese de takı ve aksesuarları fazlasıyla anlatıyordu durumunu. Eşinin vefatından sonra kendi deyimiyle "ateşli bir heyecana düşmüş", yakışıklılığını anlata anlata bitiremediği bir gençle yeni bir aşka yelken açmıştı. Başlarda her şey güzeldi hikayelerinde. Ama bir süreden beri huzursuzdu Gönül Hanım. Hem aldatıldığından hem de hesabındaki paraların azaldığından şüpheleniyordu...

Acı dolu bir kahkaha attı Neriman. Konuşmak için nefesini düzenleyip söze girdi sonra: "Hey gidi Neriman Ateş!" dedi ilkin hiddetli bir sitemle. Billur bembeyaz, Gönül Atabey ise kıpkırmızı olmuştu Neriman konuşurken. "Bunca yıl ne cinayetleri, ne vakaları çöz; nice para aklama çetesini çökert, sonra uçkuruna sahip olamayan bir genç aşığın yuvaya geri dönmesi için tek çare sen ol! Kusura bakmayın Gönül Hanım ama ben aşk bekçisi değilim!"

"Siz yanlış anladınız!" diyebildi Gönül Atabey bir tek, aceleyle hesabı ödeyebilmek için para çantasından ortalama bir miktar seçerken. Mekanda daha fazla kalamayacaklarını anlamıştı zira. "Erkut'un bana geri dönmesi değil istediğim. Suçunun ispatı!"

Olan olmuş, Neriman son sözünü söylemişti. Billur iki tarafın arasında kalmış olmanın sıkıntısıyla Gönül Hanım'dan yana kullanmıştı tercihini. Otoparka kadar beraber yürüyeceklerdi. Neriman'sa metroya inip Taksim'e gitti.

Sayısını hatırlamadığı kadehinin ortalarında korku dolu bir çığlık duyuldu dışarıdan. Sokak içinde, oturduğu yerden kaldırımları gören bir barda yaşadıklarına sövmekle meşguldü Neriman bu sırada. Başını kaldırdı, telaşla koşan birkaç kişi gördü. Sonra da bir an uzaktan kendisine bakıp hızla kalabalığa karışan Cahit'i...

59 dakika "bankta"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin