İsimsiz Berduş yazdıkça yazıyordu. Aşık olunca yazacakları birikmişti. Uyurken, sıçarken, yıkanırken hep yazacağı şeyler dolanıyordu kafasında, gözünün önünde hep daktilosu...
Kıçının ağrısından oturamayacak, sevgilisi kafasına bir şeyler fırlatıncaya dek yazıyordu. Düşünmüyordu. Kelimeler kendiliğinden dökülüyordu adeta.
Sevgilisiyle ilk tanıştığı gün onun ne kadar zarif ve ne kadar nazik olduğunu düşünmüştü. Bara gittiğinde onu görmüş ve günler hatta haftalarca o bara gidip onu izlemiş, işten çıktığı saati öğrenip evine kadar takip etmişti. Kendini ''sapık'' hissediyordu ama buna aldırdığı yoktu. Tek istediği biraz daha yakınına gidebilmek, kokusunu alabilmekti kadının. Kadın farkında değildi hiçbir şeyin. Alkolden arınmış, tertemizdi. Korkaktı kadın. Üzgündü, yalnızdı.
Berduş, cesaret edipte yanına gittiğinde ağlıyordu kadın. Rezil halde olan berduşu görünce tedirgin olmuştu. Fakat berduş onu ne yapıp edip eve gitmeye ikna etmişti. Kadın teslim oluyordu, berduş aşık.
Eve gittiklerinde kadın ilk olarak, evde alkol olup olmadığını sormuştu. O zaman kaybetti iradesini kadın.
İçtiler bütün gece, seviştiler. Başka biri oldu aniden. Hırçın, asi, huysuz.. O zaman kaybetti kendini kadın.
İsimsiz Berduş bir kenara not aldı; Kötü şarap, güzel kadın...