İsimsiz Berduş her geçen gün daha çok içiyordu. Hikayelerden kazandığı para artık yetmemeye başlamıştı. Başka bir iş daha bulması gerekiyordu. Yazılarını birkaç dergiye daha göndermek için postaneye çıktı. Postaneye giderken önünden geçtiği bir bara girdi. Kendine bir bira söyledi. Birasını beklerken dışarsını izliyordu. Cebinde pul parası hariç başka para yoktu. Kadınlarını düşündü. Şu ana kadar beraber olduğu tüm kadınları. Bu sırada birası geldi. iki-üç dikişte bitirdi birasını.
Kadınlar onu hiç sevmemişti. Kadınların onunla ne sorunu vardı? Çabaladıkça dibe batıyordu, dibe battıkça sarhoş.
Kadınsız bir hayat olmuyordu ama kadınla da hiç olmuyordu. Karşı masasında oturan kadın berduşun ona baktığını düşünüp, etek giydiği bacaklarını aralamıştı. Berduşun onunla ilgilendiği yoktu. Tek isteği bir bira daha söylemekti. Postalayacak olduğu yazıları siktir edip bir bira daha söyledi kendine.
Kadını da o sırada gördü. Kadın, sıvamış olduğu eteğiyle cesurca bacaklarını sergiliyordu berduşa. Güzel bacakları vardı kadının. Güzeldi kadın.
Birasını alıp kadının masasına oturdu. Berduş, uzun bir zamandır bunu bekliyormuş gibi öptü kadını. Kadın, uzun bir zamandır beklediği için bunu öptü berduşu.
Bir bar masasında iki yabancı. Şimdilik iki yabancı...