Müdürün odasından çıkar çıkmaz Bay Sherwood kolumdan tutup tuvalete doğru çekiştirmeye başladı. Ceza almış olabilirim ama bu benim ceza veremeyeceğim anlamına gelmiyor.
Kafamda hain planlar kurarken Bay Sherwood elime bir diş fırçası ve temizlik bezini tutuşturup şeytani bir kahkaha attı. Hızlı adımlarla uzaklaşıp beni cezamla baş başa bıraktı.
Elimdeki diş fırçasıyla uzun uzun bakıştık, bana sanki "Bu işi yapabilecek misin, evlat? Sen daha kendi odanı toplamak yerine çöplerini dolabına tıkıştıran birisin. " dermiş gibi bakıyordu. Haklıydı aslında. Bence hiç bir insanın odasını temiz tutmaya ihtiyacı yok. Nasıl olsa yeniden kirlenecek. Enerjimi bu gibi gereksiz şeylere harcamak yerine çöpleri bir yerde toplamak daha mantıklı. Çoğunlukla babamdan kaçarken beni çok iyi koruyorlar.
Neyse.
İşe ne kadar çabuk başlarsam o kadar iyi.
Benimle alay eden diş fırçasını görmezden gelerek bezi ıslattım ve aynayı silmeye başladım. Ömür gibi gelen bir süreden sonra yorgunlukla bezi fırlattım ve saatime baktım.
Ne?! Sadece iki dakika geçmiş! Saat bozulmuş olmalı. Hayır, çalışıyor... Ne yani, ben sadece iki dakikadır mı siliyorum bu aynayı!
Kendi rekorumu geçmiş olmanın sevinciyle zafer dansı yaptım. Kapının açılmasıyla olduğum yerde donakaldım. Gelen kişinin sabahki makaronlu kız olduğunu farkettiğimde neden onun erkekler tuvaletinde olduğunu sorgulamaya başladım.
"Senin burada ne işin var, makaronlu kız?" diyerek merakımı dile getirdim.
"Birincisi, benim adım makaronlu kız değil; Sakura. İkincisi asıl sen neden buradasın, burası kızlar tuvaleti?! " diye karşılık verdi.
Alaycı gülüşümü takınarak, "Bundan emin misin? " diye sordum. Boş boş bana baktığını görünce kolundan tutup onu dışarı çıkardım ve kapının yan tarafında duran levhayı gösterdim.
Bir saniye. Okul da galiba bu kız gibi kafayı yemiş. Levhaların yerini karıştırmışlar. Ya da ben yanlış yerdeyim.
BURASI KIZLAR TUVALETİ!!!
"Seni pis Bay Sherwood! Şeytana bile pabucunu ters giydirebilirsin ama bunu sana ödeteceğim!"
Bunu söyler söylemez yere fırlattığım diş fırçası ve bezi alıp Sakura denen kızın söylediklerini duymazdan gelerek öğretmenler odasına doğru yol aldım. Kapıyı açıp da odanın boş olduğunu görünce bu dakikadan itibaren şansın benden yana olduğunu farkettim.
Plancton* gibi sırıtarak Bay Sherwood'un masasına doğru ilerledim. Elimdeki fırçayla önce nazikçe, daha sonra kabalaşarak masayı silmeye başladım. Diş fırçasıyla işim bittikten sonra temiz (!) olan bezimi alıp aynaları temizlediğim gibi masayı da bir güzel cilaladım.
Masanın her köşesinş, hatta Bay Sherwood'un sandviçinin altını bile güzelce silmiştim.
Umarım Bay Sherwood yaptığım temizlikten memnun kalır.
Önceki bölümde eksik gördüğünüz bazı yerler varmış, bugün onu yazalım dedik. Yarın uzunca üçüncü bölümü yazacağız.
Keyifli Okumalar!
NOT:
☆*Sponge Bob (Ran Sponge Bob hayranı) ;)
Multimedia'da Meşhur Keita'mız ;))
☆★☆★☆★