Why Is It So Hard

6 1 0
                                    


MIKE'IN ANLATIMIYLA

Rol yapmak neden bu kadar zor? Unutmuş gibi davranmak o kadar acıtıyor ki! Gerçekten unutmuş olmayı dilerdim, ama unutamadım. Kalbimdeki bu hissin geçmesini diledim, ama geçmedi. Ama sonuna kadar bu şekilde gidecek. Aynı duyguyu ona ben yaşatacağım. Ve bu daha başlangıç.

Bizi içeri davet ettiğinde üzerimdeki kırgın bakışları hissedebiliyordum. Kafamı çevirmek istemedim, kendimi gözlerinde kaybetme riskini göze alamazdım.

İyi ki arkadaşlarım var yanımda. Onlar biliyorlar her şeyi. bana sonuna kadar yardım edeceklerini söylediler. Ve benden iyi rol yaptıkları ortada. 

Evin salonuna geçtik. Kendi başına yaşaması için çok büyüktü, ama gene de eski evinden vazgeçmeyerek burada yaşamak istemiş demek ki. Bu evin her bir köşesini o kadar iyi biliyorum ki! Daha çocuktuk, ama biz küçüklüğünü yaşayamamış çocuklardık. Herkesten farklıydık, sadece birbirimize sahiptik. O çocuk gelene kadar...

Telefonumun titreştiğini hissettiğimde aklımdaki tüm bu düşünceler dağıldı. açıp baktığımda mesajın Calum'dan olduğunu gördüm.

Calum: Keşke kızın bu kadar güzel olduğunu önceden söyleseydin!!

Sinirle derin bir nefes alarak yazdım

Mike: Eğer kıza yürürsen...

Mike: Eğer onun canını yakarsan...

Mike: Eğer ona olması gerekenden çok daha yakın olursan...

Calum: Ne yaparsın?

Şu an beni sinir etmeye çalıştığını biliyordum. Birbirimizi böyle sinir etmeyi çok severdik ama çok da iyi anlaşırdık. En sonunda Calum benim saçımı çekerdi ve bu her şeyden daha ağır bir cezaydı benim için. bu kadar boyaya zar zor dayanan saçlarım onun gücüne dayanamazdı. Ama bunu burada yapamayacağını bilerek rahatladım ve sinsice gülerek cevap yazdım.

Mike: Sen benim için bu dünyadaki en önemli kıza yürürsen, ben de aynısını yaparım 

Bu mesajı attıktan sonra Calum'a baktım ve yüzündeki sinir bozucu sırıtışın silindiğini gördüm. mesajda bahsettiğim kişi Mali idi. Kardeşine herkesten çok değer veren bir abidir. Ve onu sinir etmenin en kolay yoludur. 

'Michael!' Ashton'ın sesiyle başımı telefonun ekranından kaldırdım. Sonrasında gözüm, onun yanında oturan Rose'a kaydı. Çocukların söylediği bir şeye gülüyordu hala. Gözleri benimkiyle buluştuğunda kahkası acı bir gülümsemeye dönüştü. Gene Ashton'ın sözüyle kendime geldim.

'Sen bir aralar buralardaydın değil mi?' başımla onayladım

'Liseye başlarken taşınmıştık. Bu şehri tam hatırlayamasam da gene de her şey çok tanıdık geliyor.' dedim sonuna kadar açık olan pencereden dışarı bakarak. Her bir olayı net hatırlıyordum aslında. Bu pencereden bile gözüken eski evi gördüm. Ve o an yeniden 'keşke hatırlamasaydım' dedim. Burayı sadece Rose'dan dolayı terk etmemiştim aslında...

NEVER FORGET ABOUT YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin