Elimdeki günlükleri komidin çekmecesine koyup yatağıma uzandım. Uzun bir süre o gün konserde bana bakan gözleri aklımdan gitmiyordu. Herşeyi şimdi daha net anlıyordum. Onu düşünerek uyumuştum yine. Annemin acısını üstümden atamadan bunu öğrenmem bana iyi gelmemişti. Sabah uyandığımda başımın ucunda kocaman bir çicek duruyordu. Koca bir demet papatya...
Üzerindede küçük bir not ; " Beni affet. "
Kimden geldiğini anlamam zor olmamıştı. Çiçekleri kucağıma alıp kokladıktan sonra odamın camını açtım ve onları bahçeye fırlattım. Olduğum yere çökmüştüm. Hıçkırıklarımı duyan marli odamdan içeriye girdi. Beni öyle görünce yanıma gelip bana sarıldı. Omzunda ağlıyordum. Saçlarımı okşayarak. " Ağlama " diyordu. Dolan gözlerine bakınca annemi hatırladım. Gözyaşlarımı silip yanından çekildim. " Dokunma bana! "
Olduğu yerden kalktı. Gözyaşlarını silerek kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtığında bana tekrar baktı. dizlerimin üzerine çökmüş bir şekilde titriyordum. gözlerim kıpkırmızıydı. Kapıyı hafifçe kapattığında olduğum yere oturdum ağlamaya devam ediyordum.
...
Marlinin ağzından ;
Kapıyı kapattığımda gözyaşlarım boşalmıştı. Elimden onun için hiç bir şey gelmiyordu. Onun gibi bir kızımın olmasını saçlarını okşamayı, onu dizlerimde uyutmayı çok isterdim. Benim babasını ondan aldığımı düşünüyor olabilirdi. Çok şey yaşadım. İlk kocam beni bir kadınla kendi evimde kendi yatağımda aldatmıştı. o gün havaalanından eve dönerken çok heyecanlıydım. Elimde ki eşyaları bırakıp içeriye girdim. montumu asıp çantamı kanepenin üzerine koydum. Oturma odasında değildi. Uyumuştur diye düşündüm. Bir gün erken gelmeme çok sevinecekti. Yavaş adımlarla yatak odasına doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda gördüğüm manzara o an herşeye sebepti. Kalbimi ellerine teslim ettiğim adam, bana hiç acımadan onu parçalıyordu. Hiç bir şey söylemeden ağlayarak evden çıktım. En yakın arkadaşım ve kocam...
O gece sokaklarda ağlayarak dolaştım. ilerleyen günlerde boşanma davasını açmıştım. O iyi bir adamdı... Yani ben hala böyle düşünebiliyordum. Çünkü onu hala seviyordum. 1 Hafta sonra bir cafede oturup konuştuk. Bana olmayacağını ve içinde ki aşkın bittiğini söylemişti. Aldatması sorun değildi ama en yakın arkadaşımla bunu yapması bana çok dokunmuştu. Anlaşarak ayrılmaya karar verdik. Aldatmasını kabul edip onu affetseydim. Tekrarlayacağını biliyordum...
Boşandığımızdan sonra bir daha birbirimizi hiç aramadık. Bir gün Yeni çalışmaya başladığım havaalanında berlin'e uçarken ön koltukta oturan adam dikkatimi çekti. Öylece saatlerdir bir şeyler yazıyordu. Elinde kocaman bir deftr vardı. Bazende gülümsüyordu. Oturup bir köşede sadece ou seyrettim. Kendini o kadar kaptırmıştı ki ne yazdığını çok merak etmiştim. Yavaşça başını kaldırdığında göz göze geldik ve bana hafifçe gülümsediğinde ona karşılık verdim. Utanmıştım. Yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyordum. Yanına yaklaşıp hafiçe bir şey isteyip istemediğini sordum. Teşekkür edip gerek olmadığını söyledi. Çok kibar bir beydi. Elinde ki diğer küçük defteri açıp okumaya başladı. Yüzünün ifadesi ciddileşmişti. Gözleri hafifçe dolmaya başlamıştı. Elimdeki peçeteyi gidip ona uzattığımda teşekkür edip aldı. Hafiçe eğilip " İyi misiniz? " Diye sorduğumda " Biraz tuvalet'e gitmem gerek." diyip yerinden kalktı. Herkesten çok farklıydı. Uzun boyu, kumral saçları ve kahverengi gözleri vardı. O günden sonra onu bir daha hiç görmedim. Çalıştığım yerden başka bir bölüme geçmiştim. Sık sık berlin'e gidip geldiğini söylüyordu arkadaşlarım. Uçağın kalkmasına yarım saat varken gelir ve beklemede oturur elinde ki kitabını okurdu. Yavaşça yanına yaklaşıp oturdum.