6. BÖLÜM
Gözlerimin önünden bütün hayatım geçiyodu sanki. Yaşadığım her şeyde o vardı. Her şeyi herkesi bir kenara bırakmış sadece onu düşünüyordum. Titreyen dizlerimin üzerinde durmaya zorlanıyordum. Bedenim beni taşımakta ısrarcıydı. Bir süre sonra silah sesi duyuldu. Bedenime saplanan ağır acıyla birlikte sendeleyerek geriye doğru gittim. Ayağımın kaymasıyla kendimi nehirin soğuk sularında buldum.
...
Zayn'in ağzından; Göğsüme bir ağrı saplanmasıyla yataktan fırladım. Sol yanım beklenmedik bir şekilde ağrıyordu. Yavaşça merdivenlerden inerek mutfağa geldim. Ellerim titriyordu. Nefes alıp vermekte güçlük çekiyordum. Pencereyi açarak derin derin nefes aldıktan sonra dolaptan çıkardığın suyu bardağa doldurdum. Yavaş yavaş yudumlarken annem aşağıya indi. Beni acı içinde kıvranırken gördüğünde endişelenmişti.
" Ne oldu oğlum? Bir şey mi var."
" Sol yanımda sebepsiz bir ağrı var anne ölücekmişim gibi. "
Annem dolaptan aldığı ilacı bana uzatarak saçlarımı okşadı. İlacı içtikten sonra odama çıkıp biraz uyumak için yatağıma yattım. Gözlerim kapanmıyordu. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Bana ne olduğunu bilmiyordum. Pantalonumu ve kapşonlumu giyip evden çıktım. Arabama binip gaza bastım.
Jess'lerin eve yaklaştığımda bahçede bir kalabalık olduğunu fark ettim. Teleşlı bir şekilde arabadan inip girişte duran polis memurunun yanına koştum. Bana bir bayanın onlara telefon ettiğini ve cevapsız telefonlar aldığını söyledi. Olaydan 2 saat geçmesine rağmen bayana hala ulaşamadıklarını ve kayıp olduğunu söylediğinde istemsizce gözlerimin dolmasına engel olamadım. Dizlerimin üzerinde zor durun bedenimi serbest bırakarak yere yığıldığımı hatırlıyorum. Gözlerimi bir sedyede açtım. Başımda bir hemşire vardı. Bahçedeki ambulansın içindeydik. Kolumdan bana bir sakinleştirici yaptıktan sonra geçmiş olsun dedi. Yavaşça ayağa kalkıp yürümeye başladım. Ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum. Herkes tek tek giderken ben hala bahçedeki salıncağın üzerinde öylece bir notaya bakıyordum. Gözümün önünden jessle yaşadığımız güzel anılar geçiyordu. İstemsiz olarak güldüğümde deli olduğumu düşünselerde umurumda değildi. Onu seviyorum ve onu kaybedemezdim. Yanıma gelip ifademi alan polisten sonra biraz daha orada oturdum. Bahçe yavaş yavaş boşaldığında son polis memuru yanıma gelerek omzuma elini dokundurdu.
" Artık gitsen iyi olur evlat. Burda durmanın bir alemi yok. "
Israrla orda beklemek istediğimi söyleyince "Kendine dikkat et." diyerek yanımdan uzaklaştı.
Herkes gittikten sonra evin içine girip jess'in odasına çıktım. Her yer o kokuyordu. Gözyşımın ıslattığı yastığına bir süre sarıldım. Komidinin üzerinde ki fotoğraf hıçkırarak ağlamama neden olmuştu. Bizim fotoğrafımız hala baş ucunda duruyordu. Onun resminin üzerine getirdiğim ellerimle suratını okşadım. Nasılda masum ve günahsızdı. Kalbim onsuz atmıyor gibiydi. Ölüden farkım yoktu. Ya onu sonsuza dek kaybedersem diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Düşüncelerim beni boğarken içeriden bir ses geldi.
" Kim var orada?" diye seslendiğimde rüzgardan kapanan kapı olduğunu anlamıştım. Aklıma birden rob amca geldi. Cebimden çıkardığım telefonla rob amcayı aradım.
" Zayn nasılsın kötü bir şey yok değil mi?
" Şey aslında..."
" Zayn iyi misin her şey yolunda mı jess iyi mi? "
Sakince sadece beni dinlemesini söyledim ve konuya girdim.
" Ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama jess'ten haber yok ve ben hiç iyi değilim ona bir şey olmasından korkuyorum. Polisler az önce burdalardı. Her yeri aradılar ama jess'ten en ufak bir haber bile yok. Sürekli bir telefon onu rahatsız ediyormuş. Polislerin banada söylediği bu. o telefondan sonra ondan haber alınamamış. nereye gittiğini ne yaptığını bilmiyorum. onun için endişeleniyorum rob amca.."