Multimedya: Atakan.
Atakan'ın işi bitince oradan ayrıldık. Saat beşe geliyordu. Saate baktığımı görünce "İşin mi var?" diye sordu.
"Hayır ama annem geç kalma dediği için baktım."
"Bir yerde tiramisu yeriz diye düşünmüştüm." dediğinde sesinde hayal kırıklığı vardı, bu kalbime bir bıçağı sapladı.
"O kadar vaktim var canım." dediğimde gülümsedi. "Bende beni kıramayacağını biliyordum. Bu kadar yakışıklı bir insanı ben de kırmazdım." Koluna vurdum. "Bu egonu diğer kızlara da gösteriyor musun acaba, merak ediyorum." Aslında içimden düşünüyordum ama bana bakan bir çift göz aksini iddia ediyordu.
"Sana özel sadece." Göz kırptı. Kalbimin sesini duymaması için dua ettim. Allah'ım bari bu duam kabul olsun. Tövbe, vallahi çarpılacağım.
En sevdiğimiz kafeye gittik. Canımız sıkıldığında buraya gelirdik. "Hesap sana ait, sonuçta ben eve gidecektim." dediğimde elini kalbine götürüp şakadan korku dolu baktı. Ona dil çıkardıktan sonra "Ciddiyim." dedim.
"Canın sağ olsun," Gelen garsona iki tiramisu ve dibek kahvesi söyledi. "Eee anlat bakalım."
Arkama yaslanıp bir nefes çektim ciğerlerime. "Ne anlatayım, bende durumlar aynı. Asıl sen anlat."
"Kızları soruyorsan, şuan hayatımda kimse yok." Yine mi ima yapmıştı? Yok, yok. Bu çocuk kesin bir şeyleri anladı kızım, dikkatli ol.
"Onlardan bana ne? Umrumda bile değiller." Bana gülümsedi. "Biliyorum, yanında böylesine yakışıklı biri oturunca kendini diğerlerinden çok çok üstün hissediyorsun. Ben de senin yerinde olsam böyle hissederdim."
"Egolu olmadığın halde neden yanımda böylesin?" Ellerimi çenemin altına koyup dirseklerimi masaya yasladım. "Kim söylemiş öyle olmadığımı?" dediğinde o da aynısını yaptı. Benimle dalga geçmeye bayılıyordu.
"Kes şunu Atakan ya," derken sırıttı. "Seninle uğraşmayı seviyorum." dedi. Böyle ani itirafları içimde yine bir şeyleri harekete geçirdi. Sahi biz olsaydık nasıl olurdu?
Kahvelerimizi getiren garsona gülümseyip teşekkür ettik ancak Atakan bir süre gülüşüme bakıp kaşlarını çatmıştı. O kadar kısa sürmüştü ki hayal olduğunu bile düşündüm. "Ne oldu?" dedikten sonra kahvemden bir yudum aldım.
"Garson sana çok dikkatli baktı, bunu ilk defa görüyorum. Yeni başlamış sanırım." Garsondan 'bu' diye bahsetmiş olmasına şaşırmıştım ama şimdi şaşırdığım bambaşka bir şey daha vardı.
Kaşlarının ortasındaki ince çizgiye baktım. "Atakan saçmalama. Önüne döner misin?" Arkasından hâlâ bakıyordu. "Atakan bizi rezil edeceksin!" Öne eğilip ona söylendim. Atakan beni takmamaya devam ediyordu. Uzanıp masadakini elini tuttum ve bana dönmesi için hafifçe sıktım. Çatık kaşları bana dönünce "Ne yapıyorsun?" diye sordum.
Elinin üstündeki elime baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ancak hâlen anlamamıştım. "İyi misin?" dedim dikkatini çekmek için.
"Evet iyiyim," deyip elini çekti. Kahvesine yönelirken "Sadece sinirimi bozdu. Tanıyor muydun yoksa?" diye sordu bana derinlerime dokunan bir bakış atarken.
"Saçmalama Atakan, lütfen. Ne olduğunu söyler misin bana?" Kıskanmış olmasını istedim ama ortada kıskanacak bir şey yoktu ki.
"Sedef sadece sana bakışından hoşlanmadım. Tekin biri gibi durmuyor." Kahvemi yudumlarken üstten bir bakış atıp ciddi olup olmadığını anlamaya çalıştım ama gayet ciddiydi. "Atakan, kimseyle işim yok. O yüzden lütfen bana odaklanır mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Battı Balık Yan Gider
ChickLitEn yakın arkadaşımı seviyordum ama bu arkadaş sevgisinin çok daha ötesindeydi... O yanımda başka kızların hayaliyle yaşarken, ben onun için ömür tüketiyordum. Defterimi açıp kalemimi elime aldım. Ona anlatamadığım yüzlerce hatta binlerce satırdan b...