BÖLÜM 4 ALİ

23 1 1
                                    

Hem okul hem şirket işlerinden yorulmaya başladım. Babamın sorumluluklarını bana yüklemesi ve herşey den beni sorumlu tutması gerçekten dayanılmaz olmaya başladı. 

Aslında en başından almam gerekirse herşey annemin güzel mavi gözlümün ölümüyle başladı. Ondan önce güzel bir çocukluğum,  yakın arkadaşlarım Mete ve Sinan hep beraber ve bir arada takılırdık.

 Aynı yerde otururduk. Mete ve Sinan'ların vilları hemen yan taraftaydı. Bahçeden gizli geçitimizden kaçar oyunlar oynardık. Ne güzel günlerdi, annemin kurabiye pişirip soğuk limonatası, sanırım bu hayatta hiç bir şeye değişmem. Annelerimiz zaten üniversite yıllarından tanışıyormuş. Babam anneme ilk gördüğü anda aşık olmuş.

 Şahsen ilk aşka inanmam ama onların ki de bir başkaydı, Babam ve Mete'nin babası iş ortağı zaten annemler sayesinde hepsi çok güzel dostluklar kurmuşlar.  Hayatta hiçbir şeye uğraşarak sahip olmadım. Ben en başta şanslı doğanlardandım, Ne var ki hiçbir şeyim olmasa da şuan annem olsaydı diyorum da o öyle olmuyor işte.

 Babam, İnşaat sektörünün önde gelen isimlerinden Andaç Haznedaroğlu, despot duruşu , asil bakışları ve sertliğiyle bilinse de annemin yanında o halinden eser kalmazdı. Kolay gülmezdi babam ama annemin yanında bambaşka adam olurdu.

 12 yaşındaydım Mete'nin annesi Nevin teyze, annemi aramış Ağva'ya davet etmişti, annem de babamı arayıp durumu bildirip gidip gitmeyeceğimizi sormuştu. Babam toplantısı olduğunu ve haftaya gidebileceğimizi söylese de ben çok ısrar etmiştim. Sırf aptal oyunlarımızı orada da oynamak için. Evde oynadıklarımız yetmiyordu çünkü bana! 

babam her ne kadar olmaz dese de ben annemi ikna etmişim. Babam da el mahkum kabul etmişti. Yola çıktığımızda hava çok yağmurluydu babam ısrarla gitmeliyim yarın gideriz, dese de çoktan yola koyulmuştuk benim sayemde. Bitmek tükenmek bilmeyen isteklerimden nefret ettim o gün. Annemle şarkılar söyleyip birlikte delice kahkaha atıyorduk. Babam da bu hallerimize bakıp gülümsüyordu,

Taa ki.. karşımıza o lanet kamyonet çıkana kadar.. babam direksiyonu ne kadar kırmaya çalışsa da çarpmaktan kurtulamadık. Annemin olduğu oturduğu yerin bir kısmı kamyonun altında kaldı, Tanrıya şükür ! biz babamla ufak yaralarla atlattık. Neden ben ölmedim  diye kendime lanet etsem de Tanrı onu seçti, bu dünya zaten hiç ona göre değildi. Burası için fazla iyiydi benim melek annem ve ne yazık ki o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Nasıl olabilirdi ki meleğimiz bu dünyadan uçup gitmişti.


 Babamla  ben aynı evde yaşayan iki yabancı olduk. Gözlerine her baktığımda o günü görüyorum hastanedeki doktorun hastayı kaybettik başınız sağ olsun dediği andaki neden sen ölmedin, evet baba neden ben ölmedim. Bunu bende hep kendime soruyorum ama cevapsız sorular.. senin yüzünden deyip o günü hatırladıkça her zaman beni döverdi. Bazen günlerce sürerdi bu yemek vermez bazen aç bırakırdı. Her gece annemin o buz gibi morg da üstü kapalı yatışıyla, kabuslara uyanırdım. Bana bakardı sanki hayal mi gerçek mi bilmiyorum ama uzun uzun bakardı, aç kaldığım zamanlar bazen ağladığını görürdüm, senin yüzünden değil paşam derdi. Senin yüzünden değil.. Orada bile beni düşünme artık Yeter! diye bağırıp o yaşta sinir krizleri geçirirdim.

Ve babam da artık  yavaş yavaş dövmeyi ve işkence etmeyi bırakmıştı. Yıllar geçtikçe hiç konuşmaz olduk, ki emir vermeleri dışında ! hoş ne fark eder ya , hiçbir zaman onun gibi bir adam olmayacaktım ben bazen sadece küçük bir an bakıyorum da ona benzemeye başlıyorum bende bencil adamın tekiyim bunu biliyorum. Ama HAYIR ASLA ! ben bu b.ktan hayatı yaşamaya mecbur bırakıldım bana Tanrı'ın cezası bu!  Beni kendine benzetmeye çalışması, annemin ölümünden beni suçlaması, hayatı bana zindan etmesi dışında herşey yolunda gibi ,sanırım.. 

MAVİ'NİN DÜNYASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin