Bölümün kısalığı için özür dilerim.
İyi okumalar.
--
Derin bir nefes aldım ve aşağıdan gelen televizyon sesinden Justin'in oturma odasında olduğunu tahmin ederek oturma odasına giriş yaptım.
Justin elinde televizyon kumandası ile gözlerini televizyona yapıştırmıştı. Üzerindeki sıradan siyah tişörtün onu ne kadar mükemmel kıldığını fark ettim. Altındaki gri pantolonu da kusursuz görüntüsünü tamamlamıştı.
Ama hayır. Kendimi onun kusursuzluğuna kaptırmayacaktım.
Tuttuğum nefesi verdim ve ilgisini çekmek istercesine boğazımı temizledim. "Sen hala evimden çıkmadın mı?" dedim soğukkanlılıkla.
Sanırım seni sevmeye başlıyorum...
Bu kelimelerin aklımı doldurmasına izin vermeyecektim.
Cesur bir hareketle gözlerimi gözlerine diktim. Bana ters ters bakıyordu. Ama korkmadım.
Justin elindeki kumandanın kırmızı tuşuna basarak televizyonun tek hareketle kapanmasını sağladı. Artık evde yankı yapan tek şey kalp atışlarımızdı.
"Konuşmadan hiçbir yere gitmeyeceğim." dedi sert ve kendinden emin bir şekilde. Bu ses tonu onu fazla seksi kılıyordu.
Nefes al, Selena. Nefes al!
"Neyi konuşacağız? Senin bana "Sanırım seni sevmeye başlıyorum." dedikten sonra beni nasıl rezil ettiğini mi?" diye cırladım kalbimde birikmiş öfkeyi dışa bırakarak. Az da olsa rahatladığımı hissettim. Gözlerimi birkaç saniyeliğine kapadım ve sol tarafımdaki acının azalmasının zevkini içten içe kutladım.
Justin'in donup kalmasını bekliyordum. Fakat klasik bir şekilde terslendim ve Justin'in bal renkteki gözlerine inen siyah dumana maruz kaldım. Evden kaçsam mı diye düşünmeye çoktan başlamıştım bile.
"Bence senin beni sevdiğin halde beni sevmiyormuş numarası yaptığın hareketlerinden başlamalıyız." dedi. Dediklerimden etkilenmişe benzemiyordu. Gözlerimdeki fiskiyelerin devreye girmek üzere olduğunu fark edince yüzüme buzdan bir maske takındım. Bu buzdan maske göz yaşlarımı dondurmaya yetmişti.
Fakat sol tarafımdaki acının iki kat arttığını hissetmeye engel olamadım.
İçten içe haklı olduğunu biliyordum.
Ama o bunu hak ediyordu.
Sırtımı dikleştirdim. "Evimden def ol."
Justin omuz silkti. "Emir verme." dedi sert bir sesle. Bana emir vermememi söylerken bile emir veriyor olmasını arka plana attım. Bu dikkat edeceğim son şey olmalıydı. "Konuşalım." Kısa cümleler kurması beni ne kadar rahatsız etse de yüzümde bir kas dahi oynamasına izin vermeden koltuğun Justin'den en uzak köşesine oturdum. Gözlerimi yerdeki halının desenlerinde gezdirdim.
Aklıma en alakasız soruları getirmeye çalıştım.
"Neden böyle rol yapmak zorundasın?" Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum.
Acaba bu halıyı kaç liraya almıştık?
Buna hiç dikkat etmemiştim. Hayır. Demek istediğim, neden rol yapmak zorundayım? Beni buna kim zorluyor?
"Konuşmak istemiyorsun." Bıkkınlıkla tuttuğu nefesini duydum.
Halı ne kadar da kirli. Acaba annem en son ne zaman yıkadı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşık Olmak Yasak (Jelena Fanfic) #düzenleniyor#
Fanfic#düzenleniyor# Beni sarhoş kılıyordu. Onun yanında her şeyi unutup çıldırıyor duruma geliyordum. O aynı zamanda ilacımdı. Ne zaman negatif hissetsem kendimi onu düşünerek güçlendiriyordum. İşte acınası gerçek: Onu seviyorum... (Yasak Serisi #1) -Tü...