Emir #21

1.4K 102 21
                                    

10.000 OKUYUCU <3 GERÇEKTEN ÇOK TEŞEKKÜRLER.

Her şeyi unutarak -özellikle de ağrıyan başımı ve kuruyan boğazımı- ona baktım. XOXOsj'ı bilmesi için benim telefonumu karıştırması gerekiyordu. Benim telefonum.

Benim telefonum.

"Seni öküz. Telefonuma mı girdin sen? O..spu çocuğu. Şifremi nereden biliyorsun?" Parmaklarımı saçlarıma geçirdim. Justin'in okulda eskiden gizlice çektiğim fotoğrafları vardı. Justin'e taptığım dönemden kalma aşk notlarım vardı. Hayır. Hayır. Görmemiş olsun Tanrım. Düşünmesi bile mide bulandırıcı. "Hay s.keyim."

"Doğum yılın. Daha zor şifreler dene." dedi sırıtarak. 

"Aptal." deyip gözlerimi tekrar telefona yönelttim. İçime dolan endişe her hücreme bir sıcaklık dalgası gibi yayılıyordu.

"Ben izin vermedikçe konuşma demedim mi sana?"

"Ama-" dedim gözlerim hala telefonumdayken. Aklıma gelen mesajı okumak yeni yeni geliyordu.

"Şimdi sana konuşman için izin veriyorum. XOXOsj ya da her neyse kim? Niye sana mal mal mesajlar atıyor?" Justin'in koltukta sırtını dikleştirdiğini hissettim. Mesaja o kadar odaklanmıştım ki onu umursamamıştım.

Oh çok yakışıyorsunuz ;)

İşte bu mesaj her şeyi unutmamın nedeniydi. Bu neydi böyle? Beni nereden tanıyordu? Ve neden bugün mesaj atmak zorundaydı sanki?

"Konuş dedim."  Bazen pürüzsüz sesinde buzdan da öte soğuklukta bazen de çikolata kadar tatlı bir ses tonu vardı. Ve tam da şu an Justin'in sesinde ölümün soğukluğu saklıydı.

Ama benim kalbim bu buzdan sözcükleri eritebilecek kadar aşıktı.

Maalesef.

"Ben konuş dediğimde konuşmak zorundasın. Ben sus dediğimde de susmak zorundasın." Başımı hafifçe kaldırdım. Bal renkli gözlerinin arkasına bir duvar örmüştü ve içerisini keşfetmeme izin vermiyordu. 

"Nedenmiş o?" dedim asabice. Sesimin pürüzü birazcık olsun silinmişti. 

"Ben ne dersem onu yapmak zorundasın. Nokta." dedi keskin tonlamasıyla. 

"Ben de sana nedenini soruyorum. Ben senin neyinim ki? Niye yapayım dediklerini? Ben aptal-" Koltuktan nasıl kalktığını bile anlayamadan dudaklarıma yapışan dudakları lafımı yarıda kesmeme neden olmuştu. Kalbimi göğüs kafesi dışındaki her yerde hissediyordum. Akciğerim karaciğerim ile yer değiştirmiş gibiydi. Yoksa bu heyecan mıydı?

Onunla öpüşüyordum.

Öpüşüyordum.

Daha doğrusu o dudaklarını oynatıyor ve ben de sap gibi orada dikiliyordum. Ne kadar kendime engel olmak istediysem de gözlerimi kapadım ve ellerimi boynuna attım. O da ellerinden bir tanesini kalçama diğerini belime yerleştirdi ve beni kendine iyice bastırdı. Acemi olsam da ben de dudaklarımı oynatmaya başladım. Bu hayatımdaki ikinci öpüşmeydi ve ikisi de Justin tarafındandı. Kulağa garip geldiğini biliyorum. Ben sıradan bir kızdım ve Justin yakışıklı popülerdi. Hayat normal olmak için çok anormal.

Bedenlerimiz birbirine temas ediyordu ve bu o kadar da kötü bir his değildi.

Tanrım, neler düşünüyordum ben?

Onu bırakmak istemiyordum; ama o tabii ki öküzlük yapıp dudaklarını ayırdı ve derin bir nefes aldı. Tamam, öküzlük değil de nefes alma ihtiyacı da olabilir. Fakat beni bırakmasını istemiyordum. 

Aşık Olmak Yasak (Jelena Fanfic) #düzenleniyor#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin