Bir Eş Meselesi

82 5 0
                                    

1

-Güzel oldum mu?

İrem:

-Hem de çok güzel oldun be!

Ayşe:

-Melek gibisin. Şu an resmen konser gününü hatırladım.

Ezgi:

-Geldiler geldiler.

-Ay ben çok heyecanlandım. Beğenecek mi Ali sizce?

Ayşe:

-Bayılacak.

Ali kapıdan içeri girdiğinde uzun süre bakıp kaldı öylece.

-Çok güzel olmuşsun Duru. Adın gibisin.

İrem müdahale etmek zorunda kalmıştı çünkü acelemiz vardı.

-Hadi nikaha geç kalacağız. Siz sonra bir ömür boyu bakışırsınız böyle.

Apar topar ''düğün'' arabamıza bindik. İlk önce fotoğraf çekimi için Akyaka'ya gidecektik. Bu plandan Ali'nin de benim de bu sabah haberimiz olmuştu. Bizim arabamızda Mert ile İrem vardı. Diğerleri de arkamızdan geliyorlardı. Fotoğraflarımızı ekibimizin fotoğrafçısı –hani şu Ali ile benim ilk fotoğrafımızı çeken- çekecekti.

Ali:

-Ben nasıl poz vereceğim ya. –Fotoğraf çekilmeyi sevmediğini söylemiştim.-

İrem:

-Ay bunların ikisi de odun ayol.

-Sağ ol canım.

Mert:

-Hatıra kalır. Bir iki gülersiniz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?

Ali:

-Valla benim kalbim çıkacak resmen.

-Benim heyecanımın tarifi yok şu an.

İrem:

-Ben bile stres yaptım. Şu imzalar atılsın da.

İkimiz de o heyecanla nasıl çıktık fotoğraflarda fikrimiz yoktu. İrem her seferinde ''Duru gül biraz'' diye uyarıyordu. Sonunda güzel bir şeyler çıktığına ikna oldular ve nikah salonu için yola çıktık. İrem:

-Her yere asacağız bu fotoğrafları. Kafeye, yurdu, evlerimize. İlk evli çiftimize özel.

-Ha ha. Teşekkürler, çok şanslıyız.

2

Günlerdir yaşadığımız sürecin en heyecanlı saatlerine gelmiştik işte. Nikah memuru adımızı anons edecekti birazdan. Arkadaşlarımız toplanmış bizi bekliyorlardı. ''Duru, Ali çiftimizi alabiliriz'' dedi bir görevli gelip. Salondaki anonsu duymamıştık bile. Salona gidip sandalyeye oturana kadar ayaklarım beni nasıl taşımıştı hayret etmiştim. Ay gidecektim heyecandan! Nikah şahitlerimiz de yanımıza geldi. Onlardan destek alırım, biraz olsun rahatlarım diyordum ki onlar bizden heyecanlı görünüyordu. Ali de yanımda ter döküyordu zavallım. Eridi bitti çocuk. Pişman olmamıştır değil mi? Neyse bizim memur başladı konuşmaya. ''Eveeet'' demeden önceki hiçbir konuşmayı hatırlamıyordum. Kendimi birden imza atarken buldum. İrem bir şeyler diyordu. ''Ne?''. ''Ayağına bassana Duru!'' Ay nasıl basayım? Yok yok basmayacağım. Çocuk yanımda on dakikada beş kilo verdi zaten. Memur bey evlilik cüzdanını bana uzattı. Soyadım değişmişti resmen. Havaya kaldırdım cüzdanımı. Sevgili arkadaşlarımız alkışlarla ortak oluyordu bize. Artık evli bir insan olarak yaşamıma devam edecektim. Birinin beni karşısına alıp beni bu duruma inandırması gerekiyordu. Daha fazla düşünmeye zamanım yoktu çünkü sıradaki çiftin gelmesi için salondan ayrılmamız gerekiyordu. Herkes derin bir oh çekmişti artık. Heyecanımız geçince ne kadar acıktığımızı fark ettik. Arabalarımıza binip yemek için kafeye geldik.

-Ben gelinlikle gezerken utanıyorum ama.

İrem:

-Kız seni gören çatlıyor. Boş ver sen utanmayı.

-Of.

Ayşe:

-Bu kız evlenir evlenmez değişti.

-Her durumda benimle dalga geçtiğiniz için sizi seviyorum.

İrem:

-Biz de seni tatlım biz de seni.

Ezgi:

-Duru hadi bir şeyler ye. Düşüp bayılacaksın.

-Tamam canım.

Ali de Mertler ile birlikte yarınki yolculuğumuzu planlıyordu. Ali benim artık eşim mi olmuştu şimdi? O bavulumu taşıyan çocuk, bana balon alan çocuk, birlikte konser verdiğim çocuk. Ne çok anlamı vardı Ali'nin benim hayatımda. Şimdi de eşimdi. Bir ömür yanımda olacak olan kişiydi. Ailemdi...

Aynı YoldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin