3 YIL SONRA...

121 8 5
                                    

Beklemek ne acı bir tecrübeydi benim için. Ali gelmiyordu. Ben de artık ağlamıyordum. Ali'nin hayalleriyle tanıştığım o yerdeydim. Hayallerle, Ali'yle vedalaşmaya geldim. ''20 Eylül 2017'', bu tarihin gelmesine 10 gün vardı. 10 gün sonra mahkememiz vardı. Hayalini kurduğumuz o gün, bizim ayrılığımız olacaktı.

Bir ay önce Ezgi Fransa'dan bana ulaşıp bir arkadaşının İstanbul'da bir kafede Ali'yi gördüğünü söyledi. ''Emin misin'' diye defalarca sordum ama emindi. Arkadaşı ona fotoğraf göndermişti. Yaşadığım şok inanılmazdı. Ama yine de kısa bir süre sonra ayağa kalktım. Hiç hissetmediğim kadar güçlü hissediyordum. Yürüdüm yürüdüm... Cevap belliydi artık. Ali iyiydi ve bana ulaşmak istemiyordu. Ben günlerce onu düşünerek geçirmiştim. O ise eski yaşantısına devam edebiliyordu. Hiçbir şey sandığım gibi değilmiş meğerse. Kendimi öyle çok kandırılmış hissetmiştim ki... Ayaklarım beni anneanneme götürmüştü. Ne yapmak istediğimi biliyordum artık. Anneanneme Ali'nin ailesinin avukatına tekrar ulaşmasını rica ettim. Daha önce de defalarca kendisiyle konuşmaya çalışmıştık ama bizi bilgim yok diye geri çevirmişti. Bir kez daha şansımı denemek istiyordum. Bu sefer başka bir konu için ulaşmak istiyordum. Boşanma davası açacaktım. Bundan sonra Ali'yi bir daha görecek miydim bilmiyordum. Görürsem de gördüğüm Ali aynı kişi olacak mıydı bilmiyordum. Ben şimdi burada anılarımdaki Ali ile vedalaşıyordum. Yoluma yalnız da olsa devam etmem gerekiyordu. Devam etmek zorundaydım çünkü bir kere yardım ettiğimiz çocukların gözlerindeki ışığı görmüştüm. Bunu bir kere olsun yaşamış olan insanın onlar için çabalamaktan vazgeçeceğini hiç sanmıyordum. Ali'yi merak etmiyor muydum? Her şey neden bu hale gelmişti öğrenmek istemiyor muydum? Elbette istiyordum. Ali nasıl bu kadar uzak kalabilmişti? Nasıl bu kadar acımasızca davranabilmişti? Sadece bana değil... Umut'a da... Mert'e... Burak'a... Ali'ye karşı ilk defa kızgınlık vardı içimde. Yine de üç sene sonra bir cevap bulmuş olmam bile şükür sebebimdi.

Mahkemeye tek başıma gitmek istediğimi söyledim herkese. Yola devam edebilmem için tüm bunlarla tek başıma yüzleşmem gerekiyordu. Ali'yle çıktığımız bu yolda yalnız kalmıştım. Tıpkı Muğla'ya gelmeden önceki hayatımdaki gibiydim. Diyeceksiniz ki diğerlerinin hiç mi önemi yok? Elbette var. Hepsi çok değerli Ama ben tam değilim. Artık benim kendime karşı değerim yarımdı.

Son bir kez baktım duvara yazdığımız o tarihe ve uzaklaştım oradan. Gidiyordum. Şimdi ben de hayallerimizi arkada bırakıyordum. Ali'ye adım adım veda ediyordum.

Aynı YoldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin