sealed.

1.9K 207 65
                                    

Medyadaki şarkıyla dinlemenizi tavsiye ediyorum.*

Bazı anlar olur, kararsızlık tüm bedeninize hükmeder ve saniyeler içinde size sunulan seçenekleri her yanıyla zihninizin süzgecinden geçirirsiniz. Sonra mantığınıza en yakın olanı seçer ve yola o seçenekle devam edersiniz. Fakat Jin'in önüme itelediği sorunun seçenekleri olup olmadığına emin değildim. Onu seviyordum, onu tüm benliğimle seviyordum elbette. Ama bu, onunla birlikte olmaya hazır olduğum anlamına gelmiyordu. Sevişmek benim için yalnızca bedenlerin buluşması demek değildi. Daha önce hiç deneyimlememiş olsam da sevişmenin, karşı ruha ulaşıp ona mühürlenmekle ilgisi olduğunu düşünüyordum. Henüz Jin'in derinlerine dokunamamıştım ben. O tek bakışıyla içimdeki en ince duyguları bile görürken ben yalnızca onun sözlerine ve gözlerine tutunabiliyordum. Tüm bu duygusal nedenler bir yana dursun, ortada koca bir reşit olmama problemi vardı. Jin hyung çoktan reşit olmuştu ama benim önümde üç ay vardı. İşler kötüye giderse, ve Tanrı istedi ya; bir şekilde bu birliktelik ortaya çıkarsa tüm yük onun omuzlarına kalırdı. İnsanların gözünde aşağılık ve suçlu durumuna düşerdi. Eğer onu seviyorsam tüm bunları maalesef görmek zorundaydım.
Derin bir nefes alarak hâlâ bana beklentiyle bakan Jin'e burukça gülümsedim.
"Üzgünüm." diyebildim yalnızca. Bakışlarında bir değişiklik olmadı. Geniş bir gülümseme bahşetti bana.
"Üzgün olma Taehyung-ah. Seni anlıyorum."
Anlayışlı sesi içimdeki ağlama isteğini gün yüzüne çıkarırken zilin çalmasıyla birlikte Jin de üzerimden kalktı. Yatak örtüsünün kırışıklığı sanki bizi ele verecekmiş gibi hissederek hemen düzelttim ve Jin'in peşinden kapıya doğru yürüdüm. Sıkıntıyla nefes vererek kimin geldiğini sorgulamadan kapıyı araladığına en önde Jimin ve Jungkook olmak üzere Yoongi, Hoseok ve Namjoon hyungla karşı karşıya kaldık. Jimin muzip bir ifadeyle kaşlarını kaldırıp indirdi. Jungkook'sa alaycı bir sesle "Biz öyle baskın yapalım dedik de çalışmanızı bölmedik umarım?" diye sordu. Jin yapay bir öksürükle boğazını temizleyip "Bitirmiştik zaten, içeri geçin." dedi. Onlar sırayla salona geçerken Jungkook ve Jimin en arkada kalmış ve beni mutfağa çekiştirmişti.

"Seviştiniz mi?" diye sordu Jimin.
"Skorunuz kaç dakika?" dedi bu kez Jungkook.
"Çok canın yandı mı?"
"Gerçekten birlikte oldunuz mu Taehyung, sana inanamıyorum!"
Jimin'in endişeli ve bir o kadar da kızgın suratına elimin tersiyle vurup "Aptal mısın?" diye sordum. Olumlu anlamda kafasını salladığında gözlerimi devirdim.
"Bakın çocuklar, öyle bir şey olmadı. Gerçekten ödev yaptık. Ayrıca olsa bile gelip size anlatacağımı düşünüyor musunuz cidden? Bu ikimizin özel alanı."

Jungkook sırıtarak Jimin'e baktı ve Jimin de aynı şekilde karşılık verdi. Daha sonra ise beni çıldırtmak istermişçesine tekrar konuştu.

"Peki seni öptü mü?"

***

Yarım saattir yemek masasının etrafında oturmuş Namjoon hyungun sipariş ettiği pizzayı yiyorduk. Daha doğrusu diğerleri yiyordu fakat ben gerginlikten yalnızca önümdeki dilimin kenarını kemiriyordum. Jin hyung tam karşımda oturuyordu ve tek ayağıyla bacağımı okşuyordu. Yarım saattir her hareketinde mideme yumruk yemiş gibi hissediyordum. Ensem ve kulaklarım kızarmıştı. Bunu görünce ayağının hareketlerini acı verecek kadar yavaşlatmıştı. Bu duyguyu ilk kez tadıyordum. Birini arzulamak, onun yüzünden libidomun zirveye tırmanması... Bu ilk kez yaşadığım bir şeydi. Kendimi yeni yetme bir ergen gibi hissediyordum. Jin ayağını geri çektiğinde derin bir nefes aldım. Sırtımdan aşağı inen ter damlaları içimi ürpertmişti. Belki de ona olumsuz cevap verdiğim için kendince beni cezalandırmıştı fakat bunu yalnızca eğlenmek için yaptığını düşünüyordum. Karşısında onun yüzünden kızarıp terleyen birini görmekten zevk almıştı.

"Taehyung, yemeyeceksen o dilimi de verir misin? Midem tam dolmadı da."
Jimin'in sesi beni kendime getirirken gözlerimi ona çevirdim.
Yoongi hyung Jimin'in kafasına hafifçe vurup "Benim dilimimin yarısını yedin ya, daha ne istiyorsun?" dedi.
Jimin kafasını tutarak "Yah, acıdı hyung." diye mırıldandığında Yoongi hyung iki eliyle Jimin'in kafasıni kendine doğru çekip az önce vurduğu yere küçük bir öpücük kondurdu. Masadaki herkesin bakışları onlara dönerken Namjoon hyung şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Jimin? Yoongi?"
Jimin kendini savunmak istercesine ellerini hızla iki yana sallayarak "Düşündüğün gibi değil hyung." dedi.
Hoseok hyung su bardağını sesli bir şekilde masaya bıraktığında bu kez tüm gözler ona döndü. O ise yalnızca Yoongi hyunga bakıyordu. Gözlerinde daha önce rastlamadığım bir kızgınlık parıltısı vardı. O sırada yanımda oturan Jungkook kulağıma "Çok yakıştıklarını söylediğim günü hatırlıyor musun?" diye fısıldayıp kıkırdadı. Dirseğimle karnına vurup onu uzaklaştırdım.
Yoongi hyung Hoseok hyunga kısa bir bakış atıp Namjoon hyunga döndü.

INEFFABLE | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin