flower.

1.5K 133 64
                                    

Yağmur yağıyordu. Hava nasıldı, hangi mevsimdeydik, günlerden neydi bilmiyorum. Sadece yağmur yağıyordu. Caddede koşuşturan, şemsiyelerinin ardına saklanan insanların aksine yürümeyi unutmuş gibi, sırılsıklam duruyordum. Öyleyce duruyordum. Yolun ortasında, bana azarlarcasına bakan insanlara aldırış etmeden duruyordum. On iki gün, on sekiz saat. Seokjin ile konuştuktan sonra geçen zaman bu kadardı işte. Onu gördüğüm ve yüreğime koca bir yıkım bıraktığı gece üstünden geçen zaman tam tamına bu kadardı. Nasıl tutmamıştı elimi? Nasıl gözyaşlarıma kayıtsız kalabilmişti? Nasıl bu hâle gelmiştik biz?

"Taehyung!"

Duyduğum ses ile birlikte derin bir nefes alıp kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.

"Sen aptal mısın? Sana kafede buluşalım dedim değil mi? Neden burada bekliyorsun?"

Jimin yüksek sesle bağırırken derin bir nefes daha aldım. Şu sıralar bundan başka ne yapıyordum ki zaten?

"Sadece, yağmurda durmak istedim." dedim. Sesim fazla güçsüz çıkmıştı. Şaşırmıyordum.

"Kafeye geçelim, üşüteceksin." dedi ve bir kolumdan tutup yürümeme yardım etti.

Yürümeye mecalim yoktu. Yürümeyi unutacak kadar hatırlıyordum onu. Yürüyemeyecek kadar üzgündüm. Yürüyemeyecek kadar üzmüştü beni.

Onsuz, hiçbir şey yürümüyordu.
Onunla birlikte yürüyemiyordum.
Pekala, öyleyse bu cadde neden vardı?

Olmasındı.

Onsuz yürüdüğüm tüm caddelerden nefret ediyordum.

***

"Jin hyunga o kadar kızgınım ki şimdi karşımda olsa suratına en sertinden yumruğumu geçirebilirdim."

Jimin anın etkisiyle yumruğunu boşluğa salladığında gülümsemeye çalıştım. Önümdeki sıcak çikolatadan bir yudum daha almak için bardağı kavradığımda beni durdurdu.

"Bir şeyler söyle artık. Bu halin beni korkutuyor. Ruh gibi dolaşıyorsun ortalıkta."

Kafamı iki yana sallayıp gözlerine baktım. Ne diyebilirdim? Konuşmak bile anlamsız geliyordu.

"Onun bir suçu yok." diyebildim sadece. Oysaki içimden bir ses yükseliyordu, Seokjin'i asla affetmeyeceğini söyleyen bir ses.

"Nasıl bir suçu yok? Resmen sana acı çekmeni söylemiş. Bu çok bencilce."

"Kendince haklı." dedim omuz silkerek. Buna inanıyor muydum sahiden?

"Haklı değil. Sen de bunu biliyorsun. Kendini suçluyorsun çünkü o kendini suçlamanı istiyor. Acı çekersen ona daha çabuk kavuşacağını düşünüyorsun. Senden bunu istiyor çünkü o da suçlu ve bunu bilen tarafını susturmak istiyor."

Kaşlarımı çattım. Karışıkbir denkleme bakar gibi bakıyordum.

"Ne demek istiyorsun?"

"Basit." dedi ve öne doğru eğilip çok önemli bir sırrı benimle paylaşıyormuş gibisesini kısarak konuştu.

"Sen, onun derslerini etkilememek için ayrıldın. Vicdanın aşkından büyük sandın. Pişman oldun. O, senin neden ayrıldığını biliyordu ve bu fikir aklına yattı. Kariyer planları aşkından büyük sandı, yanıldı. Sana itiraz etmediği için pişman oldu. Tam şu an, gururunuz aşkınızdan büyük sanıyorsunuz, yanılıyorsunuz. Pişman olacaksınız."

Ellerimi saçlarımdan geçirip gözlerimi sımsıkı yumdum. Tekrar açıp ona baktığımda bana omuz silkti.

"Ne yapabilirim ki? Ona elimi uzattım, tutmadı. Ne yapabilirim Jimin? Bedel ödememi istiyor. Ben de ödüyorum işte."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 23, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

INEFFABLE | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin