Aslı Üveys

75 1 1
                                    

Allah’ın Resul’ünün ve tüm sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun canım kardeşlerim

Bismillah Billah

Yıllarca uzaklarda aradığım, başım sıkışınca ya da bir dert bir sıkıntı gelince yalvardığım, divanına durmaya çalıştığım, nefsin kapkara karanlık çıkmaz kör kuyularında boğuşuyordum. İçinden çıkılmaz zannettiğim sıkıntılarımın, dertlerimin, sözüm ona tasalarımı vereni ve alacak olanı da arayışlarım içindeyken Rabbime hamd olsun ki, gel kulum dedi. Gel, beni sev, beni sev. Ben zaten seni çok seviyorum. Ama senin gözlerin kör, kulakların sağır. Duymak istersen dinle sesimi bak ben her yerden sesleniyorum sana. Çağırıyorum 24 saat, bir ömür. Hadi duy izin verdim sana. Gör bak etrafına dön de bir bak. Yeter artık o pis nefsinle egemenliğin. Dön bak içine ne güzellikler var orada.
Rabbimizin bana ve tüm kardeşlerime vermiş olduğu en büyük lütuf, kendisini zikretmemize, anmamıza izin vermesidir. Ne kadar şükretsek, ne kadar hamd etsek azdır, yetersizdir, eksiktir. Şanlı Peygamber Efendim (sav) “ ben seni layıkı ile hamd edemem, sen kendini övdüğün gibisin” buyuruyor. O şanlı Peygamberim (sav), , Rabbimin Habibim diye sevdiği, 18.000 alemin onun nurundan yaratıldığı, sultanım, canım Efendim dahi Hamd edemem diyorken sıradan aciz bir kul olmaya çalışan benim gibi biri nasıl olur da Onu hamd edebilir ki….

İzin verdi, zikretme izni. Dil ile zikretmekten ibaret sandım başlarda. Sabah akşam zikrettikçe içimde tarifi imkânsız huzur oluşmaya başladı. Bu güne kadar hiç tatmadığım, hissetmediğim bir huzur ve güven kaplamaya başladı. İçimde huzurla birlikte bir mutluluk, seviliyorum hissi oluşmaya başladı.
İşte en güzel yerde burasıydı. Biliyor ve hissediyorsun ki, Rabbin seni seviyor, hem de çok seviyor. Sevdiğini de belli ediyor. O öyle güzel bir duygu ki, coşku ki. Başka Hiçbir yerde hiçbir şeyde bulunamaz.

Sonra koku. Aslında ilk kokuydu. Evet, ben bu zikri yapacağım dediğim ve zikre başlatıldığım anda, sabah namazının arkasından seccadede zikri yaparken, o kadar yoğun bir koku verdi ki Rabbim hamd olsun. Burada Zikre nasıl başlatıldığımdan bahsetmemek olmaz. Veysel Karane’nin hayatını okumuştum. Çok etkilenmiş, her sayfasında gözyaşları ile duygulanmış, alıp götürmüştü beni benden. Kitap bitti, birden nereden geldiğini bilmediğim, gizli bir telefon numarası beni Veysel karane sitesine davet etti. İlk önce çok şaşırdım. Siteye girip baktım, çok etkilendim. Bir kağıda not aldım, zikir nasıl yapılır kısmını. Ama yapmadım, arada yapıyor fakat sayıları eksik yapıyordum, bilinçsizce. Tam 1 yıl sonra Ramazan ayının 17. Günü sabah namazından sonra birden Bu zikri yapma isteği geldi içime. Aslında izin çıktı Rabbimden. Hamd olsun. Zikri yaparken öyle güzel öyle güzel kokular geldi ki. O kokular burun ile alınmıyordu. Genzimde boğazımda taaa içimden hissediyordum, hamd olsun. Nasıl bir güzellik, nasıl? Bırakılır mı artık, zikir? Bırakılır mı artık namaz?

Namaz kılmak isteyip te, yıllarca hep ertelediğim, vakitleri kaçırınca kılmaktan vazgeçtiğim, namaz…
İbadetin ötesinde Rab ile buluşma saatleri haline gelmeye başladı. Namaz ancak kalp huzuru ile kılınır diyor, Şanlı Peygamber Efendim (sav). Yine gözümün nuru namaz, diyor. Namaz bir borç ödeme, bir vazifeyi yerine getirme mecburiyetinden çıkmaya başlamıştı artık. Namaz vakti kaçacak diye üzülüyoruz. Aman kaçmasın, diyoruz.  O ne güzellik Ya Rabbi… Bizi huzurunda isteyen, yakınında isteyen bir Rabbimiz var.
Sonra rüyalarım değişmeye başladı. Artık çok daha güzel ve hatırlanır haldeydi. Hayallerimin bile almayacağı, yerlerdeydim artık. Bazen bir müjde, bazen bir uyarı, bazen de bir tebliğ bildirdi Rabbim. Hamd olsun. Hamd olsun. Hamd olsun.
O’nu sevmemize, Resulallah (sav) Efendimi ve tüm sevdiklerini sevmemize izin vermesi, birbirini hiç görmemiş, tanımamış yüzlerce hatta binlerce üveysi birbirine sevdirmesi ne güzeldir. Rahman onların gönüllerine bir sevgi koyar, diyor Meryem Suresi 96. Ayette Rabbim. İçimize sevgisini koyan Allah’ımıza hamd olsun.

Manada ve dünyada Öğretmenler verdi. Sıddıklık mührü, isim verdi hamd olsun. Kuran’ ı arapça okumayı öğretti. Nurları yağdırdı hamd olsun. 
Nefsimi gösterdi Rabbim. Nefsimi görünce günlerce ağladım, ben neymişim diye. Kendimden haberim bile yokmuş. Kendime bile söylemeye cesaret edemediğim ne çirkin ne beter huylarım varmış. Etrafımdaki sevdiklerime işkenceymişim resmen. Hayatlarını zindana çevirmekten ibaret geçirmişim, üzmüşüm onları. Rabbim affetsin. İnşallah. İnşirah gerçekleştirdi Rabbim. Nefsime ait çirkin huylarım bir bir alınmaya başladı. Çoğu zaman farkında bile olmadım. Nasıl ve ne zaman alındı hatırlamıyorum. Tabiki var bazıları duruyor hatta yeni yeni huylarımı nefsimin çirkinliklerini de öğretiyor Rabbim. Ama alacağını, ferahlatacağını da hissettiriyor. Sabırla gayretle şükürle yola devam etmemizi, kendisine teslim olmamızı istiyor.
Yolunda sabit kalalım inşallah.
Bu kadar az ibadete bu kadar çok lütuf olur mu diye ıslandı seccadeler. Sebebi yokken gözyaşlarımızı tutamadık içimizdeki ateşten. Sevgiden.

Bazen bir müzik, bir ezgi, aldı götürdü bizleri, diyar diyar gezdirdi. Coşkun sel gibi taşmak, akmak ve insanlara anlatmak istedik. Ve daha çok insanı, bir kişiyi bari doğru yola, Allah ve Resul nasıl sevilir, nasıl onların sevgisine mazhar olunur gayretiyle anlattık, Rabbimizin merhametini, cömertliğini, bağışlayıcı oluşunu. Ruhumuz coştu, konuştukça konuştu. Anlattıkça anlattı. Anlatmaya da devam ediyoruz. Hamd olsun.
Artık insanlara kevseri, ilmi, sevgiyi, anlatma dağıtma vaktidir. Ne durursun. Yıllarca oturdun, boş boş yaşadın zaten. Yetmedi mi? Bomboş bir ömürüm yarından fazlası ölü gibi yaşadın ki yaşamak denirse…

Dualarımız artık çok daha başka olmaya başladı. Kendimizden çok başkaları için dua eder olduk. bu kadar çok lütuflar karşısında Rabbimizden kendimiz için bir şey istemekten imtina eder olduk. İstiyorum ama kendim için değil. Bana verdiğin veya verecek olduğun tüm güzelliklerin kat kat fazlasını kardeşlerime ver, diyorum. Onlara ver ki, seni daha güzel daha şevkli zikredebilsinler, seni daha çok insana anlatabilsinler.
O o kadar büyük, o kadar güzel, o kadar merhametli ve cömert ki, verdiklerini yazmakla bitiremeyiz. Şükretmekten bile aciziz.
Şu yaşıma kadar ben seni layıkı ile sevemedim Rabbim. Kardeşlerim, başka kullar severler seni, izin ver onları da bu sıratel müstakime al, seni sevsinler, Resulümü ve tüm sevdiklerini sevsinler. İnsanlar birbirinin kuyusu kazmak için değil sevmek için uğraşsınlar.

Üveyslerin Kaleminden ✏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin