Merhaba... Biliyorum yazmayalı çok zaman oldu. Ama artık okullar bitti ve daha fazla yazacağız. Ayrıca bölümleri uzun zamandır Burçak yazıyordu. Yazmayı özlemişim. Neyse, umarım bölümü beğenirsiniz. İyi okumalar... - Multimedia'da Orkun -
Artık evdeydim...Artık ağlayabilirdim,artık sinirlenebilirdim,artık çığlık atabilirdim.Hepsini yapmıştım da. Hiç bir insanın başına gelmiş midir ki ilk öpücüğünü en nefret ettiği çocuğa kaptırmak? Kesinlikle, hayır.Ama şansız bir kişilik olarak olan bana olmuştu.Ama yarın okula giderek her şeyi Yaprak'ın dedikodu yaparmışçasına herkese anlatmasını isteyecektim.Ve herkes gerçekleri öğrenmiş olacaktı.Gerçekleri...Tuna'yı aslında nasıl rezil ettiğimi,beni sonradan başka çare bulamayıp öptüğünü,her şeyi...Ve artık rahatlama zamanıydı.Duştan çıkıp yemeğimi yedikten sonra bir de ne göreyim! Aklıma kurcalayan bir soru daha irdelenip kafama sokulmuş:
-Merhaba, ben Şengül.Telefon numaranı Sıla'dan almıştım.Sana başımdan geçenleri anlatmaya karar verdim de.Kararımı değiştirmeden sana haber vermek istedim.Neyse, yarın serviste görüşürüz.
Bunun üstüne bütün gece kafamda sorularla yatakta dönüp durdum.Sonra aklıma gelen fikirle yataktan zıpladım.Işığı açtım ve elime kalem kağıt aldım.Resim yapmaya başlamam uzun sürmedi.Çünkü resim yapmak tek iyi olduğum şeydir.Sporla alakam dahi yoktur. Ne kadar dersleri anlasam da sınav kaygısı nedeniyle derslerim de kötüdür.Ama resim diyince akan sular durur.Bu yüzden de birisi bana resimle ilgili tek bir hakaret etsin onunla asla ama asla konuşmam.Bu kadar kesindir.
Neyse... Kağıta elimdeki kalemi değiştire değiştire -tonlarına göre- çiziyor olduğum yüzün ana hatlarını oturttum. Kağıdı parçalarcasına kalemi bastırıyordum. Çünkü çizdikçe ve şekil belirginleştikçe öfkem artıyordu. Kaba hatlarını bitirdiğimde diğer detayları oturtmaya başladım. Ondan nefret ediyordum... Hatları tamamen belirginleşip yüzü tamamen ortaya çıktığında öfkem de onunla beraber iki katına çıktı. Pislik... Pislik... Kendini bi bok zanneden piç... Senden nefret ediyorum...
Öfkem yavaş yavaş azaldığında kağıdı duvara yaslayıp onun kalemi fazla bastırmamdan ortaya çıkan kara yüzüne baktım. Tuna'ya... Onu iyice incelerken kendimi tutamayıp:
- Senden nefret ediyorum! Diye bağırdım. Bunun üstüne köpeğim Kont yerinden sıçrayıp korkmuş bir şekilde titreyen küçük ayaklarıyla yanıma geldi. Bunun üstüne ona önemli bir şey olmadığını anlatan bakışımı atıp kucağıma aldım ve yumuşak tüylerini okşadım. Kont'u kucağıma alırken yere düşen kağıdı da yerden almıştım. Muhtemelen şimdi neden bu resmi çizdiğimi merak ediyorsunuz... Birazdan anlayacaksınız....
Resmi inceleyip az öncekinden daha sesiz bir şekilde:
- Seni nereden hatırlıyorum? Diye sordum. Ona saatlerce bakıp kim olduğunu anlamaya çalışabilirdim. Ama muhtemelen hiç bir sonuca ulaşamazdım. Bu yüzden ve aynı zamanda üstün gelen öfkemle resmi küçük parçalara ayırdım. Bu benim sinirimi üstümden atma yolumdu. Bu beni gerçekten rahatlatırdı. Ve bu sefer az da olsa rahatlamıştım. Resimden geriye kalan küçük parçaları toplayıp çöpe attım. Sonra da yatağıma geri döndüm... Herhalde ancak benim gibi bir manyak gece yarısı kalkıp resim yapardı!
Bunun üstüne Tuna'ya olan öfkemin az da olsa geçmesinin rahatlığı ve Şengül'ün bana olayları anlatacağının mutluluğu ve merakıyla deliksiz bir uykuya daldım...
Sabah gecenin yorgunluğuyla kalktım.Aslında yataktan düşerek kalkmış bulundum.Kafamı öyle bir çarpmışım ki - ben uykulu halimle fark etmemişim sözde- annem koşarak geldi.Ardından aynı hızla odadan çıktı.Ben de ohh be annemin 'ahh bahar ne oldu sana bir şeye ihtiyacın var mı istersen bugün okula gitme' sözlerinden kurtulduğumu zannederken daha seansın başlamadığını annem elinde buz torbasıyla gelince fark ettim...
Neyse, anneme bin kere bir şeyim olmadığını tekrarladıktan sonra evden heyecanla çıktım.Servise bindiğim anda Şengül'ü aradım ama yoktu ben mutsuz bir şekilde arka tarafa geçerken sinir olduğum servis şoförümüz ne desin:
- Kızım Şengül sana haber vermemi istedi.Bugün hastaymış o yüzden okula gelemeyecekmiş.Bunu duyduğumda tek düşüncem şuydu; yine mi uykusuz bir gece!!!
Sezil KAYA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRTINDAN BIÇAKLAMAK (ASKIDA)
No FicciónBeni sınıftaki sıralardan birinin üstüne düzgünce oturttuktan sonra o yakışıklı çocuk konuşmaya başlamıştı: - Benim adım Tuna ve sanırım sizden bir yaş büyüğüm. Eğer yardıma ihtiyacınız olursa bana haber verebilirsiniz. dedi. Sonra da bana dönüp ek...