-8-PLANLAR PLANLAR...

134 7 0
                                    

  Merhaba... Ben Burçak. Haberiniz olsun diye söylüyorum oyuncular bölümündeki isimlerin hepsinin çocukluğu geçerli. Yani onlar büyümüş halleri.Fazla uzatmıycam. İyi okumalar...

  Bunun üstüne Çiçek Ece'ye yapmacık bir gülümseme gönderip beni, Sıla'yı ve Yaprak'ı yanına çekti. Gülümsemesi nefrete dönüşürken Sıla'ya kaşlarını çatarak baktı ve:

- Bu kız kim? Diye sordu. Sıla tepkisine şaşırmış bir şekilde:

- Serviste yanımda oturuyordu ve arkadaş olduk. Bir sorun mu var? Dedi.

- Evet var. Diye tısladı Çiçek. Ben de bu sırada Ece'ye bakıyordum. Bizi gülümsiyerek izliyordu. Muhtemelen onun hakkında konuştuğumuzu aklının ucundan bile geçirmiyordu. Sıla:

- Sorun ne? Dediğinde Çiçek:

- Sorun Ece. Dedi ve ekledi:

- Grubumuzda başka birine ihtiyacımız yok. Onu istemiyorum.

  Çiçek çok net konuşuyordu. Ben bundan çok rahatsız olmuştum ve bizim kızların da rahatsız olduğu belliydi. Sıla ve Yaprak da neden böyle davrandığını anlamamışlardı. Yaprak her zamanki gibi kendisini tutamayıp:

- Sen istemiyosun diye kızı kovucakmıyız. Dedi. O da Çiçek gibi tıslamıştı. Ben bir cesaret Yaprak'a destek vererek:

- Evet. Hem ben kızı sevdim. Bence iyi anlaşabiliriz. Dedim. Çiçek sinirle parlayan gözlerini büyüterek:

- Benim isteğim olacak. Eğer kabul etmiyorsanız DEFOLUN.Dediğinde hepimiz süt dökmüş kediye dönmüştük. Nedense hiç birimiz Çiçek'e bir şey diyemiyorduk. Ama bu böyle devam edemezdi. O kraliçe değildi. Bir gün gelecekti ama o günün bu gün olmadığı kesindi. Sıla:

- Madem öyle, bu günlük idare et yarın hallederim. Dedi. Çiçek memnun olmuş bir ses tonuyla:

- Harika. Yarın akşama kadar yanımızdan gitmiş olsun Dedi.Biz Ece'nin yanına dönerken zil çalmıştı bile. Hepimiz yerlerimize geçerken Sosyal öğretmenimiz Merve hoca da girmişti. Sınıfı baştan aşağı süzdüğümde Tuna'yı göremedim. Merve hoca ilk günden derse başlatmıştı. Anlattığı dersi dinlemeden ders defterime bir şeyler karalıyordum. Kareli kağıda aklımda kaldığı kadar Tuna'nın yüzünü oturttum. Ona bakıp hatırlamaya çalışsam da hatırlayamıyordum. Ben tekrar tekrar çizimdeki Tuna'yı incelerken kapı açıldı ve Tuna içeri girdi. Ben de refleks olarak kağıttaki resmi defterden yırttım ve buruşturarak çantamın içine tıktım. Özür dilemeye bile gerek duymadan sırasına geçti ve her zaman yaptığı şekilde sıraya yayıldı. 

  Ben de bu sırada ilk defa derste olacaklara dikkat etme kararı aldım. Herkes bu çocuğu eğlenceli bulduysa belki ben de bulabilirdim ve aramızdaki buzlar erirdi. Hayır, hayır!!! O gerizekalıyla asla aramızdaki buzlar eriyemez. Bu düşünceleri bir kenara bırakmamım sebebi tüm sınıfın bir ağızdan gülmesi olmuştu. Öğretmen susmamızı söylese de kimse onu takmamıştı. Sınıfın güldüğü kişiyi veya olayı ararken Tuna'nın salak espiriler yapan sesini duydum. Bence çok gereksiz ve saçmaydılar ama tüm sınıf gülüyordu. Ben hiç gülmeden defterime başımı eğdiğimde. Merve hoca:

- Biraz şu kızı örnek alsanıza. Diyince kendimin söylendiğini anlayıp başımı kaldırdığımda herkes susmuş bir şekilde bana bakıyordu. Dikkatimi öğretmenden ayırıp Tuna'ya bakarak:

- Sadece komik bulmadım. Salakça espiriler. Dedim. Tuna'nın bana sinir olduğunu anlamıştım çünkü bana nefretle bakıyordu. Zaten ben şimdilik bu çocuğun başka bir bakışını görmemiştim. Ya alaylı bir şekilde ya da nefretle bakıyordu. En azından bana. Ben tüm sınıfa gözümü gezdirirken adının Sude olduğunu hatırladığım ve bu salak espirilere en çok gülen kız:

SIRTINDAN BIÇAKLAMAK (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin