-6- SAVAŞ BAŞLASIN!!!

126 8 0
                                    

  Merhabalar... Ben Burçak... Elimden geldiğince uzun yazmaya çalıştım. Bunlar henüz geçiş bölümleri. Yakın zamanlarda hikaye daha da heyecanlanacak, umarım...

                                                                                                                              Burçak KALAYCI

Bahar'dan;

  Şengül indikten sonra arkasından uzun süre bakakalmıştım. Merak etmeyeyim diyordum ama etmeden de olmuyordu ki işte. Neden ağladı ki şimdi? Bunu kesinlikle öğrenmem gerekiyor.

  Yarım saat sonra müstakil evimizin önüne gelmiştim. Burası gerçekten büyük bir evdi ama kiralıktı. Bu yüzden başka bir eve taşınmayı düşünüyorduk. Bizim olan bir eve.

  Sonunda büyük bahçeyi geçebildiğimde çantamın ön gözünden anahtarı çıkartarak kapıyı açabilmiştim. Çantamı ilk gördüğüm yere attıktan sonra kendimi de koltuğun üstüne attım. Acaba Tuna kimdi? Tuna mı? Yine mi Tuna ya? Düşünme artık şunu. Defol aklımdan Tuna. Tamam gitti. Oh! Ya Şengül? Lan onu da unut. Unut. Tamam, onu da unuttum.

  Aklıma yeni bir şey gelmeden köpeğim Kont'un havlama sesini duydum. Küçük ayaklarıyla yanıma geliyordu. İsminin Kont olduğuna bakmayın. Normalde çok küçük bir köpek. Ve büyümeyen cinsten. Pek iyi bir ad seçimi sayılmaz.

- Gel oğlum. Diye onu çağırdığımda zaten çoktan yanıma çıkıp bana sokulmuştu...

  Ben zaten sadece annem Beril ve köpeğim Kont'la yaşıyordum. Annem ve babam boşanalı çok olmuştu. Hatta bu yaz babam Ahmet, başka bir kadınla evlenmişti. Derya ABLAYLA. Yapmacık iki yüzlü kadın. Onun bir de oğlu vardı. Arda. Şımarık çocuk. Bende çok küçüktü. Sanırım birinci sınıf filan. Emin değilim. Babamı normalde severim ama anneme eskiden yaptığı şeylerden dolayı kızgınım. Ne yaptığını bilmiyorum ama kötü şeyler olduğunu duydum. Bu yüzden ona çok kızgınım. Kısaca bu aileyi pek sevmiyorum. Neyse ki haftada sadece bir gün onların yanına gidiyorum...

  Kont kucağımda debelenip dilini çıkarmaya başladığında acıktığını anlamıştım. Ayağa kalktıktan sonra bahçeye çıktım ve bahçe dolabında duran mamayı alıp mama kabına koydum. Sonra da Kont'un önüne sundum. O yemeğini yerken ben de oturmuş kanallara bakıyordum. İlk önce karşıma bir magazin haberi çıktı:

- Şoook şoook şoook! Yıllar sonra kavuşan çiftimiz sonunda birbirini hatırladı. Çocukluk aşkı yeniden başladı.

  Bana Tuna'yı hatırlatınca kanalı değiştirdim. Bu kanalda ise bir dizi fragmanı vardı. Bir tane kadın:

- Seni hatırlayamıyorum. Diyordu. Karşısında duran adam ise:

- Ama ben hatırlıyorum. Diyordu. Şu an sinirden tepinmemek için kendimi zor tutuyordum. Hızla kumandaya uzandım ve televizyonu kapattım.

  Tuna? Tuna? Tuna? Kim bu çocuk ya? Hızlıca telefonumu aldım ve Yaprak'ı aradım. Kont havlarsa konuşamayacağım için odama indim ve kapıyı kilitledim. Üçüncü çalışta açtı:

- Ne oldu Bahar?

- Sende Tuna'nın numarası vardır değil mi? Sen bulmuşsundur bir gün içinde? Dedim gayet seri bir şekilde.

- Ah, evet tabi ki de buldum. Şu an tüm okulun numarası var bende.

- Tamam Tuna'nınkini istiyorum.

- Tamam ben sana mesaj atarım.

- Görüşürüz canım.

- Görüşürüz. Diyerek telefonu kapattım. Telefonu yatağın üstüne atarak beklemeye başladım. Odanın içinde dört dönüyordum. Mesaj sesini duyunca hemen yatağın üstünden telefonu kaptım ve kilidi açtım. Yaprak numarayı göndermişti. Hızlıca Tuna'yı aradım. Telefon 6 çalışın sonunda açılabilmişti. Direk konuya girdim:

- Seni nerden tanıyorum?

  Beni tanımış bir şekilde:

- Ohh, sakar. Naber? Dedi.

- Naberi filan boş ver şimdi. Kimsin sen?

- Bunu sana söylemiycem. Dedi. Kendimi zorlayarak:

- Lütfen. Dedim.

- Vay canına asi kızımız lütfen de dermiş. Peki yarım saat içinde Antalya merkez kafede olursan söylerim. Dedi.

- Yarım saat mi? Çüş orası çok uzak.

- Tik tak! Dedikten sonra telefonu kapattı. Üstümü bile değişmeden evden fırladım. Bir taksi çağırdım ve gelmesini beklemeye koyuldum. Taksi gelmeyince hızla taksi durağına koşmaya başladım. Ta ki annemin arabasını görene kadar. Saklanmaya çalıştım ama çok geçti. Annem beni görmüştü. Arabayı yanıma çekip:

- Nereye? Dedi.

- Markete gidiyordum annecim.

  Yalanıma bak yaa... Üfff...

- Gel ben götüreyim seni istediğini al, oradan da eve geçeriz.

- Yok anne ya, ben kendim giderim.

- Olmaz öyle kızım, market uzak, gel. Dediğinde daha fazla ısrar edemeyip arabaya bindim. Marketten öylesine bir şeyler aldım ve annemle eve döndük. Üstümü değiştireceğimi söyledikten sonra odama indim ve Tuna'yı aradım. Telefonu ilk çalışta açıp:

- Gelmedin. Dedi.

- Gelemedim. Diye düzelttim.

- Boş ver kafana takma, zaten söylemeyecektim.

- Ne? Diye tısladım.

- Bu kadar saf olma. Sana bunu söylemiycem. Ancak ve ancak kendin öğrenebilirsin. Dedi. Sinirden delirmiştim:

- Seni var ya ben öldüreceğim. Görürsün sen. Diye saydırırken telefonu yüzüme kapattı. Öyle mi Tuna bey, görürsün sen. Savaş başlasın!

Multimedia'da Rüzgar var...

SIRTINDAN BIÇAKLAMAK (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin