-3- O ÇOCUK KİMDİ YA?

201 8 0
                                    

Selammm :) Biliyorum biraz FAZLA geç oldu yeni bölüm ama bu hafta sınav haftamızdı. Ve ben de sınavlara dikkat ettiğimi ve önemsediğimi belirtmek zorundayım Sezil Kaya olarak. Bu bölümü sadece ben yazabildim ama diğer bölüm de anlaştığımıza göre Burçak'tan gelecek. Bu uzun zamandan dolayı gerçekten çoooook üzgünüm ama diğerlerinden uzun bir bölüm oldu. Bir de geçen bölümü bir özetliyim unutmuş olabilirsiniz;

Çiçek ,Yaprak , Sıla ve Bahar bir kafede oturmuş konuşuyorlardı sonra Bahar'a telefon gelmişti annesinden hani sınıf konusuyla alakalı.

Hatırladınız mı? Bence evet. Bir de şöyle bir konu var: hiç ama hiç vote yok. Tabi verenlere gerçekten çoooooooooooooook teşekkürler herkes sizin gibi olsaydı keşke. Vote sayılarının artması umuduyla....

BU HİKAYE GERÇEKTEN İLHAM ALINARAK YAZILMIŞTIR!!!

ŞİMDİKİ ZAMAN (OKULUN İLK GÜNÜ)

Evet, sonunda okulun ilk günü gelmişti. Sabah ne olursa olsun her yaştaki okul çocuğunun senenin ilk günündeki heyecanı gözle görülecek kadar ortaya çıkardı. Ben de her zamanki gibi evden kahvaltı etmeden çıktım ve servisi beklemeye koyuldum. Hava rüzgarlıydı,bu yüzden de minicik yaptırdığım eteğim (ama hakkımı yemeyin,annem ısrar etti, benim annem normal annelere benzemez -bu iyi bir şey- J) nerdeyse tamamen açılacakken servisin geldiğini ve ben eteğimi tutmaya çalışırken şoförün bana mal mal baktığını sonradan fark etmiş olmayalım ki servise bindiğimde adamın ''Kızım bugün hava çok rüzgarlı değil mi?'' diye alay edişinden hiç rahatsız olmamıştım başta, tabi sonradan kafama dank etti.

Servis yolculuğundan her zamanki gibi rahatsız olmuştum ama bugün daha neler neler rahatsız edecekti beni...

Okulu görünce servisteki rahatsızlığım ikiye katlanmıştı. Ne öğrenci doluydu ama! Kalabalık ortamların bana göre olduğunu söyleyemem, her zaman rahatsız edicidir benim için.

Neyse bunu da geçtim, asıl rahatsız edici ve beni yine utangaçlıktan kıpkırmızı edecek olay buydu; Sıla,Yaprak,Rüzgar, Alp ve Çiçek beni gördükleri anda kapıda yan yana dizilip ''Bahar,Bahar!'' diye bağırmaya başladıklarında herhalde kalp krizi geçiriyordum!!!

Bunun üzerine ben servisten indiğimde bana doğru bağırırken aynı anda koşmaya başlamışlardı.Tabi herkes de bize bakıyordu; öğretmenler, veliler, öğrenciler, müdür, personeller...

Sonradan onlara bir fırça çekişim var hiç sormayın;

-Siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz ya, valla sikerim sizi!!!'' Bu arada Yaprak atılmaz mı:

-Sikemezsin taam mı?Sikemezsin bitti konu.'' Bunun üzerine hepimiz gülmeye başladık tabi.Ve de Yaprak yine benim sinirimi alıp konuyu dağıtmayı başarmıştı ...

Gülüşmelerimiz bittiğinde Alp bize bahçede bir tören olacağını hatırlattı. Ben de onların gitmesini, benim de beş dakika sonra kitaplarımı bırakıp geleceğimi söyledim.Sınıfımı bulduğumda içeri girdim.Bir tek kişi vardı sınıfta, grimsi gözleri ve kıvırcık, uzun saçlarla dolu kafasını döndürüp bana mal mal bakmaya başlayan gerçekten yakışıklı bir çocuk.Tabi ben utangaçlıktan hiçbir şey söylemeden kitaplarımı bir sıraya bıraktım.Bu arada da onu inceleyerek düşüncelere dalmıştım:

-Kim bu çocuk ya?çok gıcık biri olduğu çok belli. Ama kabul gerçekten yakışıklı.Bir de sıraya yayılmış iyice, babasının malı zannetti herhalde burayı...''Sonra da kendimi tutamayıp sordum:

-Burayı tapulu malın zannettin herhalde, yayılmışsın sıraya.'' diyerek dikkatini çekmeyi başarmıştım. O ise bana cevap vermekten aciz, bana mal mal bakmaya devam etti. Bunun üzerine sınıftan çıktım, fakat o halen orada sırasına yayılmakla meşguldü.

Ama çocuk bir yerlerden tanıdık gelmişti, ve ben meraktan çatlıyordum.Bahçeye çıkınca hemen Yaprakları buldum ve notlar almış gibi ezberden konuşmaya başladım:

-Buraya gelirken bir çocuk gördüm, çok gıcık birisine benziyor ama sanki onunla önceden bir yerde tanışmışız gibi, gelince size de göstereceğim o çocuğu.'' Dediğimde Çiçek, Sıla ve Yaprak aynı anda bana manalı manalı bakmaya başladılar:

-Oooo, Bahar Hanım'a da bakın, daha ilk görüşten sevgilisini bulmuş?'' diye Sıla atıldı tabi hemen.Ama ben kesinlikle öyle bir şey olmadığını öne sürdüm.

Biz böyle konuşurken arkamızdan müdürün o kalın sesi ile sıkıcı konuşmalar silsilesinin baş gösterdiği anlaşıldı.Bu konuşmalar bittiğinde bile o çocuk bahçede belirmemişti.Biz de sınıfça sınıfımıza doğru yola koyulduk.Sınıfa biraz oyalanarak gittiğimiz için sınıf öğrencilerle dolmuştu çoktan. Sınıfı incelemeye başladığımızda her türden insanın olduğunu gördük; kısacık ve dev gibi boylular,şişkolar, sırıklar,çirkinler...Ama sınıfta bir tane bile mi güzel olmaz ya.Hani böyle düşman kesilebileceğin, dedikodusunu yapabileceğin biri! Sınıfa tekrardan göz gezdirdiğimde yine aynı sonuçla karşılaştım, tek bir güzel kız bile yoktu!

Biz de bunun üzerine yerimize geçtik ve öğretmeni beklemeye koyulduk. Öğretmen geldiğinde çok tarz giyindiğini düşünmüş olmalı ki Yaprak yine hiç tanışılmamış ve dik bakışları olan bu öğretmene cesur bir davranışla ilk iltifatını etmiş bulunuyordu:

-Vaaaaaav, öğretmenim ayakkabılarınız,eteğiniz,gömleğiniz,saç modeliniz kısaca her şeyiniz çok güzel,üstüne üstelik bu güzel parçaları o kadar güzel kombinlemişsiniz ki çok zor beğenen birisi olarak beni bile şaşırttınız.'' diyince herhalde benle birlikte herkes şimdi bu öğretmenin Yaprak'a bağırıp kızacağını düşünürken tam tersi oldu:

-Teşekkür ederim.'' diyerek gülümsemeye başladı.Kadın bol,grimsi siyaha kaçan bir tonda etek ile; siyah gömlek ve ayakkabı,aynı zamanda gömleğin üstüne gri bir ceket giymişti. Saçları da omuzlarına kadardı ama dalgalı ve açık kahverengi tonunda oldukları için çok hoş duruyordu.Uzun boylu bir kadındı.Evet ben de kombinini beğenmiştim ama siyahlar içine bürünmüştü, hani bir yerde pembe filan kullansaydı daha güzel olabilirdi.Ama yine de güzeldi.Sonra gülümseyerek kendini tanıtmaya başladı:

-Ben Suda Tar.Matematik öğretmeniyim.Aynı zamanda sizin sınıf öğretmeninizim.Bu ders tanışma dersi olacak, daha sonra size dağıtacağım ders programları ile sırayla derslerinize gideceksiniz.'' Dedi biraz durduktan sonra ders programlarını dağıtmaya başladı.Bu arada da konuşuyordu:

- Şimdi kendinizi bana ve arkadaşlarınıza tanıtmaya başlayacağız daha sonra da zil çalar herhalde.''Ders programlarını dağıtmayı bitirdiğinde herkes kendini tanıtmaya başladı, sıra ona geldiğinde değişik denebilecek kadar değişik sesiyle konuşmaya başladı.Ben de Çiçek,Sıla ve Yaprak'a çocuğu gösteriyordum:

-Ben Tuna Altın.Lanet olası altıncı sınıfı tekrardan okuyorum.'' Herkes neden diye sorunca o da cevap vermekten hiç utanmadı ve umursamaz bir tavırla devam etti:

-Sınıfta kaldığım için tekrardan okuyorum. Neyse, Annem İngiliz babam ise Türk.Bir kız kardeşim var.O da bu okulda,dördüncü sınıfta.Adı Nilüfer. Bir de basketbol oynuyorum.'' Dediğinde ben hala ona bakıp kafa yoruyordum.Kimdi ki acaba bu çocuk!Ben böyle düşünürken bizimkiler de bilmiyorum diyen gözlerle bana bakıyorlardı. Anlayacağınız kimseden umut yoktu , kimse hiçbir şey bilmiyordu...

Multimedia'da Yaprak var...

SIRTINDAN BIÇAKLAMAK (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin