-Armoni
Uykumu bölen kapı gürültü ile çalındı. "Hani saat 7 de geleceklerdi."
"Kanka saat 7 ne demek ki?" dedim esneyerek. "Hakkatten ha saat 7 ne demek?" Kapı tekrar çalındı. Kasai kalkıp kapıyı açtı Toby ve Troy gelmişlerdi, selam vererek karşıma oturdular. "Toby 'saat 7 ' ne demek?" "Bakan size söy- ah doğru. Saat 7 bi vakit bildirgesi-" eliyle duvardaki yuvarlak şeyi gösterdi."-Buradan saati anlaya biliyorsunuz bu küçük oklar 2 kere turlayınca bir gün bitmiş oluyor." " Peki neye göre ayarlanacak bu saattler." "Güneş'in batışına göre miş." "şu an mı gibi yani.." Kasai elleriyle camı gösteriyordu. Güneş kırmızı şekilde gözden kaybolmuş, yerini ay almaya başlamıştı. "Troy!" Toby ne kadar hayran olduğunu saklayamadan "Aynen kardeşim aynen"
Onlar bi süre ayı seyretti,bizde onlara katıldık. Ay, güneş gibi büyük ve parlak değildi ama gerçekten muazzamdı. Biz ayla özlemimizi gidermiş, beyler ise öylece inceliyorlardı.
Uzun sessizliği bölen kişi Kasai oldu.
"Eeee siz nasıl seçildiniz?"
"Biz gönüllü geldik?"
"Biz? Arkadaş mıydınız?
"Biz ikiziz asıl siz?"
"Neden bu kadar benzediğizi şimdi anladım. Aslında ben kurada çıktım ve Armoni de benimle geldi. Gönüllü olarak.." Bana bakıp gülümsedi bende aynı şekilde karşılık verdim.
"Bakanın verdiği çantaları getirin se bakalım." Yanlarında olsada hiç farketmediğim çantaları salladılar.Kasai kalkıp unuttuğum çantaları getirdi.Toby kendi çantasından çeşitli şeyler çıkarttı. Konsollar, yuvarlak ince cihazlar ve ilgimi çeken baklava şeklinde bi kutu..
Toby çantadan dörtgen bi konsol çıkartı. ''Bu bi çeşit radar, taş parçalarından aldığı sinyali bi haritada gösteriyor ve bizim ulaşmamız için konumunu alıyor.'' Baklava şeklindeki kutuyu gösterdim ''Bu nedir?'' ''Bunun içine taş parçalarını koyucaz ve onlar kendi kendine birleşecek.'' Elimi küçük butona götüdüm, dokunduğum an sanki bi suya boya batırmışım gibi dalgalanıp beyaza büründü, 'tıss'ses çıkarıp açıldı içi boştu. ''Şu anda sadece dördümüzün parmak izini tanıyor.Ona göre programlandı, ama istersek başkalarınında izlerini ekleyebiliriz'' Elinde yine dörtgen uzun ince bi şey çıkarttı.'' Bu bi çeşit kapı, büyüyor ve içinde belli bi süre gizlenmemizi sağlar'' Tam eline başka bişey ak-lmıştı ki, ''Peki zaman dolarsa? İçerde fazla kalırsak?'' Somurttu. '' İçeride kalabiliriz. Aynı şekilde kırılırsada içinde kalabiliriz. Bu yüzden bi kaç saatten fazla kalamayız içinde.'' Troy elindeki şeyi gösterdi. '' Bu bi çeşit pusula, istediğin yeri dikkatlice düşünüyorsun, o da sana onun hangi yönde olduğunu belirtir.'' Pusula bi kutu gibiydi, üzerinde sert ve kesik işlemeler vardı.
Kasai çantadan kurşuni bi rengi olan çubuk çıkarttı. ''Peki bu nedir?'' Bende kendi çubuğumu elime aldım. ''Bu-'' dedi Troy ve elindekini salladı. Salladığı anda bi anda uzadı ve olduğunun iki katı oldu.'' İstediğin kadar uzayabilir. Ve iki engel arasında durursa çok sağlam bi yol olur. Mütiş bi alet bu en sevdiklerimden..'' ''Harikaymış'' dedi Kasai, bana baktı ve bi 'varmısın' bakışı yolladı. Cevabım hazırdı. Elimdeki çubuğu havaya attım çok hızlı bi şekilde iki duvar arasında sabitlendi,önce koltuğun yaslanma kısmına sonrada çubuğun üstüne atladım, incecik çubuk üstünde dengemi sağlamayı başarınca elimi Kasai'ye uzattım hoplayıp yanıma geldi. -Beyler bize tuhaf tuhaf bakıp sırıtıyorlardı, anlamadılar cınım yağ- Çubuğun üstünde bi süre oyalandık, bi oraya bi buraya, dönüyorduk, çubuğun etrafında sallanıyorduk. -Beyler artık kahkaha atıyordu. '' Bunu nasıl yapıyorsunuz ya'' dedi Troy gülerek. ''Ne var canım bende yaparım onu?'' Toby alayla Troy'a baktı. ''O zaman buraya alalım sizi beyfendi'' Kasai ona meydan okurcasına bakıyordu. Toby hızla koltuğa hopladı.
Ayağını çubuğa uzattı, diğerinide uzatacaktı ama beceremedi. Kasai elini uzattı. Toby onu sıkıca tuttu,diğer ayağınıda attı çubuğa, düşecek gibi oldu, hopp! aman düşmedi. Kasai'ye tutunuyor kımıldayamıyordu.
''Evet ikiz çok kolaymış gerçekten çok güzel yaptın!'' Bi kahkaha koparttı. ''Sende gelsene Troy hadi hadi!'' Troy bana 'HAYIR OLMAz!''der gibi baktı. ''Hadi be olmaz birşey'' elimi ona uzattım, ayağa kalkıp koltuğa çıktı, elinden tutup dengesini sağlamaya çalıştım,yavaşça çubuğa çıktı, sürekli sallanıyordu, düşecek gibiydi. Kolumu sıkıca kavradı ''Eh ikiz senden daha iyiyim ha?'' ''Öylemi?!'' dedi Toby Kasai'yi bıraktı ve Troy'a döndü -biraz zaman aldı sonra tekrar tek eliyle Kasai'yi tuttu. Boştaki eliyle Troy'u çubuktan aşağıya itti 'ahh' 'minder' hızla çizdiğim mindere düştük, Troy beni tutan elini hala bırakmamıştı. 'ahh!' Bedenim minderle buluşunca ona baktım ''Nasıl? Bu minder buradamıydı yağ'' ''Gücüm-'' dedim ''Ben bi çizerim ben yaptım'' ortaya bi kahkaha bıraktım. ''Bi şey daha çizermisin?'' dedi Troy merakla başımı salladım''Ne istersen!'' Bi mindere daha ihtiyacımız olacak'' Tam o sırada ellerini Toby ve Kasai'ye uzattı. Beni sarmalalayan hava dalgasını hissettim, Elinden çıkan hava dalgasıyla onları vurdu, bi kere daha 'minder' yeni bi minder oluştu ve ikisi mindere düştü.
''Ben gök olaylarını kontrol ediyorum'' dedi ''Tanıştığıma memnun oldum'' Güldüm. Kasai ile Toby yakınca mindere düştüler olması gerektığinden yakındılar ki hemen ayrıldılar.
***
İkizler laf dalaşına devam ederken biz çubuktan sarkmış onları dinliyorduk. ''HEM SİZ NASI YAPTINIZ Kİ?!'' dedi Toby ''Toby biz bu konuda eğitim aldık, bi çeşit dersti işte abartmayın bu kadar''
Kasai yere atladı ve rafa gitti, diskleri kaştırmaya başladı ''Film izleyelim mi?'' rasgele bi tanesini taktı, artık didişmelerinden sıkılmıştık.
Filme başlayalı 15 dakika belki oldu belki olmadı, ben uyuklamaya beyler ve Kasai sürekli pufflamaya başladılar. ''Biz gitsek mi?'' dedi Troy. Tam kalmaya hazırlanıyorlardıki hızla ayağa kalkıp diskleri karıştırdım, kapağı kokutucu olan bi diski tarayıcıya yerleştirdim. ''Beyler Filmi değiştirdim hadi oturun'' Yok ya falan dediler ama dinlemedim. ''Hadi korku filmi ama korkarsanız değiştiririm'' ''Bizmi korkacağız siz kendi başınızın çaresine bakın kızlar''
***
Yaklaşık bi saattir film seyrediyorduk, beyler heykel gibi göz kıpmadan izlerken ben korktuğum için sürekli gözümü kapatmıştım, Kasai de benden farklı değildi. Beyler koltuğun altındaki minderlere oturmuşlardı, biz ise koltuğa yayılmıştık. Aklıma gelen fikirle Kasai'nin kolunu dürtükledim. Bana baktığında parmağımı dudağıma götürüp 'şiişstt' dedim. Elimle ona 'gel' işareti yaptım. Beylere hissettirmeden koltuktan zıplayıp odama gittik. Wakusei'den almış olduğum obsidyen boyayı çantamdan çıkardım, ''Şimdi yüzümüze bunu süreceğiz ve-'' sözüm yarıda kalmıştı.
''Erkeklerin ödlerini patlatacağız'' dedi sinsice..
Simsiyah boyayı yüzümüze sürüp sessizce koltuğumuza döndük. Filmde kadın kapıya doğru ilerledi ve tokmağı çevirdi. O sırada Kasai ellerinden ateşler çıkarttı. Beyler korkuyla arkalarına döndüler, çığlık atıyorlardı.
''RAAAAUUURURRRHHH!!'' bağırarak yanlarına atladık. Bi anda hava dalgası vücumdan geçti. Sımsıkı kapattığım gözlerimi açınca kendimi havada buldum. Yanımda Kasai, kafamı tavana çarpıyordum. ''TROYY! İNDİRR BİZZİ!!!'' Korkmuş ifade yüzlerinden silinmiş sırıtıyorlardı. ''HEEYYY!! İNDİR BİZZİ!''
💧💧💧💧💧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wakusei
FantasyMavinin her tonu ile süslenen gezegen Wakusei. Hiç bir canlının göremeyeceği,varlığını hissedemeyeceği gezegen.. Gezegen asırlar önce Sekai halkı tarafından keşvedilmiş ve dünyalıların işkencesinden kaçmıştır.. Güçleri sınırsızlığa ulaşan taş dünyad...