-Armoni
Sabahleyin beni selamlayan güneşle uyandım. Her gün uyumak fazla gelsede artık alıştım.
Yerimde doğrulup odama baktım. Pencerenin yanında kalan yatağım Wakusei dekinden daha yumuşaktı kesinlikle. 2 raflı kitaplığın yarısını evimden getirdiğim kitaplarla doldurmuştum. Özellikle evde bulduğum tüm tarih ve Wakusei kitaplarını yanıma almıştım burada işime yarayabilir diye..
Okumaya fırsat bulamamıştım. Okuyacağım diye aklıma not ettim.
Ama onların hepsini okumuştum ve bana yeni bilgiler gerekiyordu. Yeni.
Mutfağa gidip birşeyler hazırlamaya karar verdim.
Sofrayı kurdum ve Kasai'yi uyandırmaya gittim.
Battaniyesini kafasına çekmiş mavi uzun saçları her bir yana dağılmıştı.
Çok komik görünüyordu. Aptal şey..
Seviyorum bu kızı ya..
"Lan mavi kuş yuvası kalk kahvaltı hazır!."
Homurdanarak arkasını döndüğünde sırtını dürtmeye başladım.
"Tanrım sen bana sabır veer!. Niye uyandırıyorsun daha uyucam ben!."
Tamamen yorganı kafasına çekmişti.
"Kasai"
"Nee"
"Krep yaptım"
Birden yataktan fırlayıp bana sarıldı.
"SEN HARIKASIN BEE!!" dedi ve mutfağa koşmaya başladı.
Gülerek peşinden gittim ve Kasai'nin çoktan başladığı sofraya oturdum."Bu gün tekrar kütüphaneye gitmeliyiz."
Kasai gözlerini pörtletip bana baktı ve öksürmeye başladı. Sırtına vurdum.
"Kızım sakin" suyu kafasına dikti.
"Biz niye gidiyoruz ki ben tek giderdim"
"Tabi tek git de kurgu romanları al gel dime."
"Ama-"
"Sen kütüphaneleri sevmessin ki, nerden geldi bu kitap sevgisi??"
"Ttamam ya gideriz."
Ağızıma son lokmami da atıp kalktım.
"Sende giyin hadi geç kalmayalım."
Salondaki koltuğa kendimi atıp Kasai'yi beklemeye başladım.Genişce esnerken kolumu koltuğa çarpmış bulundum.
AH!
Canım çok yandı. Alt tarafı koltuğa vurdum ya. Tulumun kol kısmını kıvırarak koluma baktım, adamlarla karşı karşıya geldiğimiz günden kalan yanıklardı. Vurunca kızarıklık artmıştı,canımı yakıyordu.
Umursamamaya çalışarak, hazırlanıp gelen Kasai'yide alarak evden çıktım.
Çantamı da sırtıma taktım.
Ne olur ne olmaz dimi?Kütüphaneye doğru yürümeye basladık. Nedensiz sessizlik Kasai'nim sesi ile bozuldu.
"Armoni, Deniz çok acayip bir kız değil mi? Onu tek hareketle öldürebileceğimizin gayet farkında ama o korkmayı bırak bizimle dost oldu."
Evet, Deniz mevzusu beni de düşündürüyordu, bizimle devam ederse başına birşey gelmesi çok olasıydı ama bizim de ona ihtiyacımız vardı. Burada kimse bizi bu kadar kabul etmezdi.
"Haklısın ama bu onun bileceği şey. Ama burası hakkında çok az şey biliyoruz. Onu dünya rehberimiz gibi düşün."
"Öyle de işte ne bileyim."
Tuhaf bi sessizlik oldu.
"Toby ve Troy iyi çocuklar dime?" dedi Kasai sessizliği bozarak.
"Evet. Ama Kasai unutma bir an önce taşları toplayıp buradan gideceğiz. Yani bu da onlara da çok bağlanmamamız gerektiği anlamına geliyor."
"Bayan Çokbilmiş ya. Bu da ne şimdi. Biraz rahat olsana. Onlar da Wakusei den unuttun mu yoksa? Hem gayet de eğlenceli çocuklar. Hem de yakışıklılar." dedi Kasai kıkırdamasını tutamadan.
"Ha bi de aşık ol da parlak çocuklara. Bide senle uğraşayım." dedim alayla. İyice saçmalamıştı.
"Yok canım benim gözüm Yaman da" dedi Kasai. Bi saniye Yaman mı?
Kasai'ye 'ne oluyor lan?' bakışı attımm.Yutkundu ve "Yok birşey yaa.." inanmasamda kütüphaneye geldiğimiz için fazla üstelemedim. İçeri girdiğimizde oradaki kalabalığı aşarak görevlinin yanina gittik. Kasai bi adım arkamdan geliyordu."Uzay bilimleri ve mitolojiler bölümü nerede acaba?" diye sordum genç çocuğa. Çocuk benden önce arkamdaki Kasai'ye baktı.
Sonra bakışlarını bana çevirip elime kütüphane haritasını verdi.
"Saol" deyip aradığım yere doğru gitmeye başladım. Kasai'nin arkamda olmadığını farkedince,arkama baktım. Görevli çocukla konuşuyordu.
"Kasai!"
Bana döndü ve gelmeye başladı.
Kafamı haritadan kaldırmadan geldiğimiz bölümde Kasai raflara bakmaya başladı."Ben buraya yüz kere baktım diyorum tekrar bakmaya gerek yok."
"Off Kasai" dedim. Kasai kitaplara bakmaya başlayınca bi küçük delirdim.
"Kuzum n'apıyorsun?!"
"Kitap arıyorum"
Gözlerimi devirdim.
"Ciddi misin ya? Kuzum insanların okuduğu bölümlerde Wakusei kitabı ne arar??"
"Hakketten ha? Eee niye buraya geldik ki o zaman??"
Başımı sallayıp kitaplığın başına gittim.
Ellerimi kitapların üzerinde gezdirirkende gücümün elimden serbest kalmasına izin verdim. Beyaz bi ışıltı serbest kaldı be kitaplar değişmeye başladı.
"Way be! Bu benim niye aklıma gelmedi ki??"
"Aklının olup olmadığı tartışılır" dedim kıkırdayarak. Kasai offlarken ben kitaplara bakmaya başladım.İleri Dünya Teknolojisi. Bak bu iş görür.
Kitapları kucağıma toplamaya başladım. Bir iki kitap aldıktan sonra ilerde çok eski ciltli bir kitap gördüm. Tamam buradaki kitapların hiçbiri yeni değildi ama bu kitabın derisi üzerinde fosillenmişti sanki.
Yavaşça kitabı aldım. Sanki dokunduğumda parçalanacakmış gibiydi.Henka.
Bu bir kitap adı mıydı yoksa sahibinin ismi mi anlayamadım. Ama içimden bir ses onu almamı söylüyordu. O kitabı da alıp Kasai'ye baktım. Elinde iki kitapla bana bakıyordu.
"Sanırım herşeyi aldım Armoni. Hadi gidelim."
Başımı sallayıp kitap görevlisine doğru ilerledik. Ve kitapları masasına bıraktık. Çocuk;
"Bir kitabı iade etmeden başka kitap alamassınız." dedi.Kasai telaşla çantasını karıştırıp kurgu kitabı çocuğa uzattı. Kasai kitabı çocuğa verirken elleri temas ettiğinde Kasai'nin hafifçe titrediğini hissettim.Çocuk kitabı alıp yerine iade fişine bi şeyler karalayıp Kasai'ye verdi.
Benim kitaplarımı da alıp damgaladı. Ve bir poşete koyup geri verdi.
Kitapları alıp çıkarken Kasai'nin gizli gizli kağıda baktığını gördüm. Bu çocukta birşeyler vardı. Kasai söylemezdi ama ben söyletirdim.
"Kanka be şu kasadaki çocuk baya yakışıklıydı dimi?"
Ben konuşmaya başladıktan itibaren kızarmaya başlayan bir Kasai vardı karşımda."Y-yyoo n-ne alakası var."
Kıpkırmızıydı😂"Öyle olsun bakalım"
Konuşmasın bakalım, ben anlayacağımı anladım zaten.
Uzun bir sessizliğin ardından eve geldik. Odalarımıza çekildik. Aldığım kitapları yatağa yığıp rasgele birinden okumaya başladım.
Bi süre sonra Kasai'nin odasından sesler gelmeye başlayınca onun odasına gittim. Kapıyı açınca kıyafetlerin arasında boğulduğunu gördüm.
Beni görünce elindeki elbiseleri havaya kaldırdı."Bumu? Yoksa bumu?"
Biri masmavi mini diğeri dizde Wakusei'ye özel bir çiçek olan Hiru hikari çiçeğinin desenleri vardı. Benim aksime Kasai daha kısa ve inceydi, yanında da birçok kıyafet getirmişti.
"Kesinlikle çicekli olan!" dedim.
Mutlulukla ellerini çırptı ve giydi. Ve hemen makyaja oturdu.
"Ben davetli değilim galiba??" dedim.
Birden donakaldı.
"Saçlarını ör bence sana çok yakışır" dedim. Onu sıkmak istemiyordum. Mırıldanarak onayladı ve işi bitince ayağa kalkıp etrafında döndü. Yüzü kıpkırmızıydı ama allıktan olduğunu sanmıyorum.
"Göz kamaştırıcısın kuzum"
Sırıttı.
"Eee kuzum nereye böyle?"
"Gezmeye anne!"
"Tamam tamam sorgu yok" dedim ellerimi havaya kaldırıken.
O kapıya yönelirken bende odama gidip kitaplarıma gömüldüm. Kapını açılma sesini duyunca "KENDİNE DİKKAT ET" diye bağırdım.
'Tamam' dedi Kasai sonrada derin bir nefes vererek kapıyı kapattı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wakusei
FantasiaMavinin her tonu ile süslenen gezegen Wakusei. Hiç bir canlının göremeyeceği,varlığını hissedemeyeceği gezegen.. Gezegen asırlar önce Sekai halkı tarafından keşvedilmiş ve dünyalıların işkencesinden kaçmıştır.. Güçleri sınırsızlığa ulaşan taş dünyad...