8.Bölüm-

36 7 1
                                        

-Armoni
(...)
"Kasai çabuk ikizlere haber verelim sinyal var hadi çabuk!" Elimdeki cihazı Kasai'ye gösterdim ve hızla yerimizden kalkıp dışarı fırladık. Hızla okuldan dışarı kendimizi attık.
"Kasai! İkizler nerde demiştin?!"
"İşleri varmış kanka dedim ya."
"Hay ben onların işine!"
Telefonumu çıkartıp rehberi gözledim zaten 3 tane numara kayıtlıydı. Aradım.
"Alo! Alo! Neredesiniz siz?! Toby cihazdan sinyal alıyorum çabuk gelin, yetişmemiz lazım!"
"Ama Armoni işimiz-"
"Ya başlatma işinden hadi Toby! Konum attım ormana gelin!"
Telefonu yüzüne kapatmıştım, ne işmiş be çıldıracağım!
Bi süre koştuk sonra sarı bi araba gördüm, durdurup içine bindik. "Abi bizi bu adrese götürmen lazım! Acil!"
Şöför kafasını salladı ve hızla yola koyulduk.

"Armoni sence arkadaki araç bizi mi takip ediyor?"
Yarım saattir arkamızda olan araca baktım.
"Orman herkese açık değilmi, oraya gidiyordur. Biz çok içlerine giricez ormanın" Bi yandan da elimdeki radara bakıyordum. Ormanın çok içlerinden geliyordu sinyal. Oraya varmamız uzun sürebilirdi.
"Alo! Toby geldiniz mi? - Tamamdır birazdan oradayız. - Tamam-  Tamam"
"Neredelermiş Kasai?"
"Ormanın girişinde."
Toby'nin verdiği paralardan şoföre verip arabadan indik. Troy'u gördüğümde onlara koştuk ve elimdeki cihazı gösterdim.
***
3 saat olmuştu ve biz hala yürüyorduk. "Armoni, doğru yolda olduğumuzdan emin misin?"
"Hessaplamalarıma göre tam önünde olmalı." Toby bi süre büyüyle toprağı kazdı. Hiç bir şey bulamamıştık.
"Sinyal buradan geliyor. Armoni'de suç yok" Toby son son kazdı toprağı. Hiç birşey yoktu. Zamanımızı boşa harcıyorduk yok yere. Bi hışırtı duyduğum. Tavşan. Tavşandır. Bir daha. "Kasai. Biri bizi izliyor."
"Kanka burada çok hayvan var"
"Eminim Kasai izleniyoruz."

-Deniz..
(...)
Gözlerimi dikmiş bakıyorum. Kızıl çocuklardan biri hiç dokunmadan toprağı kazıyordu.
Deliriyormuyum.
Evet.
Delirdim.
Şu an boş bi arazideyim.
Yada rüyada.
Evet evet rüyadayım.
Kendimi tokatladım.
Acıdı.
En sonunda pes etmişlerdi. Birşey aradıklarından emindim. Ama bulamamışlardı.
Birkaç kişi daha geldi. Simsiyah tulumlu 3 kişi. Sessizce yaklaştılar. Bi saniye! Neden yerlerini belli etmiyorlar. Siyahlı adamlardan birinin elinden tuhaf parlak ipler çıktı, ipler havada uçuşuyorlardı, bir ağacın arkasına saklandı. Diğer ikisi gizlice yaklaştılar dörtlüye, beyaz saçlı olan diğerine birşeyler fısıldadı. Tedirgin gözüküyordu.Siyahlı adamlardan biri hızla ellerini önde birleştirdi, ellerinden mavi bi ışık hüzmesi fırladı. Hemen ağacın arkasına saklandım.
Lanet olsun! Bunlar burada beni öldürür. Gözlerimi sımsıkı kapasamda, patlayan ışıklar gözüme geliyordu. Gürültü kesildi. Yerine çığlıklar geldi. Biri öldü. Kesin biri öldü. Çığlıklar kesilmedi, küfürlerle dönüştü. Korkuyordum. Arkama baktığımda erkeklerin bedenleri yerde yatıyordu. Kızlar ise ipler tarafından havada tutuluyordu. Sürekli çırpınıyorlardı,onları havada tutan adam yanındakilere bağırıyorlardı. "Gidin buradan ben bunları hallederim. Koşun, arazi dışında ışınlanın."
İki adam koşarak uzaklaştı. Kızlar acı çekiyorlardı, kıyafetleri alev alıyordu. Onları orada bırakamam, acı çekiyorlar, ama ya onlar kötüyse.. Yardım etmeliyim.
Elime bulabildiğim en kalın odunu aldım. Sessizce ilerledim. Adamın arkasına geçtim. Kızlar beni farketmişti, gözleriyle git dermiş gibi bakıyordu. Adama iyice yaklaştım.
Bütün gücümü toplayıp odunu adamın boynuna geçirdim. Adam yere yığılırken kızlarda yere yere düştü, beyaz olanın kollarında izler vardı.
"Hey! Sende kimsin?"
"KASAİ ADAMLAR! ÇABUK! SENDE!"
Beni de kolumdan çektiği gibi yanlarındaydım. Birden ışıkla etrafımızı yuvarlak bi bariyer kapladı. Nasıl??
Kızlar nefes nefese yanda yatan kızıl çocuklara bakıyorlardı. "İyileşecek" dedi mavi saçlı olan, yorulmuştu, yüzünden belliydi. Nefesler yavaşlamıştı. "Armoni saçların-" Beline kadar olan beyaz saçları omzunun biraz altına kadar yanmıştı simsiyahtı.
Omuz silkti. "Kasai, ben bırak-"
"Olmaz Armoni" "Bu daha ilk görevdi,ilk parçaydı. Baksana halimize, beceremiyorum." Öylece onlara bakıyordum, ne gorevinden bahsediyorlardı bilmiyorum, ama  bitmiş gibilerdi. "Teşekkürler, hayatımızı kurtardın" dedi bana dönüp, minnettar bi ifadesi yoktu, gözlerimin içine bakıyordu.
Ne diyebilirdim ki. Başımı salladım. Bi süre sessiz kaldık.
"Siz ne yapıyordunuz? O adamlar kimdi?" Dayanamadım. Tek nefeste sordum.
"Biz şey'iz şey.. Sihirbaz!"
"Lütfen bunun sihirbazlık olduğuna inanmamı beklemeyin.. Göz yanılması olamayacak kadar canınız yandı!."
"Ama-.."
"Bunları anlayacak kadar bilim kurgu okudum. Bu sihirbazlık falan değil! Bana bir şeyler açıklamak zorundasınız."
Mavili kız sorar gibi baktı beyaz saçlı olana, "Herşeyi gördü bilsede olur" hafifçe öksürdü.
"Sizin tabirinizle büyücü, hepimiz öyleyiz."
Ah! Kesin hayal görüyorum.
Bunlar büyücüyse?
"Özel güçleriniz mi var?" Kafalarını salladılar.
"Peki kesin rüyadayım"
"Rüya değil"
Yüzlerine buruk bi tebessüm yüklenmişti. Mavi saçlı olan elini kaldırdı, elinden muazzam bi ateş çıktı, parlaktı ve güçlüydü, hissediyordum..
"Bu- Bu- Muhteşem..." gözlerimi ateşten alamıyordum. Ateşi eline hapsedip bana uzattı. "Ben Kasai. Ve gördüğün gibi ateş kontrolcüsüyüm." "Peki saçların neden mavi daha çok su gibi. Değilmi?" güldü. "Ailem Safirdi, çoğu su yada buz. Ama benim ateşim beni onlardan ayırıyor." Başımı salladım. "Armoni. Ben çizerim." İç geçirdi. "Troy ve Toby." eliyle yerde yatan iki oğlanı gösterdi."Toby orman büyücüsü, Troy ise gök büyücü, kardeşler."
"Onlara noldu?" Kızlar birbirlerine baktı. "Lanet isabet etti. Ama hangisi olduğunu bilmiyoruz. Baygınlar birazdan kendilerine gelirler." Başımı salladım. "Ben de Deniz. Sanırım tek özel gücüm robot teknolojisi. Okuduğum bölümle alakası olsa gerek." dedim gülerek, kızlarda bana katıldı.
"Takip edildiğimizi biliyordum. Arkadaki arabada onlar vardı."
"Sizi takip eden bendim. Öyle çıkınca merak ettim." Kızarmıştım.
"Niye böyle bir şey yaptın Deniz?" "Bilmiyorum ki."

Etrafıma bakındığımda üzerimizdeki tabaka şeffaflaşmış, havanın kararmak üzere olduğunu görebiliyorum. "Deniz, etrafta adamlar var bu gece burada durmamız gerekiyor. Seni de tutmak zorundayız. Çıkarsan tehlikeye girersin. Ailene haber ver, merak etmesinler."
"Sorun yok-" dedim "Benim ailem ben çocukken ölmüşler. Sorun yok yani." Gerçekten nasıl oldu anlamadım ama onların yanında güvendeydim,yada öyle hissediyorum."Peki neden buradasınız. Sizin yaşadığınız bi yer yok mu?" "Wakusei'de yaşıyoruz ama uzun hikaye" O sırada adamlar etrafta dolanmaya başladılar cok yakınımızdan geçtiler. Yakalanacağız. "Deniz görünmez kalkanın içindeyiz. Bizi göremezler öyle bakma."
Ah nasıl baktıysam tabi..
Oğlanlar ayılmaya başlamışlardı. Kızlarda onlarla ilgilenmeye başladılar..

WakuseiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin