six

1.5K 187 36
                                    

-

Telefonumdan yükselen zil sesi korkuyla sıçrayarak uyanmamı sağladı. Kumanda elimden düşmüş, halının köşesinde duruyordu. İzlediğim film bitmiş, yerine bir dizi başlamıştı. Saate baktım, 12'yi geçiyordu. Koltukta uyuyakalmıştım. Kumandaya uzanıp televizyonu kapattığım sırada telefonumun sesi kesildi ve birkaç saniye sonra tekrardan çalmaya başladı. Homurdanarak sehpaya uzandım ve telefonumu kavradım, karanlıkta parlayan beyaz ekran kör ediciydi.

Arayan numara kayıtlı değildi. Saat oldukça geç olmuştu ve aramanın acil olmasını ummaktan başka çarem yoktu, uyandırılmaktan hiç hoşlanmazdım.

"Alo?" dedim aramayı onayladıktan sonra. Sırtımı koltuğa yaslayarak doğruldum ve iç çektim. Koltuğum rahat olsa da uyumak için yeterince rahat değildi, sırtım tutulmuştu.

Karşı taraftan titrek, kısık bir ses yükseldi. "D-doktor Callahan?"

Sesin sahibini tanıdığımda üstümdeki uyku uyuşukluğu yerini endişeye bıraktı. "Gabrielle? İyi misin?"

"Ben..." dedikten sonra bir ses oldu, arka planda adım sesleri duydum. Ardından bir kapı kapandı ve Gabrielle tekrar konuşmaya başladı. "Hayır. İyi değilim."

"Ne oldu?" dedim endişeyle. Büyük bir sorun vardı, buna emindim.

"Bilmiyorum. Yani, annem... Ben..." hattın ucundan bile nefesinin kesildiğini duydum, ardından ses bir anda uzaklaştı.

"Gabrielle? Orada mısın?" aniden yükselen ses ile telefonu kulağımdan uzaklaştırdım, Gabrielle muhtemelen telefonu yere düşürmüştü. Ardından bağırışmaları duydum.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" bir kadın bağırıyordu. Bayan Seaver olduğunu fark ettim. Kate. Annesi.

"Hiçbir şey!" Gabrielle karşılık verdiğinde homurdanmaları duydum.

"O kıza ne kadar para verdiğimi biliyor musun sen? Sürtük, saatliğine 300 dolar aldı ve senin sayende kaçıp gitti! Bunları senin iyiliğin için yaptığımı fark etmiyor musun?" diye bağırdı Kate yeniden.

"Benim iyiliğim için mi bir fahişe kiraladın, anne?" diye bağırdı Gabrielle, sesi çatlamıştı. Konuşmaları dinliyor oluşum suçlu hissettirdi ama ne yapacağımı bilmiyordum. Ses çıkarırsam Kate bunu fark edip telefonu kapatırdı.

"Erkek olduğunu fark etmeni istiyorum, Gabriel!" diye bağırdı Kate. "Ve bunu seksten başka hiçbir yolla fark etmeyeceğini biliyorum! Çünkü sizin beyniniz kafanızda değil, kasıklarınızda!"

Kate, bir fahişe kiralamıştı. Gabrielle "bir erkek olduğunu" fark etsin diye.

"Ben bir erkek değilim ve sırf sen istediğin için birileriyle sevişmeyeceğim! Sen delirdin mi? Korkunç bir anne-" Gabrielle'in sözünü bölen şey, kulağımda çınlayan çarpma sesiydi. Tenin tene çarpmasıyla oluşan korkunç patlama.

Kate, Gabrielle'e tokat atmıştı.

"Sen, hayatımda gördüğüm en nankör, bencil insansın. Sana yeterli gelmiyor muyum? Peki, şaşırtıcı bir gerçek duymak ister misin? Sen hiç kimse için yeterli değilsin, Gabriel. Kız gibi davranmakta ısrar eden yumuşak bir çocuğun tekisin ve asla yeterli olmayacaksın. Asla." Kate konuştuğunda nefesimi tuttum. Gabrielle cevap vermedi. Sert adım seslerinden sonra tekrar bir çarpma sesi yükseldi, kapı kapanmıştı.

Ardından kulaklarımı Gabrielle'in hıçkırıkları doldurdu.

"Gabrielle. Gabrielle!" dedim telefona doğru, çaresizce sesimi fark etmesini beklerken. Telefondan gelen sürtünme sesleri fark edildiğimi anlamamı sağladı, Gabrielle telefonu eline almıştı.

"Özür dilerim." diye fısıldadı. Sesi çatlaktı ve hâlâ hıçkırıyordu.

"Hayır-" konuşmaya çalıştım ama duyduğum tek şey derin dıt sesleri oldu. Gabrielle telefonu yüzüme kapatmıştı.

-

"the pressure's getting to me, it's time to throw in the towel."
|
"baskı bana ulaşıyor, pes etme vakti geldi."
|
-fall out boy, sunshine riptide

bu aralar yazmaya da bölüm atmaya da pek vakit bulamıyorum, kusura bakmayın...

sunshine riptide |gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin