Balo

168 16 10
                                    

İlk önce belirtmeyi unutmamalıyım ki, bölüm çoğunluka Öykü'nün eseri. Kendisi Allysia karakterini ortaya çıkaran kişi oluyor, bu yüzden bile sevilebilir. Buradan da teşekkürler Öykü! :*

-Allysia-

Üzerimdeki aptal balo elbisesiyle evlerinin önünde dikilirken kendime küfrettim.  Ne kadar çabuk ellerimin arasından kayıp gittin dostum. Eğer cesaretin yetmezse Emily ile aranızı yapacağıma söz vermiştim. Çünkü onunla dans etmek istiyordun. Beni bir bebek gibi sızlanırken dinlemenin karşılığında yaptığımı sanmıştım. Oysa sadece seni seviyormuşum. Kardeşimi seviyormuşum. Senin adına Emily'e bir bilek korsajı yaptırdım ama merak etme sevgilini çaldığım falan yok. Nedenini çok iyi biliyorsun. Gidip kapıyı çaldım. Ama her zamanki korkusuz bakışlarımla etrafı izleyemedim. Sam onların arkasını her daim görüyordu. Yere bakıp onun gelmesini bekledim. Artık evde ondan başkası kalmıyordu zaten. Sonra parlak fiyakalı ayakkabıları görüş alanıma girdi. Jilet gibi ütülü takımı ve bozuk bağlanmış papyonu. Sinirle sigarasına tutunuyordu, son birkaç nefese. Ona yük olmaktan nefret ediyordum çünkü o benden nefret ediyordu. O kadar saçmaydı ki kalbim sıkışıyordu. "Rahatsız etmek istemedim ama beni de götürebileceğini söylemiştin." diye mırıldandım. Karşı karşıyayken ikimizde okuldaki popüler çocuklar değildik. Çünkü biz oynadığımız karakterler değildik, ne kadar rollerimiz üzerimize yapışmış olsa da. Kaşları çatılıp alnındaki v şeklinde kırışıklığı ortaya çıkardı. Sonra yüzü umursamaz bir ifadeye büründü. "Tabi. Her neyse." Kapıdan çekilip içeri döndü. Yine de bir saniyeliğine bana bakması baş döndürücüydü. Üzerimde sahip olduğum en kapalı elbise ileyken bana bakmıştı! İç çekerek saatlerimi geçirmeye alışık olduğum koltuğa ilerledim.

Zümrüt yeşili elbisemi dizlerime kadar çekip koltuğa yerleştim ve açık bırakılmış oyunu kapadım. Elliot'ın rekoru hala duruyordu. Sam'in yas tutuşunu her yerden tanıyabilirdim. O kadar uzun süredir birbirimize kuyrukluk etmiştik ki... Göğsümde oluşan baskıyı gidermek için çantamdan bir sigara çıkardım. Lanet olsun! Çanta değiştirirken çakmağımı unutmuştum. Titreyen dudaklarımın arasındaki sigarayı ocakta yakmaya çalışırken buldum kendimi. Saçım yanmasın diye tutup defalarca denedim. Sonunda yaktığımda hala bağlanamamış papyonu ile Sam bana bakıyordu. Dudaklarım ister istemez yukarı doğru kıvrıldı ve uzanıp onun için bağlamak istedim. İlk dumanı ciğerlerime çekerken flörtöz tavrımı geri kazanmıştım. "Çirkin görünüyorsun, Callington. Hala sana nasıl asılıyorlar anlamıyorum." Ona doğru bir adım attım, sigarayı dudaklarımdan kaptığı gibi kendininkilere koydu. "Ne o,  beni baştan çıkarmak için eski yöntemlere mi başvuruyorsun Ally?" Sesi neredeyse kalbimi kıracak kadar alaycıydı. Yine de gözümü rahatsız eden papyonunu sessizce bağladım. Sigarayı işaret ve başparmağımın arasına sıkıştırarak geri aldım ve yanından geçerken hafifçe kıkırdadım. Tiki kızlar gibi konuşup " Sonsuza dek Sally!" diye bağırdım. Sinir olmuştu ama güldü. Çok güzel gülüyordu. Özellikle de onca karanlığın arasından... Zorlukla yutkundum. Elliot'un bizi böyle görüp dalga geçmesini bekledik ama olmadı. Birbirimizin yaralı gözlerine baktık öylece.

Çalan kapı ile gözlerini ilk kaçıran ben oldum. Koşup kapıyı açtı.  İşte oradalardı. Hazel ve Emily. Salondaki çantamı alıp Emily'nin yanına ilerledim ve korsaj kutusunu ona uzattım. "Bu Elly'den sana." Lila elbisesinde harika duruyordu, doğru çiçekleri seçtiğim için sevindim. Titreyen elleri ile buketi bileğine yerleştirdi ve bana bakıp gülümsedi. Sessizce birbirimize teşekkür ettik. Kolumu onun omzuna dladım. Emily takımımın bir parçasaydı ama şimdi daha değerliydi.

-Sam-

Havanın kararmasına yakın arabayı boş bulabildiğim bir yere parkettim. Millet adeta akın etmişti. Biraz daha dikkatli baktığımda alt sınıflardan birkaç kişinin de burada olduğunu gördüm.

''Pekala kızlar!'' Hep beraber içeri girdiğimizde onları kısa bir süreliğine durdurdum. ''Elly'i anma planımız şu andan itibaren başlamış bulunmakta. Ne kadar az içerseniz amacımıza o kadar çabuk ulaşırız. Anlaştık mı?'' Kafamı Ally'e çevirdiğimde gözlerini kısarak bana baktığını gördüm. Söylediklerim hedefe ulaşmıştı. Bunun sevinciyle sırıtarak önden yürüdüm. 

''Aptal. Böyle bir günde içip kafayı bulacağımı mı düşünüyorsun gerçekten?'' dedi Ally bana yetişirken. Bana aptal olduğumu söylüyordu ama ayağındaki yüksek topuklularla koşmaya çalışıyordu. Hah. Şimdi hangimiz aptalız, Ally?

''Düşünmüyorum.'' dedim kafamı yana yatırarak. ''Oldukça tecrübe sahibiyim. Sonuçta partilerden sonra eve kendiliğinden gitmiyordun, ha?''

Gözlerini devirip tısladı. ''Beni deli ediyorsun.'' 

Cevap vermeden yalnızca güldüm. Çoktan içeri girmiştik.

''Evet arkadaşlar!''  Slow dans müziği bitince kendimi hızlıca sahneye attım.  Birkaç kişinin haricinde bugünü Elliot'a adadığımızı kimse bilmiyordu, o yüzden çoğunluk merakla ne yaptığımı izliyordu. Genzimi temizleyerek kendimi dikleştirdim. Show başlıyordu, fakat benim henüz bir konuşma hazırladığım söylenemezdi.

''Bugünün sizler için önemini biliyorum. Son gününüz, üniversite hayalleriniz falan. Havalı olmayan her ne varsa işte.'' dedim homurtular eşliğinde. Ne? Gayet güzel gidiyor.

''Ama bugün benim için daha farklı. Hatta bugün bizim için daha farklı.'' Elimle sırasıyla Ally, Emily ve Hazel'I gösterdim. ''Şimdi hepinizin huzurunda, bu baloyu Elliot'a adamayı istiyorum. Tüm lise hayatı boyunca bu balonun hayalini kuran fakat gerçekleştiremeden aramızdan ayrılan eski bir dosta.''

Sonra herkesin yüzüne baktım. Şaşırdıkları belliydi ama genelde onaylayıcı sesler yükselmişti. Bunun sevinciyle devam ettim. ''Bugün sadece eğlenmek var arkadaşlar. Çılgın gibi dans etmek, tanımadığınız bir insanı sanki hep tanıyormuş gibi yapmak. Bugün yalnızca birliktelik var. Slow dans etmek isteyen sevgililer için üzgünüm, fakat geceyi zaten birbirinizin evinde-''

''Sam!'' Ally'nin sesi salonda yankılanırken iç çektim. ''Demek istediğim...Hepinize iyi eğlenceler dostlarım!''

Ve sonra herşey Elliot'ın istediği gibi oldu. Çılgın gibi  dans ettik. O olmadan ama bir bakıma onunla. 

Herkes birbiriyle yakındı.

Ve yine onun istediği gibi, gerçekten de bir kereliğine de olsa tüm ilgi onun içindi. Onun, ve yaşamak istediklerinin.

Gecenin sonunda ateşin etrafında oturup onlara Elliot'ı anlattım. Gecenin yıldızı olmayı ne kadar istediğini, hayallerini, aşkını... Onlara Emily'e olan saf aşkını anlattım, defterini, onun hakkında bildiği şeyleri, uzun yıllar pes etmeyişini.

Artık herkes onu biliyordu.

Tanıyordu.

En önemlisi hayalini gerçekleştirmişti.

Ateşe son bir odun daha atıp geri çekildim. En geniş gülümsemem yüzüme yerleşmişiti bile. ''Elly,'' dedim gözlerimi yıldızlara çevirirken. Bir tanesi, hepsinden daha fazla parlıyordu sanki. ''Bu gecenin yıldızı kesinlikle sensin, eski dostum.''

BENDEN SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin