Final. / Son Söz.

172 17 8
                                    

-Sam-

Bundan birkaç ay öncesinden bahsetmek istiyorum.

Pek fazla bir şey yoktu, hayır. Normal bir hayattan söz edeceğim. Çünkü asla, normalin üstünde bir şeyler yaşamadık. Hepimiz bunun farkındaydık, Elliot da buna dahil.

Fakat biliyorum ki o her zaman bundan daha fazlasını istemişti, normalliği aşmak, tanınmak ve bu sayede istediği sevgiye ulaşmak...Bunun onun hayali olduğunu her zaman biliyordum. Ama ne yazık ki, bunu gerçekleştirecek doğru kişi ben değildim. Elliot'ın ta kendisiydi. Çünkü bu hayattan öğrendiğim gerçek bir şey varsa, o da insanların kendi yaşam öykülerini kendi yazdıklarıydı. 

Konuya dönersek, bundan birkaç ay önce Elliot ve ben iki sıradan arkadaştık. Dışarıdaki insanlara göre. Ama bilirsiniz, içine girmediğiniz bir arkadaşlık size her zaman sıradan gelir. Dışarıdan baktığınızda sade bir arkadaşlık olduğunu görürsünüz, ama sizi aralarına aldıklarında onların arasındaki bağ sizi de etkiler. Bağlar, her zaman güçlüdür. Özellikle arkadaşlar için.

Bizde dışarıdaki insanlara göre sıradandık. Çünkü hiçbir zaman bir ''arkadaş grubu'' olmamıştık. İki kişiydik, yalnızca biz vardık ve ben bundan asla pişman olmadım. Çünkü onun bütün vaktini yalnızca benimle geçirmiş olması, şu anki özlemimi bastıran tek şey oldu. Onu birileriyle paylaşmış olsaydım, şu an onunla birlikte geçiremediğimiz zamanları da bir özlemle anacak olacaktım, ki bu, birini özlemle anıyor olan biri için dayanılmaz bir şeydir. 

Fakat şimdi, onu tüm dünyayla paylaşıyorum. Sevgili arkadaşım hep tanınmak isterdi, onu tüm dünyaya tanıtıyorum. Bunu yaşarken yapmış olmayı dilerdim, ama onun bir yerden izlediği düşüncesi bu kadar baskınken bunun bir önemi yok, aksine daha da güçlü hissettiriyor beni.

Elliot bu defterin muhtemelen sadece sevdiği kızda, Emily'de kalmasını isterdi. Bende öyle istiyordum aslına bakılırsa, fakat beni baskı altına sokan ve bu defteri onun için kitap haline getirmek isteyen üç kız, beni kararımdan vazgeçirdi. Emily, Ally ve Hazel. Hepsi Elliot öldüğünden beri benimleler.

Benimle, ve onunla. Bizi hiç terk etmediler. Ve bu yüzden onlarında en az benim kadar Elly'i sevdiklerini söyleyebilirim. Kesinlikle benim kadar, ama asla fazla değil. Eh, ben yükseklerde bir adamımdır.

Son sözü yazmak ve bana ayrılan bu sayfayı daha da işgal etmemek istiyorum. Bu defter, sizin elinizde şekillenmiş hali olarak bu kitap, değerli. Evinizdeki bir yazarın hayal gücü sonucu ortaya çıkan herhangi bir kitap değil. Gerçek aşk, bu kitabın içerisinde. Arada bir Hazel Jackson'a olan duygularımın aşk olup olmadığını anlamak için bu kitaba bakıyorum. Eğer benim gibi biriyseniz, yani karmaşık duyguları olan ve belli edemeyen bir insan, o halde bu kitaba bakın. Gerçek aşkı bulup bulmadığınızı o an anlarsınız.

Ben yeni anlıyorum.

Ve bana ayrılan son sözü de seni sevdiğimi söyleyerek bitirmek istiyorum, Hazel Jackson. Umarım bu sözleri yüzüne söyleyemeyeceğim için kızgın değilsindir.

Sevgilerle,

Sam Callington.

---

3 Yıl Sonra. 

''Ah, Ally! Hangi kafayla arabayı sana verdiğimi anlamıyorum, niye bu kadar yavaş sürüyorsun? Zaten etrafta araba yok ki.''

''Kapa çeneni, Sam.'' Ally dirseğini karnıma geçirince inledim. Aynı anda hem arabayı sürüp, hem de canımı yakabiliyordu. Ama bu ıssız bir yolda trafik varmışçasına gittiğimizi unutturmuyordu. Hala beceriksizdi gözümde. ''Arabada çocuklar var, nasıl hızlı sürmemi beklersin?''

''Bana çocuk demeyi kes. Aynı yaştayız.'' dedi Hazel. Gözlerimi devirdim. İşte başlıyoruz.

''Çocuk gibi davranmaktan vazgeçersen neden olmasın?'

''Sam ile birlikte olduğum için kıskanıyorsun.''

''Görüyor musun? Hala çocuk gibi-'' Hızlı davranarak sözünü kestim. Yoksa, gerçekten, ikisinden biri pes edene kadar kavgaları asla bitmeyecekti. Ki bu asla olmazdı. Ally zaten pes etmeyen bir yapıdaydı, Hazel ise onunla kala kala dikine gitmeye başlamıştı. Bu onu gözümde daha çekici kılıyordu, orası ayrıydı. 

''Kızlar yeter, bakın geldik. Elly bizi bekler.'' 

İkisi de susarken, heyecanla yerimde kıpırdandım. Buraya ne zaman gelsem tıpkı böyle heyecandan yerimde duramaz, kendimi rahatsız bir durumda bulurdum. Ama bundan şikayetim yoktu. Buraya gelip ona ulaştığımı hissettmek, her şeye değer bir histi.

Arabada durduğunda şaşkınca etrafa bakınanSteve'i kucağıma alıp Elliot'ın mezarının olduğu yere doğru ilerledim. Bu sefer onu da yanımda getirmiştim, küçük kafasında Elliot'ı hep bulundurmasını istiyordum, onu erken yaşta öğrenmesi iyi olurdu benim için.

''Hey Elly! Biz geldik, dostum!'' Steve'i kucağımdan indirip elini tuttum sıkıca. Bu ortamın onu korkuttuğunu hissedebiliyordum. Nede olsa iki yaşındaydı yalnızca. ''Bu, Steve. Ve aklında saçma şeyler oluşmasın, kesinlikle benim çocuğum değil. Annemin diğer kocasından çocuğu.'' Hazel, Ally ile birlikte didişerek yanıma ulaştığında gülümsedim. ''Ama söz veriyorum, birkaç sene sonra sana kendi çocuğumuzu da getireceğim. O günler pek uzak değil.''

Hazel utangaç bir gülümsemeyle bana bakarken, ona karşılık verip yeniden mezara döndüm. ''Ayrıca sana güzel haberlerim var, fakat bunları Ally'den duyman lazımmış. Kendisi her geldiğimizde en fazla konuştuğum için bana biraz kızgın.''

''Ah, çekil şuradan Callington.'' Ally mezarın yanına çökerken bana kızgın bir bakış attı. '' Ve o konuda haklıyım, o yüzden söz benim.

Öncelikle Elly, buraya gelmeden önce bir işe girdim! Beni nasıl işe aldıklarını soracaksın biliyorum. Ama kesinlikte bu işe en uygun kişi bendim.''

''Bir barda çalışmaya başladın, şirkette değil.'' dedim gözlerimi devirerek. Bu sayede az önceki kızgın bakışlarından bir tane daha yemiştim. 

''Her neyse, bir diğer haber Hazel ve Sam evlenmeyi düşünüyorlar ki bu benim sap kalmam anlamına geliyor. Ama yine de aralarına girmeyeceğim sözünü vermiyorum.'' Kıkırdadı. ''Ve son olarak, bu son haber seninli ilgili. Elly, kitabın çok okunanlar listesinde! Bugün seninle ilgili kaç tane tweet okudum bilemezsin. Çok tanınıyorsun, Parnell. İstediğinden daha fazla.''

Hazel da sohbete dahil olurken gülerek onları izledim. Elliot, Ally'le bir araya geldiğinde dedikodu yapmayı severdi, öldükten sonra bile bu hiç değişmemişti. Ally hala ona son haberleri anlatmakta ısrarcıydı. Gülümsedim, fakat bu uzun sürmemişti.

Bugün Emily aramızda değildi. Hatta o, bir süredir aramızda değildi. Üniversiteyi başka bir yerde okumayı seçmişti, fakat biz üçümüz Elliot'ı bırakamadığımızdan aynı şeyi yapamamıştık.

Fakat Elliot'ın şu an buruk olduğuna emindim. İki yıldır mezarının başında Emily'i görememişti, eğer hissedebiliyorsa, acıyı kesinlikle hissediyor olmalıydı.

Düşüncelerimi kesen bir öksürük, ve ardından gelen titrek bir kız sesi oldu. ''Çocuklar. Yeterince hasret gidermediniz mi? Sıra bende. Öyle değil mi, Elly?''

Gülümseyerek arkamı döndüm.

Gelmişti. 

Şimdi gerçek anlamda, tamdık.

''Zilin sesini duydunuz, hanımlar.''  İkisini mezarın başından çekip sırıtarak kolumun altına aldım. ''Genç aşıkları yalnız bırakalım.''

3 yılın ardından istenilen tüm hayallere kavuşulmuş bir şekilde oradan ayrıldık. Ve artık emindim, hayat kesinlikle devam ediyordu.

Fakat Elliot olmadan değil, Elliot'ın ta kendisiyle.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 03, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BENDEN SONRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin