YS~2 "Yani bu, üniversiteye gideceğim anlamına mı geliyor?"

145 26 16
                                    

MULTİMEDİA KARDELEN! İYİ OKUMALAR :)

Sabah kalktığımda heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım. Dün gece Mert Abi'm kahvaltıda konuşacağız demişti ve birazdan ya istediğim cevabı alacaktım ya da istediğim cevabı alacaktım. Başka seçenek yoktu. Gerekirse tekrar evden kaçmak konusunda tehdit ederdim ya da oturup ağlamaya başlardım. İzin vermeleri için her şeyi yapardım.

Kendimi duyabileceğim her cevaba hazır hissettiğimde üzerimi değiştirip aşağı indim. Her zaman ki gibi en son ben gelmiştim. Ve Berk Abi'm her zaman ki gibi bununla ilgili şaka yapmamıştı. İşte şimdi panik yapmaya başlayabilirdim. En sıkıntılı dönemlerinde bile bana bunu yansıtmazlardı. Gerçi bu konu direk benimle ilgiliydi ve hepsinin suratlarındaki ifade benim için pek iyi görünmüyordu. Babam dışında, o bu durumlarda her zaman yaptığı gibi ifadesiz bakıyordu.

Merak ve stres duygusu her geçen saniye içimde çığ gibi büyümeye devam ederken sağ bacağımı istemsizce sallamaya ve ellerimle oynamaya başlamıştım.

Tam ağzımı açıp nefes almadan konuşmaya başlayacağım sırada babam benden önce davranıp konuşmaya başladı.

"Kardelen, dün gece abinlerle üniversiteye gitmen hakkında konuştuk ve bir karar verdik."

Babamın böyle durumlarda resmi konuşmalarından nefret ediyordum. Böyle konuşması, vereceği cevabın beni mutlu etmeyeceğine dair bir işaret gibi geliyordu. Yani, en azından zihnim böyle algılamak istiyordu ve ben de itiraz etmiyordum.

"Baba! Bakın, eğer kararınız üniversiteye gitmemem yönündeyse hiç konuşmaya zahmet etme. Çünkü ben kararlıyım, gerekirse yine evden ka-"

İçimde büyüyen stres, zihnimdeki bütün düşünceleri kusmamı sağlarken, babamın sinirli sesi cümlemi bitirmemi engellemişti.

"Kardelen! Bir daha, bırak evden kaçmayı, bunu düşünsen bile üniversiteye gidemezsin!"

Çığlık çığlığa, derim yüzülüyormuşçasına bağırarak, yerimden fırlayıp babamın boynuna sarıldım. Hepsinin yüzlerini buruşturduğunu, bakmasam da, hissedebiliyordum.

"Yani bu, üniversiteye gideceğim anlamına mı geliyor?"

Babamın kafasını salladığını görmemle bir çığlık daha koparmam sanırım eş zamanlı olmuştu.

"Babacım, seni çok seviyorum!"

Babamın yanaklarına sulu öpücüklerimden bırakıp, sırıta sırıta geçip yerime oturdum.

"Haa! İzin vermesem sevmeyecektin yani?"

Babamın bu yalandan alınganlığı karşısında kıkırdamadan geçememiştim. Şu an benden mutlusu yoktu. Tekrar yerimden kalkıp babamın yanaklarına ulaşmıştım. Sanki biri gelip, vücuduma enerji ve mutluluk enjekte etmiş gibi hissediyordum.

Ve ben tekrar yerime geçip oturduğumda, babam yine az önceki ciddi haline bürünmüştü.

"Kızım, üniversiteye gitmek istemene tabi ki izin verdim. Her genç gibi senin de hakkın. İzin vermemem söz konusu bile değildi zaten. Beni sinirlendiren şey, bize haber vermeden, evden kaçıp gizlice yapmış olman. Sana ne zaman hayır dedik ki, kızım? Bir daha benden gizli bir şey yaptığını duymayacağım, Kardelen. Ne olursa olsun, gelip bana söyleceksin. Anlaştık mı?"

Babamın söylediklerinden sonra bir an yaptıklarımdan pişman olmuştum. Gerçekten niye yapmıştım ki? Söylesem izin vereceklerdi. Ama benim gizlice yapmamın sebebi, sınavı kazanıp kazanamayacağımı bilmememdi. Emin olsaydım, söylerdim zaten. Ama biliyordum ki onlar bana güvendiklerini söylediğinde omuzlarıma bir yük binecekti ve onları hayal kırıklığına uğratmamak için stres yapacaktım. Ve benim istediğim en son şey, onları ne konuda olursa olsun, hayal kırıklığına uğratmaktı. Oysa söylemeden gittiğimde, kaçmış olmama rağmen, daha rahattım. Evde bale yapıyormuşum gibi rahatça dans edip gelmiştim.

Yürek SancısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin