YS~4 "Gerçekten, nasıl bir kızsın sen böyle?"

129 24 12
                                    

MULTİMEDİA KARDELEN'İN KIYAFETİ

Bugün büyük gündü. Üniversiteye başlıyordum. Heyecandan içim kıpır kıpırdı, yerimde duramıyordum.

Eylül'ün ikinci haftası, havanın hala sıcak olmasından faydalanıp, Esin'in 'ilk gün bunu giy' diye sıkı sıkı tembihlediği tribal desenli kalem eteği giydim. Ve üstüne dümdüz, siyah, bol bir tişört geçirdim. Dolgu topuk günlük ayakkabılarımı da ayağıma geçirdiğimde hazırdım.

Kahvaltıya indiğimde yine herkes masadaydı. Yerime oturduğumda Berk Abi'm, her zaman ki gibi konuşmaya başladı.

"Oo, Kardelen Hanım. Bu ne güzellik böyle? Kız, topuklu ayakkabı mı giydin sen? Bak laf atan olursa abine geliyorsun, bende iki adam dövüp stres atıyorum, anlaştık mı?"

Göz kırptığında, bende gözlerimi devirip kıkırdayarak karşılık verdim. Berk Abi'm, en son birini dövdüğünde adamın kaburga kemiklerinde kırık ve kafatasında hasar vardı. Uzun bir süre hastanede yatmıştı. Abi'm de bu yüzden babamdan ceza almıştı, bundan sonra kendini kontrol etmeyi öğrenene kadar birini dövmesi yasaktı. Bunu tabi ki bana anlatmamışlardı. Birçok şeyde olduğu gibi konuşurlarken duymuştum.

Kahvaltımı hızlıca yapmıştım. Hatta o kadar abartmıştım ki ne yediğimi bile hatırlamıyordum. Ama bir an önce gitmek ve ilk günden geç kalmamak istiyordum. Koşar adımlarla evden çıktım ve beni bekleyen arabaya bindim.

Arkamızdan yine koruma dolu bir araba geliyordu. Ama her zaman ki gibi arka arkaya gitmiyorduk. Bu sefer biraz geriden takip ediyorlardı. Yani anladığım kadarıyla, istediğim gibi, dibimde dolaşmayıp beni gizliden takip edeceklerdi. Bu da benim için iyi bir haberdi.

Okula geldiğimizde koşmaya başladım. Çünkü dersin başlamasına sadece bir dakika kalmıştı. İlk günden geç kalmayı başarmıştım. Telefonum çalmaya başladığında bir yandan çantamı karıştırıp, bir yandan da koşmaya çalışıyordum. Birden önümdeki bankı farkedemeyip bacağımı çarptığımda, ağzımın içinde sessiz, küçük bir küfür mırıldanıp durdum.

"Hem sakar, hem küfürbaz."

Arkamdan birinin, sesinin her tınısından keyif ve alay akan sözlerini duyduğumda zaten patlamamak için zor tuttuğum sinirim, beni iyice zorlamaya başlamıştı.

İlk günden nasıl bu kadar berbat olabilirdi? Ben bu kadar şanssız olmak zorunda mıydım?

Arkamı dönüp, bakmaya bile tenezzül etmeden sesime yansıttığım sinirle konuştum.

"Sakar da değilim, küfürbaz da. Sadece bazı aksilikler üstüste geldi. Ve bu seni hiç ilgilendirmez."

Bacağımı elimle ovup acısını geçirmeye çabalarken, arkamı hışımla döndüğümde şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.

Yankı Yiğithan karşımdaydı ve sırıtarak bana bakıyordu. Üstelik fotoğraflarından çok daha yakışıklı görünüyordu.

Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kafamda bir sürü tanışma senaryosu kurmuştum ama hiç birinde konuşmayı başlatan Yankı değildi. Ciddi anlamda ne yapacağımı bilmiyordum ve elim ayağıma dolaşmıştı. Üstelik ilk günden derse geç kaldığım artık kesindi.

"Koşarken cüzdanını düşürdün, al." dedi kaba bir şekilde. Zaten ondan kibarlık beklememem gerektiğini en başta anlamıştım.

Cüzdanımı aldım. Aslında onunla tanışmak için iyi bir fırsattı ama derse yetişmek benim için daha önemliydi. Sonra da onu bulabilirdim. Tekrar koşmaya başlayacağım sırada Yankı'nın sesiyle durdum.

Yürek SancısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin