Uyuşuk adımlarla ilerliyor, ayağımın ucundaki taşa vurup her seferinde daha da ileriye gitmesine neden oluyordum.
Okuldan erken çıkmıştım çünkü nsanların sürekli olarak yanıma gelmesi beni sıkmıştı. Bana ilgi göstermeleri, beni sevmeleri elbette güzeldi fakat yanımda olmasını istediğim kişi onlar değildi.
Kim olduğumu açıkladıktan sonra verdiği tepki moralimi bozmuştu.
Ne yani, onu sevemeyecek kadar değersiz miydim? Ya da oradan bakılınca onu sevmem imkansız gibi mi duruyordu?
Her ne olursa olsun, tepkisi canımı sıkmıştı işte. Kim olduğunu öğrendiğimde gelip sana sarılacağım dediği zaman fazlasıyla heyecanlanmıştım. Ellerim titremeye başlamış, kalbim hızlanmıştı. Onun bendeki etkisi buydu, tarifi olmayan bir heyecan yaşatıyordu bana. Fakat göründüğü üzere, asla gelmeyecek gibiydi.
Adımlarımı okulun ilerisindeki ara sokağa yönlendirdiğimde nereye gittiğimi bilmiyordum. Aklıma ilk geleni yapıyor, sonunu umursamadan hareket ediyordum. Şu an yanımda olsa ve bana cidden sarılsa ne olurdu diye düşündüğüm vakit ise yüzüme yavaşça bir gülümseme yayıldı.
Sarılsaydık eğer, kafamı anında boyun girintisine gömerdim. Orası benim için kutsaldı. Orada yaşayabilir, orada ölebilirdim. Dünya yıkılsa umurumda olmazdı. Daha önce orada var olamadığım halde bu etkiyi yaşatacağına tamamiyle emindim.
Uyuşuk adımlarımı sürdürürken kaldırım kenarında gördüğüm kedi durmamı sağlamıştı. Kendimi oraya yönlendirip eğildim ve kediyi sevmeye başladım. Bembeyaz tüylerini okşarken çıkardığı sesler hoşuma gitmişti. Şirindi, hem de fazlasıyla.
Jeongguk gibi.
Kediyi sevmeyi bırakıp ayağa kalkmıştım. Vücudumu tekrar harekete geçirecekken o çok sevdiğim sesi duydum. Ve o an, tüm bedenim sarsıldı.
"Taehyung!"
Arkamı dönemiyordum. Herhangi bir harekette bulunmayı geçtim, nefes bile alamıyordum ve yaklaşık iki saniye sonra o bomboş sokakta, hızla yere vuran adımların sesi kulağıma ulaştı. Ardından sırtımdan karnıma doğru büyük bir baskı hissettim. Kafamı korkuyla eğdim ve belimden karnıma dolanan kollara baktım.
Sesini duyduğumda tahmin ettiğim gibiydi, oydu.
Kollarını belime dolamış, kafasını sırtıma yaslamış bir beden vardı arkamda. Ve Tanrı şahidim olsun ki, o an zaman durdu sandım. Midem hiç olmadığı kadar çok bulandı bu kez. Nefeslerim hızlandı, dizlerim titremeye başladı. Titreyen ellerim yavaşça karnımdaki ellere gitti.
Jungkook, bana sarılıyordu.
Yemin ederim o an ölmek istedim. En son duyduğum şey onun sesi, en son gördüğüm şey onun elleri ve en son hissettiğim şey onun bedeni olsun istedim.
Kozasından çıkan kelebeğin kanat çırpışı gibi atıyordu kalbim. Hayata tutunmaya çalışıyordu.
Ellerini yavaşça karnımın üzerinden çekti ve benden ayrıldı. O an üşüdüm. Tüm vücudumu anlamsız bir soğuk sardı. Hiç ayrılmasın istedim benden. Hep sarılsın istedim.
Dizlerim titrerken yavaşça arkama döndüm. Yüzündeki gülümseme kalbimi, sanki mümkünmüş gibi, daha da hızlandırdı.
Binbir zorlukla ağzımı açtım. Ses tellerimi kullanmak inanın çok zor geliyordu o an.
"Jeongguk.."
Gülümsemesi daha çok genişledi ve ben ölüyorum sandım.
"Söylediğim şeyi yaparım demiştim."
Gözlerim yavaşça kararırken zorlukla tebessüm ettim.
"Ben de bunu yaparsan bayılırım demiştim."
Dizlerim bedenimi ayakta tutamadı ve soğuk zeminle temas ettim. Ve inanınki, sonrasını ben de hatırlamıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
starry night | taekook
Fanfictionyıldızlı bir geceye ne çok yakışırsın sevgilim. starry starry night,,