O

250 33 12
                                    


Ashton sinirle telefonunu arka cebine koyarken, sırıtarak onu izliyordum. Ona karşı olan öfkem zaman geçtikçe daha çok büyüyor ve içimdeki intikam alma isteği tüm bedenimi ele geçiriyordu.

Ona hayatı cehennem edecek ve kendini öldürmek isteyene kadar durmayacaktım.

Ona Lizzie'nin yaşadıklarını birer birer yaşatacak ve ağlattığı herkesle aynı kaderi paylaşmasını sağlayacaktım.

Bunları yapmadan önce çok fazla vaktim yoktu. Bu yüzden olabildiğince hızlı davranacaktım. O yeryüzündeki cehennemi yaşarken, kendimi gerçek cehennemde bulacak olsam bile durmayacaktım.

"Bu hastalıklı gülüşünün sebebi ne Calum?" 

Sam elimdeki sigarayı alıp yere atarken yüzüme garipçe bakmıştı.

Omuzlarımı silkip, "hiç aklıma bir şey geldi de." Derken tüttürdüğüm sigaranın yerle buluşmasını izliyordum.

"Şunu içme diyorum sana."

Sam sinirle kaşlarını çatarken eliyle yerdeki izmariti işaret etti.

"Benden her şeyi  iste ama bunu isteme Sammy." 

Paketten yeni bir tane çıkarmak için hazırlanırken, Sam'in elime vurmasıyla acıyla elimi çektim ve paket tıpkı izmarit gibi yerle buluştu.

"Cidden Cal, kes şunu! Kendini öldürüyorsun!"

Sinirle bağırdırdığında elimle ağzını kapattım.

"Bağırıp durma, kampüs tıka basa dolu, duyacaklar."

Sam sinirle elimi iktirirken, aşağılayıcı bir ifade ile süzdü beni.

"Joy kemoterapiyi reddetiğini söyledi. Ne yapmaya çalışıyorsun?!"

Sinirle omuzlarıma vururken, bileklerinden tutarak onu durdurdum.

"Dinle, hastanelerde sürünmekten daha önemli işlerim var. Anla artık, ben lizzie değilim. Hiçbir şey yapmadan ölüme kucak açamam."

Çaresizce ona bakarken, hiçbir kelimem üzerinde düşünmemiş ve Sam'in kalbini kırmış olma ihtimalimi görmezden gelmiştim.

"Lizzie'nin savaşmak için gücü yoktu. Onun adını ağzına alırken kelimelerini doğru seç!"

Sam'in gözleri sulanırken, ifadesiz bir şekilde eğilip sigara paketimi yerden aldım ve onu orada yalnız bir şekilde bıraktım.

"Bir şey söyle! Seni de kaybedemem!"

Arkamdan çaresizce seslenirken, ona döndüm.

"Geç olmadan yurt odana git."

Adımlarımı Ashton ve Jess'in yanına doğru yönlendirirken ne yapmam gerektiğini çok iyi biliyordum.

"Bir şey sorabilir miyim?"

Yerde oturan Jess merakla kafasını kaldırıp bana baktı.

"Çakmağınız var mı?"

Sevimli bir şekilde rica etmeye çalışırken, gözlerim arka cebinden çakmak çıkaran Ashton'a ilişti.

Çakmağı alıp, dudaklarım arasına yerleştirdiğim sigarayı yakarken, bakışlarımı bir kez olsun Ashton'dan ayırmamış ve elimden geldiğince seksi gözükmeye çalışmıştım.

İşim bittiğinde ağzı açık bir şekilde beni inceleyen Ashton'a çakmağı geri uzattım ve teşekkür ederek yanlarından ayrıldım. Bu kadar zamandır kızlarla takılmaktan bir erkek görse bile ağzının suyu akıyor olmalıydı.

Onun aklına sadece hatırlanmaya değer kötü bir hatıra olarak girmek istiyordum. Fakat sanırım şimdilik masturübasyon sebebi olmuştum.

hospital, cashton Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin