- Fransız Ihtilali -

157 7 2
                                    

Medyada tüm kızlarımızın fotoğrafı var.

  Sıkıcı blok derslerin ardından Viviane ile birlikte kafeteryaya gidip kendimize birer kahve aldık, ders boyunca konuştuklarımıza bakılırsa Viviane gerçekten çok derin bir kızdı ve soyut resim yapmaya bayılıyordu ki ders boyuncada zaten çizdiği resmine devam etti, çok fazla sevgilisi olmuştu en azından dört tanesinin isimlerini, hayatlarını ve Viviane ile yaşadıklarını öğrenmiştim. Uzun boylu ve uzun bacaklı sarışın kız diye tasvir ettiğim ve listeden öğrendiğim kadarıyla ismi Nadeen olan şirin kızsa -kelimenin tam anlamıyla buydu çünkü her olayın pozitif yönünü görüyor- tüm sınıfın numarasını almıştı ve tabii benimkini de, üçüncü arkadaşımda belli oldu!

  Viviane 'ı dinlemek gerçekten keyifliydi ama aynı şeyi onlarca aptal sevgilisi için söyleyemeyeceğim, şu benim yanımdayken yazdığı defterini sormak istemesemde gözüm bir kaç defa defterine kayınca yazdığı o harika yazıları bana gösterdi, dolunaya ve ejderhalara olan ilgisi yazılarından bile belli oluyordu. Kahvelerimiz bittiğinde biraz daha oturup kalktık ve evlerimize gitmek üzere birbirimizden ayrıldık. Durağa doğru yürürken eve gitmek istemediğimi farkettim olduğum yerde durup elimle önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp nereye gidebileceğimi düşünürken kısık gözlerle etrafıma bakındım, gidecek pek bir yerim olmadığını anlayınca oflayarak telefonumu çıkardım ve liseden bir kaç arkadaşıma 'Buluşup bir şeyler yapalım mı?' tarzında bir kaç mesaj bıraktıktan sonra biraz daha olduğum yerde kalıp mesaj gelmesini bekledim bir kaçı işi olduğunu yazmıştı diğerleriyse cevap vermedi, evet yalnızlıktan ölüyorum. Mesaj attığım herkese en özel küfürlerimden sıralarken köşedeki küçük kafeye gidip oturdum, beni süzerek gelen garsona kahve ve kruvasan istediğimi söyleyip camdan dışarıyı seyretmeye başladım, şu an babam burada olsaydı ve garsonun beni süzdüğünü görseydi ortaya çıkabilecek komik tabloyu düşünüp gülümsedim.

¤¤¤

"Hadi Sam bana şarkı şöyle!" Sam elleriyle abuk sabuk hareketler yapıp gülerken bende güldüm, üç yaşındaki küçük kardeşim Samuel ile komik videolar çekmek en büyük eğlencemdi. Samuel bu küçük adama fazla büyük bir isim olduğu için Sam demeyi tercih ediyordum. Telefonumun kamerasını kapatıp yanıma koydum ve Sam'i kucağıma aldım.

"Madem şarkı söylemiyorsun o zaman ablana kocaman bir öpücük ver." Sam yanağıma kocaman ve oldukça sulu bir öpücük bıraktıktan sonra gülüp kucağımdan inmek için çırpınınca onu kucağımdan indirdim, Sam küçücük odamda bir o yana bir bu yana koşarken Silana hafifçe kapıyı tıklatıp açtı.

"Yemek hazırmış annem sizi çağırmamı söyledi."

"Tamam..." Ayağa kalkıp Sam'i kapıya doğru iteledim "... hadi bakalım Sam yemeğe."

  Annem ve babam bizi masada bekliyorlardı, Silana babamın sağ tarafına gidip otururken Sam'i annemin yanına oturttum ve yanına da ben oturdum. Yemeğin tahminimce ilk on dakikası oldukça sessizdi sonra annem ve babam araba almaya karar verdiklerini söylediler. Haberi ilk aldığımda pekte önemsemedim ama sonra aklıma resim kursuna gitmem gerektiği dank etti. Biraz çekingen bir tavırla babama bakıp derin bir nefes aldım, vereceği tepkiler gözümün önünden geçerken çoktan konuşmaya başlamıştım.

"Baba kursa gitmeliyim, daha önce de konuşmuştuk." Babamın ağzını açmasına kalmadan annem araya girdi.

"Araba alacağız Cateline." Göğüs kafesimden boğucu bir hava dalgası yükselip bütün başımı dolduruyormus gibi hissettim. Tanrım lütfen sana bu kadar bağlı olan ailemize biraz anlayış duygusu lütfet, bunu yaptığın gün kiliseye gelip içtenlikle dua edeceğim. Anneme karşılık vermek gibi bir şansım olmadığından yemek bitene hatta yatana kadar bu konuda ağzımdan tek laf çıkmadı ve bu akşam sessiz geçti.

¤¤¤¤

  Sabah ne giyeceğime fazla kafa yormamıştım ama iyi görünüyordum, yani sanırım. Siyah dar pantolonum, beyaz sade tişörtüm, bana biraz büyük olan siyah ceketim ve beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan siyah botlarımla gayet iyiydim. Evden çıkmış durağa doğru yürürken durağa yaklaştıkça sınıftaki şu kıvırcık kız olan Alisha'yı gördüm, bir ritim tutturmuş ayağını yere vurup arada saatine bakarken yine oldukça havalı duruyordu. Durağa doğru yürümeye devam ederken selam vermek ve vermemek arasında gidip geliyordum. Selam verirsem fazla istekli kız olurdum, selam vermezsem de sınıftaki ezik ama kendini havalı sanan kız olurdum. Fazla istekli kız olmayı seçtim ve durağa varınca yanına yürüyüp "Selam." dedim, beni hiç duymamış gibi yola bakmaya devam edince aptallığıma bildiğim harika küfürleri sıralayacakken kulaklık taktığını farkettim. O saçların arasında kulaklığı görmek oldukça zordu. Alisha benim olduğum tarafa dönünce yüzüne hafif bir tebessüm yerleşti ve kulaklığının birini çıkartıp "Selam." dedi, bende tekrar selam verip gülümsedim.

"Seninle aynı okuldayız değil mi?" dediğinde başımı salladım ve cevap verdim.

"Evet, ben Cateline."

"Bende Alisha, memnun oldum." Zaten ismini biliyordum ama bunu bilmesini istemedim, gözünde sapık gibi görünmek pek iyi bir şey değil sonuçta.

"Bende."

"Her gün okula giderken bu duraktan mı biniyorsun?" diye sorunca onaylarcasına başımı salladım.

"Harika, artık yol arkadaşıyız o zaman."

"Evet, öyle." derken yüzümü bir gülümseme kapladı ve seksi bikinili kızlar ellerinde 'Arkadaş Sayısı Dört' yazan kocaman skor tablolarıyla zihnimde bir o yana bir bu yana yürüdüler.

¤¤¤¤¤

  Alisha ile sınıfa girdiğimizde -Tanrım sınıftaki yakışıklılar bize bakıyor- benden ayrılıp Dory'nin yanına oturacağını düşündüğümden Alisha'ya gülümseyip yerime geçtim Alisha bir şey diyecek gibi olduysa da sonradan vazgeçti. Sınıfa göz gezdirirken Viviane'nın hala gelmediğini farkettim, birazdan kapıdan önce Nadeen'in yanında oturan gözlüklü kız girdi sonrasında ise Nadeen, yüzlerinden  atıştıkları fazlasıyla belli oluyordu. Gözlüklü kız yerine geçerken Nadeen bir arkamdaki sıranın en köşesine oturup çantasını masaya bıraktı ve etrafına bakındı gözgöze geldiğimizde gülümsedi, bende gülümseyerek karşılık verdiğimde sırada bana doğru kaydı ve kollarını masaya dayadı bende iyice arkama dönüp konuşmasını bekledim.

"Merhaba, adın ne?" Hala gülümsüyordu, bu kız hep mi mutlu?

"Cateline, senin?" Bildiğim sorulara cevap arıyordum ama daha önce de söylediğim gibi onların gözünde sapık olarak yer almak istemiyordum.

"Nadeen..." elini uzatırken gülümsüyordu ve bu benimde gülümsememe neden oldu "...tanıştığımıza memnun oldum."

Uzattığı elini hafifçe sıktım "Bende memnun oldum Nadeen." Elini bıraktığımda çantasına uzanıp -bunun için sıraya boylu boyunca yatmıştı- not defterini ve kalemini çıkarıp oturuşunu düzeltti ve bana döndü.

"Numaranı almış mıydım?"  derken not defterini açmış yazdıklarına bakıyordu.

"Evet almıştın." dedim. Gözlerini defterinden çekip üstümde gezdirdi "Ceketin çok hoşmuş." dedi ve gülümsedi teşekkür edince sırada yerine kayıp çantasından kitabını çıkardı gözleri bir kez daha beni buldu ve önüne dönüp kitabını okumaya başladı.

  Dersin başlamasına son bir kaç dakika kala Viviane ve geçen gün kavga ettiği kızıl kız Mirabelle sınıfa gülerek girdiler, bir an ne olduğunu anlamaya çalışsam da anlamam çok sürmedi, bir çok kişi başta kavga ettiği kişilerle sonradan "O benim herşeyim.' derecesine geliyordu Viviane ve Mirabelle de böyle olmuş olmalıydı. Viviane bana selam verip Mirabelle ile birlikte cam kenarındaki sıralardan birine geçerken hoca da içeri girmisti.

"Dersimiz Tarih beyler ve bayanlar." derken sesine aşık mı olsam yoksa tekrar ve tekrar Fransız Ihtilalini işleyeceğim için üzülsem mi karar veremedim.

Vegas'ın KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin