Aradan geçen 3 ay ile beraber sınıfımız daha da kaynaşmıştı ve asosyal olan ben sınıfın en havalı grubuna girmeyi başarmıştım. Öğle molasında kızlarla sınıftan çıkmamış muhabbet ediyorduk ki sürekli yaptıkları gibi sohbet twerkten yakışıklı modellere, yakışıklı modellerden yabancı dizilere oradan da ilişkilere geçmişti. Şey olan ilişkilere işte. Her ne kadar bu rahat kızların arasında olsamda hala şu sohbetlere kendimi tam anlamıyla veremiyordum kızlara bakarken Viviane ve Nadeen'ı görünce yalnız olmadığımı anladım. Kızlar hala seks muhabbeti döndürürken sınıfa da göz gezdirdim sınıfta ki bir çok çocuğun gözü bizim gruptaydı çünkü hatrı sayılır güzelliğimizin yanında konuştuğumuz konularda fazlasıyla ilgilerini çekiyordu.
"Bu okula daha ne kadar dayanırım bilmiyorum ya!" diye konuyu böldüğünde Dory'e döndüm. "Hepsi gerizekalı, daha iyi bir yerde olabilirdik." Hepimiz sessiliğimizi koruduğumuzda Viviane ince ve hayli kibar sesiyle güldü ve "Aranızda Monte Carlo'yu izleyen var mı?" diye sordu yine hepimizden çıt çıkmayınca sıkıntılı bir nefes verdi ve anlatmaya başladı "Kızlar bir yıl boyunca paralarını biriktiriyor ve harika bir seyahate çıkıyor. Bizde yapabiliriz."
Bu fikir kızların hoşuna gitmiş olacak ki -tabi ki benimde- hepimiz bir süre düşündük ve mola boyunca hesaplar yaptık, nereye gidebiliriz, neler yapabiliriz, nasıl eğleniriz hepsini planladık ama açık sözlü Dory hayallerimizi yıkan cümleyi söylemekte geçikmedi tabii ki "İyi de bizim paramız yok." Buna rağmen hepimiz bu fikri aklının bir köşesine not etti.
***
Evdekiler okulun nasıl gittiğini sorup duruyordu ama ben 'Berbat bir okuldayım ve derslerimde ortalamanın altında.' diyemediğimden geçiştiriyordum, yine onları geçiştirip kendimi odama attım ve dizüstü bilgisayarımı açıp Grand Hotel izlemeye başladım.
Aradan iki saat geçmesine rağmen yapacak daha cazip bir şeyim olmadığından Grand Hotel izlemeye devam ediyordum ki telefonumun mesaj sesiyle diziyi durdurdum ve yerimde doğrulup telefonumu alıp gelen mesaja baktım, mesj Frederic'tendi. Sanki beni görebilirmiş gibi ellerimle dağılan saçlarımı düzelttim ve gelen mesajı açtım.
Kimden: Arabacı Frederic
Mesaj: Selam.
Evet telefonumda 'Arabacı Frederic' olarak kayıtlı ona neden böyle dediğimi bile hatırlamasamda bunun aramızdaki bir çeşit espiri olduğunu hatırlıyorum en azından. Lise de birlikte olduğum Frederic'in beni arada umursayıp çoğunlukla umursamaması sinirimi bozsa da ona cevap verdim ve kızlardan gelen skype çağrısına kadar konuştuk. Kızlar beni kameradan görecekti ama onlarda Frederic'te olduğu gibi kendime çeki düzen vermeden gelen çağrıya cevap verdim. Bütün grup ekranımda küçük küçük kutucuklarda belirince gülümsedim, tek arkadaşlarım onlardı ama buna pekte üzüldüğüm söylenemezdi. Alisha donuk ekran görüntüsünde saçlarını savurup her zaman ki neşesiyle "Doğum günüme geliyorsunuz değil mi?" diye bağırınca tüm kızlar bende dahil tekrar gülümsedik ve hep bir ağızdan "Eveet!" diye bağırdık. Kızlar ne giyeceğine karar vermeye çalışıp öneri isterken neler içileceği de konuştu, gençtik ve parasızdık bunlar göz önünde bulundurulunca bira da karar kılındı. Konuşma bitince sıra bizimkilerden izin almaya geldi. Ayağa kalkıp derin bir nefes aldım ve her ne kadar cesareti toplamaya çalışsam da çekingen tavırlarla oturma odasına gittim, babama en yakın olan koltuğa oturup ne söyleyeceğimi tekrar düşündüm. Babama bakıp konuşmaya başladım.
"Baba iki gün sonra okuldan arkadaşım Alisha'nın doğum günü izin verirsen gidebilir miyim?" Babam gözlerini televizyondan ayırıp bana bakınca sevecen uslu bir kız gibi gülümsedim.
"Annenle konuşalım ona göre gidersin." deyince ne yapsam bilemedim, şimdi sıra annemle konuşup izin istemekteydi böylece o da babamı ikna edebilirdi. Derin bir nefes alıp "Tamam o zaman babacığım iyi geceler." deyip ayağa kalktım ve mutfağa geçtim. Annem masa da oturmuş atıştırıyordu, ona karşıda sevecen uslu kız gülümsememi takınıp karşısına oturdum ve ellerimi masanın üzerinde birleştirdim.
"Anneciğim." Ne tatlı bir ev kızıyım ama!
"Söyle Cateline."
"İki gün sonra okuldan arkadaşım Alisha'nın doğum günü herkes orada olacak, bende gidebilir miyim lütfen?" Gözlerimi anneme dikmiş cevap beklerken içimden dualar ediyordum.
"Olmaz." diye kestirip attığında dualar yerini usta küfürlere bıraktı.
"Neden her genç gibi hayatımı yaşayamıyorum? Onlar birbirleriyle dışarıda da görüşüyorlar böylece arkadaşlık kuruyorlar. Yaşamımı kısıtlıyorsunuz anne, tek arkadaşım onlar." Bunları söylerken -ki gerçekten söylemiştim annemde inanamamış olacak ki gözleri şaşkınca açılmıştı- sesimin sakin ve kendine güvenli çıkmasına çabalamıştım. Annem bir süre daha yüzüme bakıp huzursuzca kıpırdandı ve önündeki tabağı alıp ayağa kalktı elindeki tabağı tezgaha bırakırken "Sen önceden hiç böyle değildin Cateline." dedi ve mutfaktan çıktı. Bir süre sinirimin yatışması için bir şey yapmadan oturup etrafıma bakındım ve başımı kollarımın üstüne koyup düşündüm, başka şehir fikri altından bir şato gibi gözüküyordu ve ben o şatoda olmalıydım.
****
Annem ve babam kararlarını vermişlerdi ve anneme yaptığım beklenilmeyen çıkışıma rağmen izini kapmıştım. Elimde Alisha'nın hediyesi ile birlikte evlerine doğru yürüyordum eve ulaştığımda zili çaldım ve kapı açıldığında yüzüme çarptığını gerçekten hissettiğim müzik sesiyle karşılaştım Alisha "Hoşgeldin." deyip kolumdan tuttuğu gibi içeri çekip kapıyı kapatınca nedense kendimi uygunsuz işler yapılan bir yere gelmiş gibi hissettim. Hediyesini yiyecek ve içeceklerin olduğu masanın ucuna bırakırken Alisha'nın odasına göz gezdirdim Viviane, Dory ve Nadeen bilgisayarın karşısında şekilden şekile girip poz veriyorlardı, gülümseyip mantomu çıkardım ve astım. Kızlar çoktan içmeye başlamıştı hatta Alisha ve Viviane pek iyi görünmüyordu koltuklarda zıplıyor, dans ediyor ve birlikte yatakta yatıyorlardı. Herkes masaya oturduğunda yemekler yenildi ve içkiler içildi. Tabii ben ve Nadeen'ı saymazsak. Nadeen içemeyeceğini söylediğinde kızların ısrarı ile bardağın dibine çok az bir biraz koydular ve Nadeen birayı bir dikişte bitirdiğinde yüzünü buruşturdu, ilk seferde ekstra alkol beklemediğinden olabilir ya da bu demir tadı iğrenç olduğundan. Aynı ısrar bana da uygulanınca bende Nadeen gibi biraz bira doldurup yudum yudum içtim, neden yüzünü buruşturduğunu çok iyi anlamıştım.
Herkes içmiş dans edip orada burada sızarken Alisha'nın odasına girdim ve gördüğüm manzara karşısında kaşlarım ilk önce çatıldı sonrasındaysa gülmeye başladım. Dory sandalyede oturuyordu ve Alisha da onun kucağında, Dory her ne kadar Alisha'yı itse de Alisha bir öpücük alma konusunda kararlı görünüyordu, evin başka bir köşesinde Viviane hala içip şarkı söylüyordu ve Nadeen da koltukta oturmuş Viviane'na göz kulak oluyordu. Kendimi diğer koltuğa atarken kendimi çok yorgun hissediyordum.
Gözlerimi açtığımda ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama Viviane sevgilisini aramış onunla kavga ediyordu ve Nadeen da telefonu elinden almaya çabalıyordu. Zavallı Nadeen pekte başaracağa benzemiyordu. Alisha odaya girince dikkatim Nadeen ve Viviane'ından Alisha'ya geçti ve ne dediğini çözmeye çabaladım, Alisha şu an akıcı şekilde ingilizce konuşuyordu. Kaşlarım çatıldı ne tuhaf arkadaşlarım vardı böyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vegas'ın Kanatları
FantasyFazlasıyla katolik bir ailenin kızı olan Cateline'nin üniversitede kararlarının ve görüşlerinin değişmesiyle Fransa'dan Las Vegas'a uzanan bir yolculuk. Cateline'nin Eliza'ya dönüşme hikayesi.